22.Bölüm

163 14 7
                                    

Hande

Adının Burak olduğunu öğrendiğim çocuk Deniz'in seslenmesi üzerine Deniz'e yaklaştı. Ben hala şok içerisinde olanları izlerken Ege'ylede doyasıya hasret giderdiler. Tabi Deniz şokundan sonra yeni fark ettiler.
Burak: Bu arada Hande kim?
Dedi kısa bir an bana bakıp Deniz'e bakarak.
Ben: Yurt dışında tanıştık. Arkadaşız.
Deniz,yurt dışında olduğunu söylemişti arkadaşlarına. Bende pek uzatılmasın diye atlamıştım lafa çünkü Deniz'den bir hakaret daha kaldıramazdım. Deniz bana döndü kaşları çatıldı.bu kadar yakışıklı olacağını düşünmezdim. Öyle güzeldiki her şeyi.
Ege: Ben tanıştırayım sizi bu Hande,
Dedi beni işaret ederek. Sonra Burak'tan başlayarak yan yana duran kişileri saydı.
Ege: Burak,Buket,Kerem,Merve.
Onları inceledim. Burak bu kadar yakışıklı mıydı? Buket hem çok güzel hem de bakımlıydı. Deniz'e düşkün olduğu da çok belliydi.Kerem tatlıydı aslında. Merve ise gayet normaldi. Ama isterse aşırı iddialı olacağı da belliydi.
Kıskanmıştım. O kadar kibar konuşuyorlar ki beraber.
Burak: Kaç gün burdasınız?
Deniz: Yarın döneceğiz.
Ege: Yoğun olunca insan.
Dedi sırıtarak ikisininde arkadaşlarını ne kadar özlediği gözlerinden bile anlaşılıyordu. Biraz itiraz ettiler ama Deniz ve Ege'nin kararlı bakışları fark edince sustular.
Kerem: O zaman akşam bir şey yapıyoruz?
Ege: İşte kesinlikle buna hayır denilmez.
Deniz: 12 den önce olmaz.
Buket: Yine bir Deniz HAZNEDAR kuralı.
dediğinde kaşlarımı çattım. Neden her şeye bu kadar fransızım?
Merve: Şimdi ne yapıyoruz?
Kerem: Kafeye gidelim?
Deniz: Okul devam ediyor.
Buket: Sen okul deme bize! Bir gün okula gelelim ve listede Deniz Bey'in olmadığını görelim.
Burak: Bizden bir şey saklamaz dediğim en yakın arkadaşım kayıp.
Ege: Ben de son anda fark ettim.
Buket: Ege sanada dargınım defalarca araştık mesajlaştık ama sen hiç bir şey söylemedin.
Deniz: Tamam. Bakın yaşadıklarımı az çok biliyorsunuz. Normalde çok kızardınız bana bunuda biliyorum. Kusura bakmayın bu yüzden.
Kerem: Sana kızabilir miydik biz?
Merve: Aynen bağırınca bile burnumuzdan getiriyordun.
Burak: Hadi kafeye o zaman.
Deniz: Fatih ile nasıl gidiyor?
Buket: İyi kafeye gidince onu görürsün zaten. Kafeyi satın aldı. Çalışıyor bazen. Okuldan kaçma bahanesi o kafe.
Deniz: Gördüm. Yakışmış.
Dedi sırıtarak böyle imalı konuşmaları beni sevindirmişti yani Buket'in sevgilisi vardı.
Kerem: Siz gittikten sonra iyice çifte kumru oldular.
Ege: İkisinin için de de vardı kumruluk.
Zil çaldığında hepsi bir birine bakıp sırıttı.
Merve: Ne duruyoruz?
Dedi. Bir grup harika arabanın yanına yaklaşarak.
Ege Deniz'e ne yapacağını sorarcasına baktı.
Buket: Deniz araban yoksa gel istersen?
Ege: Sorun değil hani alınmıyorum.
Buket: Saçmalama Ege. Sen çok ayrısın ama uzun zaman oldu görmüyorum onu ne yapayım.
Yanımızdan iki araba ilerleyip gitti. Geriye ben Buket Burak Ege ve Deniz kalmıştık.
Burak: Hadi ama çıkalım okuldan.
Deniz: Tamam. Hadi Buket.
Dedi ve Buket'in arabası olduğunu anladığım arabaya yaklaştı. Kapıyı açtı ve bana bir kez bile bakmadan arabaya bindi.
Ege: Hadi arabaya.
Dediğinde Burak'a kaydı gözüm.
Ben: Orda görüşürüz.
Tebessüm ederek arabasına bindi. Deniz ve Buket hemen arkasından çıkmıştı. Ben ve Ege ise onlardan sonra çıkmıştık okuldan.
Ege: Umursama. Bu onu çıldırtır.
Ben: Umrumda değil zaten.
Ege: Nasıl baktığını görüyorum. Zaten seni bu halde gördüğüne çok kızdı.
Ben: Neden kızıyor?
Ege: Değişmeni istemiyor.
Ben: Ege değişmedim yine ben benim.
Ege: Şöyle söyleyeyim sana Deniz de yine eski benim diyip duruyor bana. eski Deniz'i tanımıyorsun ama yinede sence eski Deniz mi o?
Ben: Gün geçtikçe daha kötü oluyor.
Ege: Elimden gelen hiçbir şey yok. Vazgeçirmeye çalıştım ama olmadı.
Ben: Ege bir şey soracağım.
Ege: Sor
Ben: Beni yanında istemiyor değil mi?
Dediğimde arabayı bir yere park ediyordu diğerleri gelmişti. Arabalarının burda olmasından anlamıştım. Ege de yavaş gellmişti. Kafe okula çok yakındı aslında. Kapıyı açıp indi bende bir şey söylemeden indim.
Ege: Duruma göre değişir.
Kafeye girmeden hemen önce söylemişti bu cümleyi. Nasıl yani işine yarayınca falan mı istiyor beni?
Cam kenarına oturmuşlardı ben ve Ege onlara yaklaşınca Ege bir sandalye kendine çekip oturacakken sırıtıp bana uzattı bende sandalyeyi köşeye çektim çünkü Ege bir tane daha getirecekti. Burak hemen yanımda oturuyoru.
Burak: istersen yer değişelim. Yani rahatsız olduysan.
Ben: Teşekkür ederim. Bu iyi.
Deniz'i görmem için biraz dönmem lazımdı ama dönmedim o diğer köşedeydi. Yanında olan Buket birden ayağa kalkıp.
Buket: Fatih! Gel aşkım burdayız.
Birine seslenmişti. Çocuk sırıtıp bize yaklaştı.
"Selam yine mi kaçtınız?"
Merve: bu defa kaçma nedenimiz çok önemli.
Ben senin çok önemli olan şeyine... Ağzımı açtırıyorsunuz biri biter diğeri başlar senin sevgilin yok mu? Diye sorasım gelsede sustum. Gizlice ona baktım. Fatih'i dinliyordu kaşları hafif yukarı kalkmıştı. Yüzünde anlam veremediğim bir gülümseme vardı.
Kerem: Madem herkes burda. ...
Deniz: Fazlamız bile var.
Demesi ile Kerem'e bakan yüzüm ona döndü.kalbimin kırılma sesini duymuştu sanki kulaklarım. Yüzünde bir gülümseme var anlam veremediğim bir gülümseme. Ne yapacağımı bilmiyorum. Kendime gelmem lazımdı. Bana iyi gelen birine ihtiyacım vardı. Ege bana baktı o an o değildi ihtiyacım olan. Kardeşlerimdi.
Çantamı alıp havalandım
Ben: Birini aramam lazım. Siz devam edin.
Dedim ve dışarıya çıktım. Derin bir nefes aldım. Nefes almak ne zamandandır canımı yakıyordu?
Telefonumu çıkarıp açtım. Selin'in açma ihtimali daha fazla olduğu için onu aradım hemen.
"Efendim"
Sesini duymam ile yüzünde acı bir gülümseme oluştu.
"Hande iyi misin?"
"Selin sizi çok özledim"
Sesim kötü çıkmıştı.
"Sesin niye kötü geliyor? Hande bir şey mi oldu?"
"Hayır"
"Konuşsana o zaman. "
"Selin ben.."
"Hayır hande bir şey olmuş. Deniz'in babası mı kötüleşti? Deniz iyi mi? Sana mı bir şey oldu? "
Son cümlesini söylerken resmen sesi titremişti.
"Hayır iyiyim. Ama sissiz olmak acı"
"Seni seviyorum tamam mı? Sakın unutma ben okul çıkışı arıcam. Telefonum çalınca Dışarıya çıktım şimdi lavabodayım. "
"Ben de seni seviyorum. Yanımda olmanı çok isterdim"
"Haber verseydin keşke şimdi üzülme ama"
"Buse'yi de öp yerime sizi çok seviyorum unutmayın tamam mı?"
"Biliyorum. Kendine dikkat et. Görüşürüz."
Kapattığımda gözlerim dolmuştu. Onlara nasıl yaptım? bunu nasıl sakladım? Diye düşünsemde yine olsa yine yapacağımı anladım. Çünkü bu mesele benim değil Deniz'in meselesi. Ayağı kalktım içeri girmek istemiyordum ama onu dahada sinirlendiremezdim. Kafeden içeriye girdim tekrar bana fazlalık gözüyle bakan birisiydi aşık olduğum çocuk. Benim gözümde ise ne kadar çok olursa bana yetmeyecek biriydi o. Yerime oturduğumda bir sessizlik oluştu. Demin içeriye girdiğimde gayet sohbet havasındaydı hepsi.
Ben: Eğer rahatsız olduysanız ben yan masalardan birine geçebilirim. Daha rahat olursunuz.
Deniz: Biz grupla her yerde rahatız.
Ege: Ne Rahatsızlığı saçmalama.
Burak: Gelmen iyi bile oldu bence.
Dedi sırıtarak ben de ona baktım. Her döndüğümde daha da mı yakışıklı oluyordu?
Merve: Hadi o zaman Şişe çevirmece.
Ege: Hiç değişmemişsin.
Deniz: Bıkmadın mı?
Buket: Ben aynı cevapları vermekten sıkıldım o sormaktan sıkılmadı.
Burak: Aslında olabilir. Merak ettiğimiz şeyler var.
Bana bakarak söylemesini biraz garip bulsam da gülmüştüm ona.
Buket: Tamam o zaman Fatih hangi şişe uygun sence?
Deniz: Alkol yok.
Ege: Alkolsüz olur mu?
Burak: Ne yapacağız o zaman.
Merve: Ne içilir ki?
Deniz: Bilmem kimsenin içmek istemeyeceği bir şey olmalı.
Ben: Sirke
Herkes bana bakıp güldü.
Kerem: Çok mantıklı.
Ben: Teşekkür ederim.
Fatih: Bence herkes söylenileni yapsın. Yalnızca beş dk sonra beş tane Şişe sirke vardı önümde.
Ege: Tamam çeviriyorum o halde
Dedi elinde olan boş şişeyi çevirerek.
Şişe dönmeye başlayınca çok heyecanlandım. Şişe döndü döndü ve durdu. Ege-Merve...
Herkes bir birine baktı. Anlamamıştım ama bir şeylerin döndüğü ortadaydı.
Merve: Doğruluk..
Ege: Doğruluk.
Sözünü kesmesi sinir bozucuydu. Ege'ye baktığımda ilk gördüğüm Ege'ye dönmüştü.
Merve: Beni hiç mi sevmedin?
Ege: Sevdim. Ama aşık olmadım.
Sessizlik kaplamıştı. Merve'nin gözleri buğulanmıştı. Ege'yi mi seviyordu Merve.
Buket: Neyse? Devam edelim.
Sesi umut dolu çıkmıştı. Sanki bir şeyleri yatıştışrırmak istercesine konuşuyordu. Selin aklıma gelince Ege'ye döndüm tekrar Merve'ye öyle bakıyordu ki onu istediği çok belliydi. Şişe tekrar çevrildi Kerem ve Burak
Kerem: Doğruluk mu cesaretlik mi?
Burak: Doğruluk.
Kerem: Seni etkileyecek bir tanışma nasıl olur.
Burak: Hiç beklemediğim bir anda olması beni fazla etkiler.
Dedi sırıtarak. Neden yine bana döndü bu? Sonunda anlamıştım sanırım resmen asılıyordu. Kızmak isterdim ama ifadesiz ona baktım. Tekrar şişe çevrildi Ege Fatih'e soracaktı. Fatih cesaretlik demişti farklılık olması için.
Ege: Buket'i ne kadar çok sevdiğini kanıtla.
Fatih: Buket bu akşam biz de gidelim.
Ege: Bu neydi?
Buket: Akşam için izin vermeyecekti. Mesaj da öyle söyledi yani.
Fatih: Onu herkesten kıskanıyorum. Şimdi ise cesurca izin veriyorum.
Gruptan bir "ooooo" sesi yükseldi. Bende hafif sırıtmıştım ne güzel aşk. Yolda konuşmuşlar ve akşama plan yapmışlar kesin olarak.
Şişenin bir ucu önümde duruyordu. Yavaşça diğer ucuna baktım Merve'yi görmeyi beklemiyordum. O soracaktı. Doğruluk demiştim cesaret demekten korkmuyordum. Yapamayıp sirke içmek zorunda kalmaktan korkuyordum.
Merve: Ege'ye aşık mısın?
Gözlerimi büyütüp ona baktım. Ne yani bu soru bana mıydı? Ege'ye baktığımda sırıtıyordu. Deniz'e baktığımda cevabını umursamıyor gibiydi
Ben: Ona herkes aşık. Ben onun varlığına aşık oldum mesela. Ama ona aşık değilim. Ege Benim yalnızca arkadaşım.
Şişe çevrildi ve Burak Buket'e soruyordu. Cesaret cevabını vermişti cesur bir şekilde.
Burak: Fatih'i en sevdiğin şekilde öp.
Fatih: Yok artık. O buraya uygun değil.
Burak: O halde bir bardak sirke mideye.
Buket: Çok kötüsün.
Ege: Çok çapkın. Yerimi almış beyefendi.
Buket'in cümlesini tamamlamıştı sırıtarak.
Buket: Neyse bardağın küçük olması beni sevindirdi.
Dedi ve yüzünü ekşiterek içti. Benim bile midem bulanmıştı.
Şişe döndü ve yine bende durdu Kerem soracaktı. Yine korkarak doğruluk dedim
Kerem: Aşkı sever misin? Sevmiyorsan neden sevmiyorsun?
Ben: Aşkı sevmiyorum.
Kerem: Diğer soru.
Ben: Tek soru soruluyor.
İtiraz edilmedi ve devam edildi oyuna. Oyun oynandıkça heyecanlanıyordum. Kerem ve Ege'de durmuştu.
Kerem: Doğruluk mu cesaretlik mi?
Ege: Cesaretlik olsun.
Kerem: O halde Merve'yi öp.
Gözlerimi büyüttüm ne buna izin veremem yapamazsın Ege bunu seline yapamazsın.
Ege: Zevkle
Dedi ve oturduğu yerden kalkıp Merve'ye yaklaştı. Merve nasıl hayır demiyordu anlamıyordum. Az önce yeterince aşağılanmıştı.
Ege: Ama seni istiyorum.
Dedikten hemen sonra resmen Merve'nin dudaklarını parçalıyordu. Tam boynuna eğildiği onun bacaklarına tırnağımı geçirdim. Kimse görmemişti ama Ege ayrılmıştı Merve'den. Ona bakıp kaşlarımı çattım. Nasıl Karşılık verirsin Merve nasıl?
Oyun oynandı sirkeyi içen içeneydi.
Bir kaç el sonra Şişe yine önümdeydi. Diğer tarafı ise Deniz'de. O soracaktı. Hadi ama ben de sormak istiyordum.
O sormadan gözlerinin içine bakarak "Cesaretlik" dedim. Sırıtmıştı ama dalga geçer gibi.
Deniz: Pekala dans et.
Hayır seni hayvan! Senden tiksiniyorum!! Dans edemediğimi biliyordu. Ona hiç söylemedim ama yurtta hiç dans etmediğinden anlamış olmalı.
Hayır dememi bekliyordu herhalde üstümü düzelterek ayağa kalktım. Dans edersem rezil olurdum. Ama eğer biri öğretirse çok değişik şeyler olabilirdi. Burak'a döndüm
Ben: Dans etmeyi bilmiyorum. Öğretir misin?
Dediğim an ayağa kalktı. Yanıma geldi
Burak: Büyük zevkle.
Dedi elini uzattı Deniz'e baktım az önceki halinden eser yoktu.
Burak: Şarkı nerde?
Diye seslenince Merve telefonunu alıp çok romantik olan bir şarkı açtı.
Burak: Kendini bana bırak.
Dediğinde aşırı heyecanlandım. Resmen kontrol ediyordu beni. Elini belime koyunca irkildim. O ise sırıttı. Kulağıma eğildi. Diğerlerinin duyamayacağı bir şekilde
" Masumluğun çok göz alıcı"
Dedi ve dansı sonlandırdı.
Yerime oturacakken
Deniz: Oturma. Kalkıyoruz.
Ege: Siz gidin ben geleceğim beş dakikaya.
Adım gibi eminim Deniz demişti biz danstayken. Ege hayatta ayrılmazdı bu durumda Deniz'den
Hayır deseydim neler olurdu gerçekten bilmiyordum. Eşyalarımı elime aldım yavaşça. titrememeye çalışıyordum.
Ben: Her şey için çok sağ olun gençler.
Sesimin titrememesini istedim ama sanırım biraz titremişti çünkü Ege eliyle ağzını kapatmıştı. Ona kaşlarımı çatarak baktım.
Deniz vedalaşmaya başlayacaktı ki telefonum çaldı. Resmen sevinçten havaya uçacaktım.
Ben: Deniz telefonla konuşacağım.
Diyerek tekrar kafamı salladım diğerlerine memnun oldum gibisinden
Burak: Akşam geleceksin değil mi?
Diye sorduğunda
Ben: Bilmiyorum duruma bağlı.
Dedim ölmemeyi düşünerek.
Telefonumu açtım sevinçle.
"Efendim Selin? "
"Moralin düzelmiş"
"Senin sayende"
"Bak dinle sana bir şey söyleyeceğiz."
Dedi kısa sessizlikten sonra
"Seni çok seviyoruz. Kardeşler'in seni çok özledi."
Dediklerinde gözlerim dolmuştu.
"Bende kızlar. Sizi seviyorum."
"Yoklama"diye bir ses gelince Arkadan
"Siz inin yoklamaya. Kendinize dikkat edin"
"Sende öptük kocaman"
Ve telefonu kapatıp arkamı döndüm.
"Sende dikkat etmelisin bence!"
Az önce kendinize dikkat edin demiştim onun cevabıydı bu ne diyeceğimi bilmiyordum yoklama alındığına göre saat altıydı. 11'e kadar bana çeşitli işkenceler yapabilirdi.
Deniz: Ne yapıyorsun?
Ben: Kızlarla konuştum.
Deniz: Onu anladım. Uslu duracaktın.
Sesi neden bu kadar ürkütücüydü. Kendime hakim olmassam gerçekten burada tartışabilirdik.
Ben: Usluyum zaten.
Deniz: Neden böyle giyindin?
Ne giymiştim sanki? Ne yani tek derdin bu mu? Neden böyle giyindim öylemi? Beni gör diye deniz belkide beni insan yerine koymam için. Ama ağzımdan çıkanlar hiçte öyle olmadı.
Ben: Deniz... Seni böyle görmeyi hayal etmemiştim.
O an içimden geçmesede gerçekten onu böyle görmeyi hayal etmemiştim.
Deniz söylediğim şey karşısında yanında olduğu duvara yumruk Attı. Çok sert vurduğunu anlamıştım çünkü yerimden sıçramıştım. Ben arabanın yanındaydım korkudan biraz daha yanaştım arabaya.
Deniz: Ben hiçbir şeyi böyle hayal etmedim. Onu ne yapacağız?
Sesi ile bir kez saha sıçradım. Kafenin kapısı açılmıştı. Önce Ege sonra diğerleri çıkmıştı. Resmen burnundan soluyordu. Beni burda herkesin içinde öldürecekti işte.
Ben: Sadece seni böyle görmeyi hayal etmediğimi söyledim. senin hayallerin gerçekleşmedi diye insanların hayallerini yıkamazsın. !!
İnanamıyorum bağırdığıma inanamıyorum. Gerçekten ölmek falan mı istiyorum.? Bir dakika Deniz o sinirli hali ile bana doğru mu yürüyor?.

UMUDUN ADIYDIK BİZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin