2. Bölüm İstanbul

1K 69 8
                                    

Küçük bir rötarın ardından İstanbul'a inmiş, bulduğum ilk taksiye atlayıp Eyüpsultan'a geçmiştim.

Babamın bana çizdiği yolu izlemeden önce ilk kendime verdiğim sözü tutucak Pierre Loti tepesinde manzaraya karşı bol köpüklü bir Türk kahvesi içicektim. Buna Ankara'ya taşınacağımız gün ailecek veda amaçlı burada kahve içerken karar vermiştim.

O gün oturduğum masaya geçip kahvemi yudumladım. Sıcak içicek boğazımdan akarken ben maviliği seyrediyordum.

Cebimden telefonu çıkartıp anneme birkaç resim attım. Ard arda gelen telaşlandım,neden haber vermedin nidalarını duymazdan gelip kısa bir sohbet yaptım.

"Gerçekten İstanbul'un öcü olduğunu falan düşünüyor olmalılar."

En güzel çıktığım resmimi sosyal medyaya atıp kahvemi içmeye devam ettim. "Yep yeni bir başlangıç beni bekliyor.

"Eymen! " Paylaştığım resme baktım. İstanbul'da olduğumu bundan sonra burada kalacağımı benden iki dudağımdan öğrensin istiyordum. Eymen'in sosyal medya kullanmadığını bilsem de ona yakalanmayı göze alamazdım.

Yüklediğim resmi hızla sildim. Bunca zamandır bana romantik süprizler yapan sevgilime bir süpriz de ben yapıcaktım.

"Sahi acaba nerde şuan?"

Birkaç gündür ulaşamadığım Eymen'i yeniden aramış ama birkez daha başarılı olamamıştım.

"Muhtemelen çekimler ile uğraşıyor olmalı."

Eymen meşgul bir insandı. Bir yandan mühendislik fakültesini bitirmeye çabalıyor diğer yandan oyunculuk yapıyordu. Harçlık çıkartmak için başladığı bu işte son zamanlarda başarılı bir çıkış yakalamıştı.

Oynadığı ilk yardımcı erkek rolü genç kızları o kadar etkilemişti ki film almak üzere olduğunu söylemişti.

"Kimin sevgilisi. "

Oturduğum yerden ayağa kalkıp taksiye bindim. Anadolu yakasına vapurla geçicek boğazı sonuna kadar koklayacaktım.

Taksiden inip ışıklara geçtim. Tam karşıdan karşıya geçmek üzereydim ki ileride bekleyen 75 80 yaşlarında bastonlu dedeyi gördüm.

Bir başına karşıya geçmeye çalışıyordu. Kimsenin dönüp ona baktığı yardım ettiği yoktu. Yakınlarında duran 3 5 genç, adamın sürekli araçlara doğru hamle yapışını görmüyor, görmezden geliyordu.

"İnsanlık ölmüş,ölmüş." Amcaya destek olarak karşıdan karşıya geçirdim.

O bana teşekkür edip yoluna devam ederken ben iskeleye doğru yürümeye devam ettim.

"Bilet ne kadardı?" Ödeme yapmak için çantamı açtım. Cüzdanımı aramış ama bulamamıştım.

Arkada sırada bekleyen insanlar huysuzlanırken ben köşeye geçip koca çantayı yere döktüm. "Telefonumda yok... Hiçbir şeyim yok."

Bir süre ne olduğunu anlamaya çalıştım. Aklıma gelen ilk seçenek tepede unuttuğum olmuştu. Muhtemelen Eymen 'i arayıp duruken telefonu masanın üstünde unutmuş olmalıydım, ödeme yaparken de olabilirdi tabi . Bir şekilde aşırı heyecan ve sevinçten tedbirsiz davranmış daha ilk dakikadan babamı haklı çıkartıcak bir hata yapmıştım.

"Sadece küçük bir aksaklık, halledebilirim."

Gerisin geriye Pierre Loti'ye çıktım ama ne telefonu ne cüzdanı orada bulamamıştım. Ne yapacağını bilemez halde montumun cebindeki paralara baktım.

Bu miktar beni eve götürür mü ondan emin değildim. Mesafeyi bilmiyor,taksiyle ne kadar tutar tahmin edemiyordum. İstanbul'da hiçbir şeyin fiyatını bilmiyor ,bütçe oluşturamıyordum.

Aşk Çeşmesi (Tamamlandı)Where stories live. Discover now