25.Bölüm

125 10 8
                                    

Deniz

Uyandığımda beni izleyen bir Hande'yle karşılaştım. Kaşlarımı çatarak baktım ona. O ise yakalandığı için biraz kızarmıştı.
"Günaydın."
Dediğimde bana dahada sıkı sarılıp
"Günaydın"
"Saat kaç?"
Kolumu tutup kendine çekti. Saatle mi yatmıştım? Farkında bile değildim.
"11:30"
Dediğinde birbirimize bakıp sırıttık. Birden aklıma Hasan abi gelince yerimden fırladım. Bana anlamsızca baktı.
"Hasan abinin yanına gitmeliyiz. 12'de orda olmalıydık."
Oda ayağa fırladı. İkimizde telaşlıydık
"Ege?"
Dedi kapıya koşarak bende peşinden gittim. Yiğit'in dün odaya geldiğini görmüştüm. (Daha öncede söylemiştim uykum çok hafif) Hande rahatsız olmasın diye seslenmemiştim ama. Kapısına sertçe vurmaya başladı Hande.
"Ege hadi uyan!!"
Koridorun ortasında durup onu izledim. Bu kızı seviyordum. Benden daha telaşlanmıştı resmen. Aklıma gelen şey ile birden ona doğru adımlarımı hızlandırdım. Yiğit yalnızca boxerı ile yatardı!!
Kapı açıldığı an Hande'nin kafasını göğsüme bastırdım ve sarıldım. Aynen düşündüğüm gibi olmuştu. Yiğit kapıyı öyle açmıştı.
"Lan hazırlan baban ağzımıza sıçmadan gidelim."
Sözümü bitirmeden içeriye fırladı. Kapıyı yüzümüze kapattı resmen. Gecikmiştik ve Hasan abi bunu yanımıza kar olarak bırakmayacaktı.
"Deniiiz??"
Kollarımın arasındaki Hande zorlukla seslenmişti bana. Hemen kollarımı ayırdım ondan.
"Ne oluyor Deniz?"
"Görmemem gereken bir şey vardı?"
"Söyleseydin keşke başka bir şeyler yapard.."
"Zaman yetmezdi Hande. Sonra Yiğit'in yanına gittiğinde o çıplak hali gelirdi gözüne bir daha da bakamazdın ona. "
Kıpkırmızı olmuştu bile. Yine kahkaha atacakken elini ağzıma bastırdı
"Gülme!"
Kafamı salladım tamam der gibi. Elini çekince kahkahamı tutmadım
"Yaa Deniz dalga geçme iyiliğini düşünende kabahat."
" tamam sustum. Ama iyiliğimle alakasını çözemedim."
Dedim ellerimi havaya kaldırdım sanki teslim oluyormuş gibi. Bana baktıktan sonra ofladı sessizce.
"Sen de değiş istersen üstünü."
Dediğimde adımlarımı hızlandırıp önüne geçtim cebimde olan oda kartını çıkardım.
"Hadi hızlan Yiğit'in sinirlenmesini istemezsin."
Dediğimde elimdeki kartı alıp dışarı çıktı. Duş alıp hızla kıyafetlerimi giydim. Odaya baktığımda gerçekten çok dağınık olduğunu fark ettim. Telefonumu çıkardım Yiğit'i aradım hemen açacağımı beklemiyordum.
"Aşağıdayım. Hazır mısınız?"
"Ben hazırım da Hande'yi bilmiyorum. Ben geliyorum. Kimseye görünme sakın"
"Deniz ne söylediğini iyi düştün istersen? Ben ve birine yakalanmak mı?"
"Tamam oğlum asansöre bineceğim ben. Kapatır mısın rica etsem?."
Dalga geçtiğimi anlamıştı küfür mırıldanarak kapatmıştı telefonu. Aşağıya indim karşımda düne oranla gayet efendi bir çocuk vardı.
"Sen gerçekten piçsin"
"Oğlum ne yapayım babama iyi görünmeye çalışıyorum."
Biraz bekledik Hande gelmemişti. Merak etmeye başlamıştım. Yiğit oflamaya da başlamıştı. Otele doğru ilerledim ki
"Çok beklettim mi?"
"Hayır ne bekletmesi biz kök salmaya başlamıştık. "
Yiğit Hande'nin sorusuna cevap vermişti ama Hande yüzünü somurtup bize yaklaştı. Yiğit'e resmen trip atıyordu.Yiğit kaşlarını çattı Hande'ye
"Bak Hande bu konuşmayı bir kez yapmak istiyorum. Bana karışma önüme engel koyma seni sevdim gerçekten iyi birisin ama böyle davranman hiçbir şeyi değiştirmeyecek ben buyum Hande kabul etsen iyi olur. Eğer kabul etmeyeceksen ise bu iş bitene kadar sus."
"Ne kabul edeceğim senin böyle olduğunu nede susacağım. Yalnızca alışacağım sana çünkü ben de seni sevdim Ege. Ben de sana yalnızca bir şey söyleyeceğim Selin'i üzme onu üzersen içimdekileri dökene kadar ağzım kapanmaz."
onlara baktım. Cidden kızgınlardı birbirlerine
"Hande yeter hadi bin arabaya"
Tabiki Hande haksızdı. Yiğit hatalıydı ama Hande ona hesap soramazdı. Kimse soramazdı.(babası hariç tabi) Yiğit'e yapma dersen yapardı çünkü daha çekici gelirdi ona. Tıpkı Selin'de olduğu gibi. İkiside ses çıkarmadan arabaya bindiler.
"Burak'ın arabasını ne yapacağız?"
Diye sordum Yiğit'e. Sessizlik moralimi bozmuştu.
"Eşyalarımızı almaya geldiğimizde ararız gelip alsın."
aslında alacak eşya falan yoktu. Ama ses çıkarmadım. Arabayı Yiğit kullanıyordu. Ben hemen yanına geçmiştim. Hande'de arkaya geçmişti. Teyzemlere gidiyordum ama hala içimden bir ses "babam gelip beni alacak ordan" diyip duruyor. Hep öyle olurdu eskiden Yiğit'le gecelere akar sabah dönerdik eve. Hep azar işitirdik ama hem onlar bilirdi bir daha yapacağımızı hem de biz. Kaşlarım yine çatılmıştı. Damarlarımın belli ettiğinden eminim. Koltuğun yanında baskı hissedince yavaşça döndüm. Hande Yiğit'in görmeyeceği şekilde elini uzatmıştı bana. Elini tuttum onu hiç bekletmeden. Ona zarar verecektim ne kadar korusamda zarar görecekti. Ve bu defa da engelleyememek beni çıldırtırdı. Gün geçtikçe bağlanacaktım ona. Artık onsuz yapamaz olacağım ve ona bir şey olursa kendimi asla affedemem. Eğer onun iyiliği için biz diye bir kavram olmamalı ise bir an düşünmeden yok ederdim bizi. Çünkü onun iyiliği her şeyden önemliydi.
"Hadi Deniz geldik."
Yiğit'in sesi ile kendime geldim Hande'den elimi ayırdım ve arabadan indim. Teyzem ve Hasan abi kaşları çatık bir şekilde karşımızdaydı. Teyzem
"Deniz'im"
Dedi ve bana doğru gelip sıkıca sarıldı. Kokladı. Yanağımı,alnımı,boynumu,burnumu öptü. Yani kısacası yüz bölgemdeki her yeri özlemle öptü.
"Deniz'im benim seni çok özledim."
"Çok şükür iyisin. Ne yaptın? Sanki kilo vermişsin? Bakmadılar mı sana?"
"Teyzem iyiyim ben."
Dedim yanağına büyük bir öpücük bırakırken.
Bu sırada Yiğit'le babası özlem gidermiş ve Hande'yle birlikte bize bakıyorlardı.
"Yok ya gelmeme gerek yokmuş Defne hanım dimi? Ben hiç özlemedim zaten sizi"
sanki Yiğit'i yeni fark etmiş gibi onlara döndü.
"Yok oğlum."
Kurtarmaya çalışırken Yiğit'e sarıldı sıkıca.
"Sende mi kilo vermişsin? Ben biliyordum. Nasıl baksınlar kendilerine orada."
"Yeter istersen canım. Şimdi geri gidecekler."
Hasan abiye sarılmadım bile. Gidip sıkıca sarıldım onada
"Hoşgeldin evlat"
"Hoşbulduk abi nasılsın?"
"İyiyim ama birazdan siz hiç iyi olmayacaksınız."
"Aaa misafirin yanında azar mı işiteceğiz?"
Yiğit bir ümit kurtulmak için söylemişti bunu. Hande'ye döndüğümde öylece durduğunu fark ettim.
"Hoş geldin kızım. Kusura bakma çok özlemişim onları. Kimsin bakalım ne işin var bizimkilerle? "
"Ne kusuru. Asıl siz kusura bakmayın böyle geldim habersiz. Ben Deniz ile yurtta tanıştım."
"Uzun lafın kısası bu Hande. Deniz beyin biricik aşkı."
Bunu bende beklemiyordum işte! Hande'nin kızardığına emindim. Ben bile utanacaktım nerdeyse. Bir kızla hiçbir zaman bu denli iyi değildim ben. Yani işimi halledip bırakırdım.Kafamı kaldırdığımda göz göze geldik. Küçük bir tebessüm ettim ona.
"Senden bekliyorduk biz ama"
Hasan abi bu defa cidden iğneleyici bir ses tonuyla kurmuştu cümlesini.
"Baba böyle saçma bir şey düşündürecek ne hareketimi gördün?"
Baba ve anne tabirlerini pek kullanmazdı benim yanımda. Ama şimdi baba dediğinde yüzünü ekşitti sanki suç işlemiş gibi. Bunu benim için yapıyordu. Sırf ben üzülmeyeyim diye. Pek düşünmemeye çalıştım. Hepimiz gülmüştük gerçekten bu konuda övülecek cesareti vardı. Geçen sene Hasan abinin karşısına geçip. "Ben senin gibi değilim baba. Ben piçin tekiyim. Kızları önemsemem sadece eğlenirim. Onuda zorla yapmam bana kendileri gelir beni hallet deme şekli onların" tabi sert bir tokat da yemişti. Sonra mı? Dönüp gidecekken arkasını döndü Hasan abiye "kabul etsende etmesende ben senin oğlunum zerre sana benzemeyen oğlun. Ben buyum baba üzgünüm sana layık bir çocuk olamadım." tokadı hak ettiği bildiği için fazla konuşmamıştı. Babasına çok benziyordu dış görünüş anlamında ama huyen hiç benzemiyordu babasına. Akşam Yiğit özür dilemiş ve her şey çözülmüştü.
"Hadi içeri geçelim orda konuşuruz."
"Bahçede oturalım teyze"
Diye karşılık verdim. Hande bana anlamsızca bakıyordu. Hep içerdeydim yurtta. Bu yüzden bahçe demiştim. Hande en arkadan gelirken sanırım evin büyüklüğü dikkatini çekmişti. Acaba onun evi nasıldı? Yada kaç kardeşti? Sahiden ben bunları neden sormadım ki? Diğer kızlarınkilerini de bilmiyordum. Öğrenmeyi aklımın bir köşesine yazdım ve Hande'nin gelmesini bekledim. Teyzemler ve Yiğit bahçedeki kamelya da yerlerini almışlardı.
"Ev dikkatini çekti galiba?"
"Çok güzel ve çok büyük."
Elini tuttum çok heyecanlıydı. Sarılmak istesemde yapamadım çünkü şu an üç çift göz bize bakıyordu.
"Nesi varmış ki abartılacak. Çok normal bir ev."
Dedim gayet normal bir şekilde.
"Deniz dalga geçme."
"Tamam sustum. Bu arada utanmana gerek yok benim kızım olduğunu herkes bilmeli."
Dedim teyzemlerden utanmaması için. Kafasını kaldırdı birden bana baktı. Bana söyleyip söylememekte kararsızdı
"Söyle benden bir şey saklama."
Emin değildi. Derin bir nefes aldı.
"Kızlara anlatamayacağım."
donup kalmıştım. Arkadaşlarından her şeyi saklamıştı benim yüzümden. Hiçbir şey saklamadığı arkadaşlarından bütün aşk anılarını saklamıştı. Ne diyeceğimi bilemiyordum.
"Onların iyiliği için. Ne kadar az kişi bilirse o kadar iyi. bu işe karışmamalılar"
"Hadi Deniz"
Hasan abinin seslenmesi üzerine onlara doğru ilerledik.
"Aç mısınız?"
"Yok. Ben de kalkıyorum zaten."
Yiğit'e döndüm ne saçmalıyordu lan bu?
"Oğlum yeni geldiğinin farkında mısın?"
"Okula gitmem lazım. Dikkat çeker yoksa"
"Nerdesiniz dün gelecektiniz güya?"
" Abi kızma biraz takıldık beraber."
Dediğimde Yiğit annesine ve babasına sarılmış beni köşeye çekmişti.
"Kızma sakın. Aynı anda gidersek Selinlerin dikkatini çeker."
"Ne dememi bekliyorsun? Karar vermişsin zaten."
"Onaylayabilirsin Deniz."
"Tamam yolun açık olsun kardeşim."
"Sende artık Hande'yle ne yaparsın..."
Sözünü kestim hemen devamında hoş şeyler söylemeyecekti.
"Boş boş konuşup durma."
"Tamam sustum."
"Yiğit? Hande'yle daha fazla kötü olmasan yani arkadaşını korumaya çalışıyor. Dahası seni tanımıyor."
"Yok abi ne kötü olacağım ben uyardım sadece onu. Neyse ne işte Hande'deylede bir vedalaşayım"
Omuzuma elini koyup sıktı. Daha öncede söylemiştim bu onun yanındayım deme şekliydi.

UMUDUN ADIYDIK BİZWhere stories live. Discover now