18. Bölüm

156 15 11
                                    

DENİZ

Ne kadar kırıldığını hissetmiştim. Birden değişmeme anlam verememişti ama ben onun o mükemmel dudaklarının tadına bakarken benim yüzümden zarar görme ihtimali aklıma geldi. Bunu ona yapamazdım. Ne kadar tehlikeli olduğumu bilmiyordu. Kapıdan hızlı bir şekilde çıkınca. Takma burnumu ve dudağımı takip arkasından ilerledim. Tepenin yanındaki küçük bahçede oturup dizlerini kendine çekti. Beni görmeyeceği bir yere saklanıp onu izlemeye başladım. Hıçkırma sesleri beni kavuruyordu ona yapamazdım. Sadece kimseye söylememesini istiyordum yanımda olmasını ne kadar çok istesemde bencil olamazdım. Göz yaşlarını silip telefonunu çıkardı cebinden Yiğit'i arayacağını hiç düşünmemiştim. Yiğit kısa zaman sonra gelmişti. Yiğitin sorularını aldırmıyordu Hande Yiğit sesini yükselterek konuşmuştu. Bu hareketi beni sinirlendirmişti ona bağıramazdı. Hande'nin de bağırarak tepki vereceğini düşünmezdim. Bana aşık olduğunu söylemişti. Ağlamamak için çok zor tutuyordu kendini bu çok belliydi. Belkide onu kullandığımı düşünüyordu. Asla ona zarar gelmesine izin vermeyecektim. Yiğitin "nasıl ya Deniz seni yalnızca öptü mü?"Sorusu beni çok şaşırtmıştı. Bu da Deniz HAZNEDAR kurallarından biriydi işte bir kız beni öperse bana bir gece borçlanırdı. Hande ne düşünmüştür bilmiyorum ama bir kızı öpersem o kız ardından benim olmalıydı. Ona dokunamazdım. Yiğitin şaşırması çok doğaldı çünkü onu yalnızca öptüm. Ve daha da garip olan şey onunla ilişkiye girmek istemedim yalnızca sarılmak ve onun yanımda olmasını istiyordum o kadar.

Bugün ekimin yirmisiydi ocağın altısına kadar Zaman'ım yoktu bir an önce başlamalıydım. Bu işte herkes zararlı olacaktı ama en az zararla nasıl çıkardım bilmiyorum. Hande'ye bağlanmamalıydım ona zarar gelmesini izleyemezdin. Her şey planlıydı bu işte ama bütün planları değiştirmişti öğrenmemeliydi benim erkek olduğumu. Yarın akşam küçük bir gezi yapacaktım tabi Yiğit'te gelecekti benimle. Enişteme kimseye zarar vermeyeceğime söz vermiştim ama sözümü tutmayacağımı biliyordum başından. Yiğit'e söylemiştim babasına söylemiyeceğini ve yanımda olduğunu söylemişti. Ilk işimi halletmeliydim artık fazla sessiz kaldım.

Yiğitin Hande'ye sarılması bile kıskanmama yetmişti. Hande'nin ondan ayrılması her ne kadar moralimi yerime getirsede kimsenin ona dokunmasını istemiyordum. Yiğit'e mesaj attım hemen " onu iyileştir ve sadece arkadaş olarak gördüğümü söyle zaman'ım yok Yiğit" mesaj sesi gelince Yiğit okuyup Hande'ye çaktırmadan etrafına baktı gözleri beni bulunca anlamsızca baktı ama söylediğimi yaparak onu teselli etti.

Yurda geri döndüğümde Buse ve Selin elbiselerini giyinmiş oturuyorlardı.

Selin: Hande nerde biliyor musun?

Telefonumu açıp " Biraz dinlendi sonra dışarıya çıktı"

Buse: Morali mi bozuk acaba ?

Selin: kesin o hep gittiği yere gitmiştir.

Buse: nereye? Gözyaşı tepesine gitmiştir.

Selin: kesinlikle. Ben bir bakıp geleyim.

Anlamsızca onlara baktım Selin ve Buse arasında o tepeye göz yaşı tepesi diyiyorlardı. Hep ağladığında gidiyormuş oraya

Ayağa kalkacaktım ki Hande girdi içeriye. Gözleri yorgundu biraz da kırgın.

Selin ve Buse öne atılıp

Selin: iyi misin?

Buse: bir şey mi oldu?

Hande: hayır.

Sesi fazla boştu ağladığı obkadar belliydi ki

Buse: sen ağlamışsın.

Selin birden Hande'ye sarılıp.

UMUDUN ADIYDIK BİZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin