Bölüm 22: Avunmak

594 72 101
                                    

O gece sonradan, uyumaya çalışmak için elinden geleni yaptığı ama uyuyamadığı saatlerin ardından Xiao Zhan elinde olmadan bugün gücendirdiği insanları düşünmüştü, hepsi Wang Yibo randevuya gitmeyi kabul etti diye üzgün olduğu içindi.

Kendine yalan söylemek istemiyordu o yüzden kendi isteğiyle, problemin tam olarak bu olduğunu, öfkesini kendi ve esasen randevuya gitmeyi kabul eden kişi dışında etraftaki herkesten çıkardığını kabul ediyordu.

Ve bütün bunları daha da kötü yapan bir şey varsa, bu da neden bu kadar üzüldüğünü bilmemesiydi.

Bu Yibo'yla romantik olarak ilgilendiği anlamına gelemezdi!

Yine de, ona olan çekimini kabul ediyordu fakat bu çekim nasıl, Yibo başka biriyle randevuya çıkmayı kabul etti diye neredeyse onu deli gibi kıskandıracak noktaya getirmişti?

Tepkisi mantıksız ve toycaydı, fakat ne kontrol edebiliyor ne de görmezden gelebiliyordu. Çünkü Yibo'nun teklifi kabul edişi, onun hiç tahmin edemeyeceği bir şekilde canını yakmıştı. Ayrıca Yibo'nun aktristin kim olduğunu bile bilmemesi bunu daha da kötüleştiriyordu. Xiao Zhan ona kadının adını hiç söylememiş, resmini göndermemişti ama Yibo yine de çabucak teklifi kabul etmişti. Yibo şeye bu kadar mı aç-

Xiao Zhan'ın jetonu aniden jetonu düştü.

Yibo aktristin kim olduğunu bilmiyordu. Ayrıca nasıl gözüktüğüne dair de hiçbir fikri yoktu, yani nasıl o kadar kolayca teklifi kabul edebilmişti?

Xiao Zhan telefonuna doğru atılmış ve saatin sabahın ikisi olduğu gerçeğine rağmen Yibo'ya mesaj yazmaya başlamıştı. Fakat aklına, belki de Yibo'nun mesajı göreceği ama görmezden geleceği gelmişti ve bu Xiao Zhan'ın bu akşam dayanabileceği son şeydi o yüzden Yibo'nun numarasını bulmuş ve aramıştı.

Çok geçmeden telefon çalmaya başlamış ve saniyeler geçerken, içinden geçen bir ses yine bir sürü sınırı aştığına dair onu uyarmıştı.

Fakat, umurunda değildi. Çünkü göğsünde uyumasını ve nefes almasını engelleyen bir düş kırıklığı yumağı vardı. Bundan kurtulması gerekiyordu.

Çağrı cevapsız aramaya düşmüş ve Xiao Zhan telefonu kulağından çekmişti.

Yibo açmamıştı.

Xiao Zhan elindeki telefona dik dik bakmış ve kısa süre sonra algıları yerine dönmeye başlamıştı. Ne düşünüyordu ki?

Böyle bir soruyu sormak için gecenin ortasında Yibo'yu aramıştı! Nini haklıydı. Bu onu ne ilgilendirirdi? Bunların hiçbirinin onu ilgilendirmemesi gerekiyordu.

Burkulan kalbiyle birlikte, yatağa geri yatmış, başını yastığa gömmüştü.

Karanlık odadaki tavanı izliyordu, içerdeki tek ışık balkonun ötesinden, şehrin gelip geçen araçlarından ve parlak ufuk çizgisinden geliyordu.

Aniden telefonu çalmaya başladı ve kalbi neredeyse durmuştu.

Arayana bakmaya neredeyse korkuyordu fakat telefon cevapsız aramaya düşmeden cesaretini topladı.

Wang Yibo'ydu.

Sesinin olabildiği kadar normal çıkması için derin bir nefes almış ve aramayı yanıtlamıştı.

İlk başta, aralarında sessizlikten başka bir şey yoktu ama sonunda Yibo konuştu.

"Xiao Zhan," demişti, sesi net ve derindi.

Xiao Zhan ağır bir nefes bırakmıştı, ve saatlerdir ilk kez; rahatlamaya benzer bir şeyin içini kapladığını hissetmişti.

"En," diye cevap verdi. Başka bir şey söylemek istiyordu ama beyni şu anda düzgün çalışmıyordu o yüzden ekstra birkaç saniyeye ihtiyacı vardı.

The Winter Wind | YizhanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin