Bölüm 16: Engellemek

684 76 153
                                    

Xiao Zhan telefonuna uzun uzun bakmıştı.

O kadar uzundu ki biraz sonra çalışanlar da telefona bakmaya başlamışlardı. Ne olduğunu anlamaya çalışarak sonra da geri ona. 

Yibo'nun ismi telefonda gerçek ismiyle değil, Xiao Gou (Küçük Köpek Yavrusu) diye kayıtlıydı o yüzden telefonu yalnızca kendisine, avlanan gözlerden uzakta tutmak konusunda dikkatli değildi. 

Sonunda, herkesi şaşırtarak telefon ekranından gözlerini çekmiş ve tek kelime etmemişti. Önüne bırakılan atıştırmalıkları sessizce açıp incelemeye başlamıştı ve odadaki kimse de herhangi bir şey söylemenin akıllıca olacağını düşünmüyordu.

Nini dışında. "Başlıyoruz," diye anons etmişti kadın ve Xiao Zhan sonunda doğrulup dik oturdu.

Herkesin bakışlarını görmezden geliyormuş gibi gözüküyordu ama gerçek şuydu ki odada olanları şu an zar zor görüyordu. Mesaj geldiği an konsantrasyonunu kaybetmişti. Onun yerine, şu anda hissettiği şey hüsrandı. Yine de onu boğmasını engellemek için yapabileceği her şeyi yapıyor ve elindeki işe odaklanıyordu.

"Laoban," diye seslendi Zhou Shen. "Nasıl başlamak istersin?"

Hiçbir şey düşünemiyordu ama ufak tefek, ışıl ışıl şevkli menajerine bakmak için kafasını kaldırdı. 

"Bilmiyorum," demişti ve Zhou Shen kafasını salladı.

"O zaman sen bir yemeye başla. Ben tanıtım kısmını eklerim."

Kayıt başlamıştı ve o da kendisine en tanıdık gelen hamur işiyle başlamıştı - yumurta sarılı mooncake. Sonrasında yapışkan pirinç keki gibi gözüken bir şeyle devam etmişti.

"Bunlar Nuomi Baba değil mi?" diye Zhou Shen'e sordu.

"Ludagun," Zhou Shen yanıtlamıştı.

Xiao Zhan bir ısırık almak için ağzına getirmiş ve yavaşça çiğnemişti. "Nuomi Baba'ya benziyor. Biz Güney'de öyle diyoruz. Buna sadece kırmızı fasülye ezmesi eklemişler."

"Haklısın," Zhou Shen arkadan cevap vermişti. "Hoşuna gitti mi?"

Dalgın bir şekilde başını sallamış ve sıradaki hamur işine geçmişti. "Bu ne?" diye sordu, soya sütümsü içeceğe benzeyen bir şey içeren küçük kaseyi işaret ederken.

"Douzhir," Zhou Shen cevaplamış ve Xiao Zhan hafifçe bir soluk bırakmıştı. "Şu efsanevi Douzhir?"

"Aynen," çalışanlar da arka tarafta gülüyorlardı.

"Tadının çok acayip olduğunu duymuştum, o yüzden sevenler gerçekten seviyor, sevmeyenler de kesinlikle sevmiyor. Arası yok."

"Haklısın," Nini arkadan cevap verdi. "Ben katlanamıyorum ama babam sürekli içiyor."

Böylelikle Xiao Zhan çorba kaşığıyla ilk yudumunu almış ve lezzetinin ona vurması birkaç saniye sürmüştü. Vurduğunda ise, bütün yüzü rezil bir tiksinmeyle çarpıldı.

"Bunun tadı niye böyle?" diye çığırmış ve oda kahkahalarla dolmuştu.

"Bir daha dene," demişti Zhou Shen. "İkinci denemende sevebilirsin."

Lakin o tabağı anında bırakmıştı. "Reddediyorum. Tekrar buna maruz kalmak istemiyoruz ama saygı duyuyorum."

Daha çok kahkaha birbirini takip etmiş ve Xiao Zhan sıradakine geçmişti. Daha çok kek ve kurabiyemsi hamur işleriydi ve tadlarını zar zor alabiliyordu.

"Laoban," dedi Zhou Shen. "Biraz gülümsesen mi acaba, ya da bir mutlu görünsen. Şu an gerçekten ilgisiz gözüküyorsun."

Öyle olduğum içindir, içten içe inildemekten kendini alamamıştı.

The Winter Wind | YizhanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin