24.Bölüm

219 15 20
                                    


RoseBK sanırım uzun zamandır bunu bekliyordun. Deniz ve Hande'yi çok sevdiğini biliyorum umarım beğenirsin. Genellikle ilk yorumu yapan hep sen oldun. Sana küçük bir hediye bu bölüm. Çok fazla da sevinme her mutluluğun arkasında bir hüzün saklıdır. Hikayeme önem verdiğin için teşekkür ederim.
Hepinizi çok seviyorum. Okuduğunuz için çok sağ olun. Umarım okumaya da devam edersiniz. İyi okumalar. :)

Deniz

Babasının adamının düğününe gelecek kadar iyi bir çocuk değil o. Bizi fark etti ondan korktuğumu düşünerek hareket edecek ama ondan korkmuyorum.
"Kalkın! Buraya geliyor!" Diye seslendi bize doğru yaklaşan Yiğit.
Buraya gelmemeli polisler onu suçlar. Bu kadar çabuk kurtulamazdı.
"Yiğit sen otele git geliyoruz"
Dedim ve Hande'ye döndüğümde Yiğit kaşlarını çatarak
"Saçmalama hiç bir yere gitmiyorum. "
"Yiğit hemen arkandayız. Hadi."
Gitmedi bu çocuk benim her şeyim. Beni yalnız bırakmayacağını söyleyip duruyordu. Ama gitmeliydi zaten bizde hemen arkasında olacaktık.
"Hadiii!!"
Bastırarak söylemiştim. Nasıl hiç bir şey yokmuş gibi konuşuyordum bilmiyorum. Hande'ye baktım izin verir gibi ama hiç kıpırdamadı yerinden. Yiğit'e döndüğümde bana bakıyordu anlamsızca kafasını salladı sonra
"Senin kılına zarar gelsin öldürürüm seni duydun mu?"
Dedi ve arabaya binip uzaklaştı.Yiğit gidince Hande'ye yaklaştım. Ne yaptığımı anlamamıştı. Bana bakıyordu anlamsızca.
"Telefonun yanında mı? "
Kafasını evet anlamda salladı. Gözleri kızarmış korkudan titriyordu resmen. Telefonunu uzattı bana hala benimle olması çok şaşırtmıştı. Yiğit'le gitmek istiyorum deseydi giderdi. Ama demedi belki konuşamamasından ama demedi işte. Baran'ın telefonunu ezbere biliyordum numaralara bastım ve aradım. İkinci çalışta o otoriter sesi ile açtı telefonu.
"Efendim?"
"Gelme!"
" Ooo Deniz bey beni mi özledin?"
"Baran gelirsen yanarsın."
"Ben yandım zaten Deniz o gün yandım. Senin yüzünden yok oldum."
"Ben bir şey yapmadım Baran."
"Zaten hep hatasızsın sen....Karşına bak"
Kahkaha sesi ondan iyice tiksinmeme yol açmıştı. Burada olduğunu anladım. Ona döndüm. Yerde yatan adama baktı.
"Sandığımdan öfkelisin."
Hala gülerek konuşuyordu. Bu beni daha çıldırtmıştı.
"Madem beni korudun. Yani suçun üstüme kalmasını engelledin. Tabi bunun da bir plan olduğuna eminim. Bu gün seni öldürmüyorum Deniz. Ama sakın unutma seni öldürmekten beter edeceğim"
"Bunu söyleyen ben olmalıydım!!"
Sesim öfkeli olduğumu belli etmişti. Sert ve bulandığım siyahı fazla belli ediyordu.
"Ama söyleyen benim Deniz"
"Baran bu arada sana kardeşim dediğim için pişmanım. Sen yok oluşumda yanımda olacağına karşımda oldun"
Dedim ve kapattım. Hande hala yerdeydi yanıma geldi. Ayak parmak ucuna çıkıp kulağıma yaklaştı.
"Sen hayatımda gördüğüm en güçlü çocuksun"
Karşımda Baran vardı ve zayıf noktamı fark ederse onun canını yakardı. Hande'nin kolunu sertçe kavradım.
"Arabaya"
Yüzünü ekşitti. Kaşlarını çattı.
"Deniz!?"
İnlemişti resmen. Ne yapıyorsun der gibiydi. Sürükleyip ön kapıyı açıp kelimenin tam anlamıyla içeriye fırlattım. Kapıyı sertçe kapattım ve sürücü koltuğuna oturdum. Bağırıp çağırmadı yada ne bileyim konuşmasını bekledim ama konuşmadı bile. Otele geldiğimde arabadan indi gizli girişe ilerlemesinden Yiğit'le geldiğini anladım. Yapacağım bir şey yoktu eğer Baran şüphelenirse canını çok daha fazla yakardı çünkü. Telefonu bende kalmıştı çıkarıp kurcalamak istedim ama yapmadım sadece çıkarıp saate baktım. 23:18 Bizimkilerle buluşacaktık. Ama ben çok yorgundum. Hande'nin kartı bendeydi yani Yiğit'in odasına gitmişti bende kapının önünde durdum kıyafetlerimden nerdeyse kan damlıyordu. Halimi biri görse korkar herhalde ama bu katın tamamını kiralamıştık kimse giremezdi. Yiğit'i aradım.
"Senin gibi piçle konuşmak istemiyorum."
"Yapma Yiğit"
"Siktir lan yanında olacaktım"
"Yanımdaydın zaten"
"Deniz emir verip durdun. Emir verip durdun lan!"
"Tamam kapıyı aç"
"Lan emir verme bana!!"
"Yiğit kapıyı açar mısın? Kırayım mı?"
Telefon yüzüme kapanmıştı ve anında kapı açılmıştı. İçimden geldiği için kardeş gibi sarıldım.
"Bir daha yapmayacağım. Sadece seni bulaştırmak istemedim."
"Oğlum ben bulaştım bulaşacağım kadar"
"Bir daha olmaz."
"Affettim yalvarma Deniz."
Piç sırıtışlarından birini yapmıştı.
"İçerde. Konuşmadı. Ama kötü davrandığın belli nedenini sormayacağım Baran oradaydı biliyorum."
Hande'yi kastetmişti. Beni gerçekten tanımıştı bu çocuk. Hande'de tanısaydı keşke. Nefesime Dışarıya verdim. Ona bilerek asla zarar vermezdim.
"Ben odamda kıyafetimi değişeceğim. Hazırlanın sizde çocuklardan azar işitmeyelim."
"Hande?"
"O da gelsin bu onun kartı dolabında kıyafetler var hangisini giyerse artık bana sarıldığı için kan bulaştı onuda bir poşete koysun ben halledeceğim sonra."
Sırıtmıştı gece kulübü deyince tabi.
"Ben kendimi buluyorum orda."
Dediğinde kaşlarımı çattım.
"Sen heryerde sensin."
Odama geçip lambayı açtım. Ayna tam karşımdaydı bir katildi karşımdaki küçük kardeşinin yakışıklı abisi değildi. Çünkü küçük kardeşi yok olurken kalbini soyutlamıştı her şeye.
Ama Hande yüzünden yumuşamıştım işte. Belli etmesemde kıyamıyorum ona. Katil birini sevmesini istemiyorum. Elime bir şey geçirdim ve duvara fırlattım. Kırılması rahatlatmıştı beni. Kıyafetlerimi çıkarıp ılık bir duş aldım. Soğuk su vücuduma değince kendime geldim. Kötülüğü en derinimde hissettim. Duşumu aldım dolabı açtım gece için bir şeyler aradı gözüm. Kırmızı gömlek mi? Kırmızı ömrüm boyunca giymedim herhalde. Ama kanı hatırlattı bana. O kadar kötü bir tarzıda yoktu. Giyindikten sonra saçımı yaptım. Saat 00:30 olduğunu fark ettim. Telefonumu değişmiştim. Teyzem eniştem Yiğit ve Hande biliyordu. Telefonum çaldığında Hande'nin telefonunu halletmem lazımdı onuda yol kenarında fırlatırdım.
"Hazır mısın? "
Resmen iğneleyici bir ses ile söylemişti.
"Evet Yiğit geciktim çünkü duş aldım. "
"Tamam biz aşağıdayız."
Kokumu ben bile özlemiştim. Parfümümü sıktım ve aşağıya indim. Yiğit her zamanki çapkınlığını belli eden yakışıklılığı ileydi. Hande ise beni yine şaşırtmıştı. Ben bile kendime hakim olamayabilirim. Bana bakmadı. Yine sinirlenmeme rağmen sustum. Ben Burak'ın Arabasının anahtarını Yiğit'ten alıp gaza bastım. Gece Kulübü'ne geldiğimde bizimkiler aynı yerlerindeydi.
"Saate bak istersen."
Buket'in sinirli sesi beni neşelendirmişti. Özlemiştim onları.
"Amerika'da saat ayarları bozulmuş."
Bu ise Burak'tı. Beni sövmekten neşe alan tek kişi. Tam oturacaktım ki. Yiğit'in kolunda içeriye girdi. Merdivenlerden inerken kısa olan eteği dahada kısalaşıyordu. Kıyafetine kaydı gözüm. Bembeyaz bir elbise fazlası ile dar. Biraz uyumsuz giymişti sanki ama erkeklerin vücudun uyumuna daha önem vereceğinden emindim. Burak ayağa kalkmıştı bile ağzı açık. Dua et kardeşimsin yoksa sana yapacaklarımı ben bile bilmezdim. Duygularım karışıktı ona ne yapmam gerektiğini bilmiyordum. Kalbinde adı yazmıyordu o benim aklıma kazılmıştı. Yurttayken bana bakıp tebessüm etmesi canlanmamı sağlamıştı. Benim erkek olduğumu öğrendiği günden beri o eski kahkahaları yoktu. Mutluydu benden önce şimdi uzak tutmaya çalıştıkça dahada yakıyordum canını. O da bende bakışların arkasına saklanmıştık. Dilimizin anlatamayacağı şeyleri gözlerimizle anlatmaya çalışıyorduk. Bu ne kadar sürer onuda bilmiyorum.
Kafamı kaldırdım yanımıza gelmişlerdi bir şey demedim. Buket biraz sessizliğin ardından
"Şimdi aranızda ne var?"
Buket bu soruyu ben ve Hande'ye bakarak sordu.
"Boş versenize"
Açıklama yapacak havamda değildim.
"Oğlum kafenin önünde bir birinizi parçalayacaktınız"
Burak bu soruyu yöneltirken meraklıydı. Çünkü Hande'deydi gözü.
"Küçük bir tartışma işte zorlamayın."
Yiğit söylemişti bu cümleyi ama etrafına bakarak kız arıyordu kendine piç. Kerem'de konuyu tam kapatmak için.
"Ne içiyoruz?"
"Her zamankinden. Yalnız ona meyve suyu. "
Dedim. Kaşları çatıldı. Ama sesini çıkarmadı bakmadı bile. Biraz içeceklerimizi içtik rahatlatıcıydı. Yiğit bana döndü.
"Süre doldu ben kalkayım." İlerdeki bir kıza bakarak söyledi.
"Sen aptalsın."
Bunu Merve söylemişti.
"Bunu neye dayanarak söyledin?"
Yiğit kaşlarını çatmıştı. O an anladım hedef değişti Merve'yi istiyordu artık.
"Seni seviyorum. Anlasana!"
Yiğit'e yaklaştı. Yiğit ise dudağına yapıştı. Şu an istediği tek şey birini yatağa atmaktı. Ve bunun için sabırsızlanıyordu.Gözüm Hande'ye kaydı eli Burak'ın elindeydi. Ne oluyor lan! Bir şey inceliyordu Hande'nin elinde küçük bir sıyrık vardı ondan anlamıştım. Bu gün yaşadıklarımız o küçük sıyrığı önemsemeyecek kadar ağırdı.Nasıl dokunur lan! Sinirlerime hakim olamadım ayağımla Hande'nin topuğuna vurdum. Bana döndü ben kaşlarımı çatmış bakarken omuzunu silkti ve tekrar Burak'a dönecekken öpüşmekte olan Yiğit'e döndü kaşlarını çatarak. Yeni mi fark etmişti? O kadar mı dalmıştı Burak'a. Ayağı kalktım yaptığım neydi bilmiyorum ama kızgındım. Kıza bak lan koskoca tartışmayı fark etmemiş. Gözüme kestirdiğim güzel göğüslü bir fahişe kolundan tutup kendime çevirdim.
"Seni istiyorum."
Dedim ve dudağına yapıştım. kahkaha attı. Cidden bu kadar oruspu olmana gerek yok. Hızla merdivenlerden aşağıya indirmeye başladım. Aşağıda özel yer vardı bunlar için.

UMUDUN ADIYDIK BİZWhere stories live. Discover now