23. Bölüm

243 15 13
                                    

Olaylar başlıyor. Yorumlar ve beğeniler gerçekten çok düşük ama moralimi bozmak istemiyorum. Okuyucularım az ama öz bence. Yanımda olduğunuz için çok sağ olun. Umarım beğenerek okuyorsunuzdur. İşte yeni bir bölüm daha. İyi okumalar...

Deniz

Sinirlerimin tepemde olduğu yetmiyordu. Birde başıma Hande Hanım'ın Burak'la dans edesi tuttu. Dans et demiştim. Dans edemediğini biliyordum bu yüzden dedim belki Burak soğur diye ama o ne yaptı Burak'tan yardım aldı. Burak çapkınlık konusunda Yiğit'in yarısı kadardır bu ise fazlasıyla ölümcül olduğunu anlatmaya yetiyor. Burak benim kardeşim gibiydi. En yakın arkadaşımdı eskiden Baran ve Yiğit'ten hemen sonraydı bende. Hande anlamıyordu belki ama onu koruyordum. Şimdi ise gelmiş hayallerden bahsediyoru tek hayalim vardı çok değil yalnızca bir tana ailemle mutlu yaşamak. Değil mutlu yaşamak aile kalmamıştı ortada.
Bağırmam üzerine herkes dışarı çıkmıştı. Yiğit isteseydi tutabildi ama istemediğini biliyordum. Hande'yi sevmişti bir şekilde. Yiğit hep böyleydi beni seven bir kız vardı(aslında sayısın kız var beni seven ama şuan konu bir kız.) Yiğit ona kibarca birşeyler anlatmış hatta daha iyilerini bulursun belki demişti. Nedenini sorsamda bunu bana söyleyemeyeceğini söyleyip duruyordu. Yani uzun lafın kısası. Dünya'nın en piç insanı beni seven kızlara adam gibi adam.
Hande'nin sözleri üzerine çıkan insanları umursamadım ve hızla yanına gittim arabaya yapışmıştı korkudan ben gidince dahada yapıştırdım arabaya. Vücudu benim ve arabanın arasındaydı. Kalp atışlarını hissediyorum. Benden korkmasını istemiyordum ama başka türlü onla baş edemezdim. Elimi sert bir şekilde çenesine götürdüm ve sıktım
Ben: Bana bak kızım. Anlayamadın mı? Bağıramazsın bana.
Elimin arasında olan çenesini zorlukla hereket ettirdi. Konuşmaya çalışıyordu. Gerçekten arsızın tekiydi.
Hande: Dengesizsin.
Ben: Bunu hep biliyordun. Gelmek zorunda değildin. Geldiysende sözümden çıkmamalıydın.
Hande: Bırak! Canımı acıtıyorsun.
Burak ve Yiğit bana doğru hareketlendiği gözümü Hande'den ayırmadan seslendim
Ben: Sakın! Sakın geleyim demeyin.
Sonra onun o hayran kaldığım ama ona asla itiraf edemeyeceğim o beni içinde bulunduran kahverengi dünyama baktım.
Ben: Nasıl konuşuyorsun hala. Çok mu yüzsüzsün ne?
Hande: Köpeğin değilim. Her dediğini..
Ben: Değilsin tabi. Köpeğime çok daha fazla değer veririm ben!!!
Bir anda söylemiştim bunu. Elimi çekip yapışmak üzere olduğu arabaya bindim ve gazabasıp ilerledim. Son hatırladığım gözlerinin dolduğuydu.
Hayallerime hakaret etmesi beni delirtmişti. Burak'a dokunması öfkelenmeme sebep olmuştu. Ama hala dik Başlı olmadı beni çıldırtmıştı. Siktiğimin çıldırtması. Ağzıma hakim olamadım ama ben sinirlenince içime attığım her şeyi söylerdim ki. Baranın yanında biraz daha kalsaydık yine kendimi tutamazdım.
200 ile gittiğimi görünce birden arabayı durdurdum. Resmen sinirden ellerim titriyordu. Onu kırmak istemedim. Çok kıskanmıştım. Kıskanmamalıydım ama kıskanmıştım işte. Bilmesi lazımdı sinirlenince intikam ateşim dahada artıyordu ve sonra karşımdakinin canını nasıl yaktığımı ben bile fark etmeden yok ediyorum. Amcam ve kardeşim dediğim Baran'ın ise yok oluşlarını bir film gibi izleyeceğim. Baran hayatımda gördüğüm en zeki insandır. Bunu hep kıskanmışımdır. Beni tanıdığını bile düşünüyordum şu an. Belkide anladı her şeyi.Eskiyi düşünmeden hepsini pişman edecektim. Zerre acımadan.

Yiğit Ege

Arabaya binip gaza basacağını bildiğim için adımlarımı hızlandırdım. Araba ayrıldığı an ordaydım Hande'nin yere düşeceğinden emindim kollarımın arasına düştü. Gözleri yaşlıydı. Ağlamayı sevmediğini anlamıştım. Diğerleri ne anlamıştır bilmiyorum ama aptal olmayan anlardı aralarında bir şey olduğunu.
Ben: Gidelim mi?
Kafasını sallamıştı. Gözünde tuttuğu göz damlalarından bir tanesi sol gözünden düşmüştü. Bunu fark edince kaşlarını çattı. Arabayı Deniz almıştı.Bende Burak'a seslendim
Ben: Burak! Arabayı aç
Bizde araba senin benim meselesi yoktur. Burak arabaya yaklaşmıştı bile kapıyı açıp girmemi bekledi ben kaşımla diğer kapı der gibi yapmadan diğer kapıya yönelip açtı. Hande hala konuşmuyordu. Yavaşça Hande'yi bıraktım ve sürücü koltuğuna oturdum.
Burak: Sonra haber verirsin?
Ben: Ararım sonra.
Dedim ve kapıyı kapatıp arabayı sürdüm. Arada bir gözüm Hande'ye kayıyordu elleriyle yüzünü kapatmıştı. Bir kıza bu kadar üzüleceğim aklımın ucundan geçmezdi. Arabayı İstanbul'dayken moralimiz bozukken Deniz'le geldiğimiz hafif Ormanı andıran yerde durdurdum. Buraya gelmeyeli baya olmuştu. Biraz bakıma da ihtiyacı olduğunu aklımın bir köşesine yazıp arabadan indim. Gidip Hande'nin kapısını açacaktım ki kendisi indi. Durup bana baktı. Gözleri dolmuştu zorluyordu kendini Ağlamamak için. Gözlerimin içine baktı
Hande: Ağlamaktan nefret ederim ben.
Dedikten sonra bana sarıldı. Hıçkırık sesleri beni parçalıyordu. Acımıyordum üzülüyordum yalnızca. Aslında sanki bir birleri bulmak için yaşamışlar bunca zaman.
Ben: Şşşşş tamam. Geçti.
Hande: Geç..geçmedi işte.
Ben: Geçecek.
Saçlarını okşadım. Bir nevi benim yüzümden kızmıştı Hande'ye ben böyle giydirmiştim.
Hande: K..köpeğine da..daha
Ben: Hayır hayır sinirden söyledi.
Bu yalandı işte Deniz sinirlenince içinden ne geçiyorsa söylerdi. Ama bu defa sinirli değildi. Fazlasıyla öfkeliydi. Burak'a kızamazdı. Onu kötüleyemezdi çünkü kardeşiydi Burak.
Biraz sonra benden ayrıldı ve saçını düzeltti derin bir nefes alıp bana döndü.
Hande: Neden bana yarım ediyorsun?
Ben: Çünkü.
Hande: Acıdığını söyleme.
Sesi çok yorgun çıkıyordu. Ama daha yarılamadık bile bu kadar güçsüz değildi Hande bunu biliyordum.
Ben: Aslında acıyorum. Ama bu yaşadıkların için değil.
Hande: Başka acınacak şeylerimde mi var?
Ben: Şöyle açıklayayım. Bana aşık olan kızdan daha acınacak kişi kimdir biliyor musun?
Hande: Kim?
Dedi eliyle gözünde akmak için bekleyen göz damlasını silerken.
Ben: Deniz'e aşık olan kişi.
Gözleri yine dolmuştu ve ben de onu biraz sakinleştirmek için
Ben: Ondan da acınacak kişi kim peki?
Hande: kim?
Dedi gerçekten merak ettiğini belli ederek
Ben: Baran'a aşık olan kişi.
Kaşlarını bana çattı. Açıklama gereği duydum.
Ben: Ben yalnızca çapkınım. Bana aşık olan kişi kızlara alışmalı. Deniz'e aşık olan kişi dengesizliğe alışmalı. Dengesizliğe alışılmaz ama alışmalı. Hep yanında olmak için alışmak zorunda. Kızar söver ama severde. Baran yalnızca kızar. Derya' dan sonra çok daha kötüleşti. Şimdi ise bir Açılmamış zehir kutusu gibi ona aşık olan kız gün geçtikçe eriyecek ve yok olacak.
Hande: Ona kimse aşık olmaz.
Ben: Niye gayet yakışıklı değil mi?
Hande: Çok fazla ama yakışıklı olup olmamasına bakmadan aşık olur insan
Ben: Beceren istisna insanlardansın çünkü herkes sevdiğinin gülüşüne bakışına farklı şeyler işte ben bilmem.
Hande: Sen aşık olamaz mısın ?
Selin için sorduğu çok belliydi. Düşündüm o kadar uzak ki aşk bana.
Ben: Bilmem. Ama olmak istemiyorum.
Hande: Aşk çok kötü bir şey.
Ben: Çok da kötü değil sanki. Ne bileyim onu tanıdığına pişman mısın?
Hande: Her zerrem onu daha fazla istedikçe beni itiyor Ege. Yalnızca itse belki gidebilirim tekrar peşinden ama yıpratıyor.
Ben: Bu cevap değil.
Hande: Onunla yaptığım hiçbir şeyden de pişman değilim diyemem.
Ben: Sonuç itibariyle?
Hande: Değilim. Hemde hiç. O tanıdığım en mükemmel insan.
Ben: Tamam belki biraz alındım.
Hande: Saçmalama. Alınma seni de başkası mükemmel görür.
Ben: Başkaları daha mantıklı.
Gülerek söylemiştim. Hande bana baktı çok garip bir bakış. Beni şaşırtan bir bakış.
Ben: Neden öyle bakıyorsun?
Hande: Biz ne ara bu kadar iyi olduk?
Hem kendine hemde banaydı bu soru.
Ben: Deniz'e aşık olduğunu öğrendiğimden beri.
Hande: Hep arkadaşım olarak kal.
Ege: Kalıcam. Deniz'le olmasa da ben hep arkadaşın olarak kalacağım.
Hande: Aslında sen de mükemmelsin ama şu kızlar yerine yalnız tek kız olsa.?
Ben: O baya bir zor.
Hande: Ege Selin..
Ben: Hande bence hiç o konuyu açma çünkü dinlenmen lazım. Hadi biz otele geçelim sen biraz uyu.
Sözünü kestim neden mi? Çünkü Selin konusu açılınca onu dahada istiyordum. Ona kimsenin zarar vermesini istemiyordum. Ama en büyük acıyı verdiğimin farkındaydım. Ben her kızdan bir şey isterdim eğleneceğim bir gece. Ama onlara ise hayatları boyunca unutamayacağı bir gün verirdim. Şu an istediğim şey ise o gecelerden birini Selin'le geçirmek.
Arabaya doğru ilerledik Hande'yle. Biraz iyiydi ama bu kadar sakin olmasını beklemiyordum. Arabadayken hiç konuşmadı kafasını cama yaslamıştı.telefonuyla ilgilenmişti biraz. Hemen yatmıştı. Bu beni güldürmüştü otele gelince Hande'yi kucağıma aldım onu uyandırmamaya çalışarak. İçeriye gizli bölümden girecektik bir de kameramanları çekemezdim. Deniz'le özel olarak düşünmüştük. Kameramanlar demek her şeyin bitmesi demek. Babam bizi bekliyordu. Onu yarına ertelemek zorundaydım. Telefonlarını ne ben ne de Deniz açıyordu. Bu onu fazla sinir etmiştir. Yani yarın iyi fırça yiyecektik. Babam öğrenirse asla izin vermez bizi yurt dışına yollar ve bir dahada izin vermez dönmemize. Evet o benim babam zerre bana benzemeyen babam. Karısından başkasını gözü görmez. Çalışmayı seven. Adaletli. Tanıdığım en iyi adam o. Babam diye değil gerçekten öyle olduğu için. Bu arada odanın kapısının önündeydik. Kapıyı açamazdım kartla açılıyordu,kart cebimdeydi birde nasıl yapacağımı düşünürken Hande'yi sarsmadan tek kolumla taşımayı düşündüm tam deniyecekken Hande tek gözünü açıp
Hande: Cidden tek kolunla taşımayı deniyecek miydin?
Kaşlarımı çatarak baktım ona. Ben onu rahatsız etmemek için ne hallere giriyordum. Uyanmış ama taklit yapıyor hanımefendi. Sinirlendiğim için bir kolumu hızla çektim yere düşeceğini sandığı için hem koluma yapışmıştı hemde bağırmıştı.
Ben: Artık kapıyı açabiliriz dimi?
Hande: Gıcık.
Kapıyı açtım. Burası benim odamdı. Deniz kendi kartını ve Hande'nin kartını almıştı. Aslında istersem resepsiyondan alırdım ama uğraşmadığım için buraya getirmiştim. Yatağa Attı kendini bu kadar yorgun muydu yani?
Bende direk duşa girdim. Ama işimi garantiye alıp temiz kıyafetlerimi alıp girmiştim. Duşumu aldıktan sonra Hande'ye baktım yatıyordu dışarıya çıkıp Deniz'in kalacağı odanın kapısını çaldım. Yoktu çok mu sinirlenmişti?Telefonumu çıkardım ve yaklaşık on kere aradım hiç sıkılmadan açmadı. Mesaj desen sadece küfürle doluydu. Piçin teki işte. Aklıma Burak gelince onu arayıp sonra anlatacağımı Hande'nin de şimdi dinlendiğini söyledim. Telefonu kapattım. Mesajlar bölümünde dikkatimi çeken bir şey oldu. Selin mesaj atmıştı en son konuşmamız aklıma gelince anlamıştım bu mesajı.
"Bence sen hala sinir bozucusun. "
"Bunu bir iltifat olarak sayıyorum."
"Sen nasıl istersen"
Geç cevap vermiştim ve nedenini sormamıştı bile.
"Bu arada cevap veremedim meşguldüm."
"sorun değil"
" Kokunu özledim"
Cevap vermedi uzun süre şimdi heyecandan ne yazacağını bilmediğine emindim. Dahada neşelenerek arama tuşuna bastım. İlk çalışında açacağını sanmıştım ama o meşgule almıştı. Onu istiyordum zor değildi. Bunu hiç beklemiyordum işte.
"Ciddi misin? Bu kadar mı değersizim?"
Cevap vermeyecek diye düşünürken
" Yaptıklarından sonra değerli olarak görmemi mi bekliyorsun?"
" İnsan yerine koyabilirsin."
" Mesajlaştığımıza göre sanırım insan olarak görüyorum seni."
beni çıldırtıyoru dayanamıyorum artık deli gibi istiyordum onu. İnlemek istiyordum onu ama onunda zevk almasını istiyordum. Sonra hallederdim onu.
saate kaydı gözüm. 19:07 normalde olsa sevinirdim. Fenerbahçe'nin doğum yılı olduğu için ama şuan çok işim vardı. Bu kadar zaman geçmiş miydi?
Deniz 20:30 gibi Demir KILIÇ denen Adam'ı öldürecekti. Nasıl yapacaktı bilmiyorum ama çok Heyecanlı olduğunu biliyordum yapamamaktan korkuyordu. Çok masum değildi ama karanlıkta değildi kötüydü sadece. Bir adamı hemde düğün gününde öldürecekti. Yine aradım açmadı. Belki gelir diye bekledim. 19:45 olunca saat ayaklandım Hande'nin yanına gidip.
Ben: Hande hadi kalk gidiyoruz.
Hande: Nereye?
Dedi uykudan yeni uyandığı belli olan sesi ile.
Ben: Deniz gelmedi. Tek gidecek.
Dememle hemen ayaklandı. Nasıl göründüğünü bile merak etmeden Kapıya yaklaştı.
Hande: Hadi gidelim o halde.
Arabaya bindik ve gaza bastım. Bende Hande de telaşlıydı. Kuzenim katil olacaktı. Ben de yardım ediyordum yani hem benim hem Deniz'in karanlığa geçişiydi bu gün. Hande'ye kaydı gözüm onu unutmuşum artık o da siyahtı beyaz bir siyah.
Hande: Ne olur yetiş. Tek değil o.
Ben: Hande bu gün bir cinayete
Hande: Umrumda değil yanında olmalıyım.
Ben: Geri dönüşü yok Hande.
Hande: Aşkımın da yok.
Ben: Deniz çok Şanslı.
Dedim ve gaza bastım. Biraz uzaktı. Saat geçtikçe telaşım artıyordu. O adamın kuaförünün önüne geldik. Kuaförü dediğime bakmayın mahalle kuaförü burası. Para ile insan öldüren piçin teki. Hava çoktan kararmıştı.
Hande: Ege bak.
Dedi sesi telaşlıydı. Eliyle dışarıdan bir yeri gösteriyordu. Saate kaydı gözüm.
20:35 gecikmiştim. Çünkü şu an denizin binip bizden uzaklaştığı arabaya yaklaşarak bir adam sürükleniyordu. Denizde bende küçüklüğümüzden beridir dövüş kursuna gidiyordum bu yüzden Dayak yemediği konusunda çok güveniyorum ona.Yanımda bulunan şapka ve eldiveni Hande'ye uzattım.Kanıt bırakmamalıyız.

UMUDUN ADIYDIK BİZWhere stories live. Discover now