42.Bölüm Tatlı-tuzlu

424 28 4
                                    

"Bunu kutlamalıyız kesin kutlamalıyız..."

Ofiste durdurulamaz bir kutlama havası vardı. Dört aylık uğraşın sonunda dergi satışlarda rekoe kırmış sonunda birinciliği Queen'in elinden almıştı.

"Tabi kutlarız..."Mukaddes hanım ve Merve hanım birbirlerine sarılırken her birimizin hayatı belli ölçüde düzeldiği için mutluydum.

"Yine başardık..."Eski  dostuna sarılan Mukaddes hanım aralarında geçen kötü şeyleri çoktan unutmuşa benziyordu.

Merve hanımın işsiz kalması üstünede boşanma eşiğine gelmesi aralarındaki sorunun küçücük kalmasına neden olmuştu.

Yoktan var etmek için çabaladığımız bu küçük ofis şimdilerde zor durumda olan üniversite çağında sayısız genç kıza iş imkanı sağlıyordu.

"Hep birlikte...."  Merve hanıma sarılmayı bırakan Mukaddes hanım bana doğru koştu. Sardığı kolları beni sağa sola sarsarken "Bu günler için yapıyorum bu işi ben."diye bağırıyordu.

"Daha büyük bir yere geçmeliyiz." Küçücük mekanda sıkışan kızlara bakıp heyecanla seslendi. Daha fazla insanın daha rahat imkanlarla çalışabileceği hoş bir mekan aramak istiyordu.

"Biraz ağırdan mı alsak acaba?"

"İleri..."Eliyle ufku gösterdi. "Hep ileri durmak yok Cansel..."

#####

"Ve sende araba almayı düşünüyorsun..." İş çıkışı Bera yerine beni almaya gelen Doruk rekoe kırdığımız gerçeğinden çok araba alma fikrime kızmışa benziyordu.

"Ne var bunda?"  Açıklama yapma isteğim kabarmış  olucak ki "İnsanlara daha fazla yğk olmak istemiyorum."diye ekledim.

"Araba fiyatlarından haberin var mı?"Elime geçen toplu paranın yeterli olmayacağını düşünen Doruk benzin fiyatlarından sigorta masraflarından bahsetmeye başladı.

Küçük adımlar mı atsak?"Bir anda çok fazla borcun altına girmemem için beni uyarıyor bisiklet ile başla diye dalga geçiyordu.

"Haha çok komik?"Gözlerimi devirdim. Az buçuk birikmiş paraya sahiptim. Toplu alacağım parayı babamın da destek çıkacağını düşünürsek çok fazla zorlamayacağım taksitlerle sorunu çözebileceğime emindim.

"Ben arabayı yatırımlık düşünüyorum." Sağ elimle gelen parayı sol elimle harcamamak adına böyle bir karar almıştım. Mukaddes hanımdan bankada bekleyen paranın her an değer kaybettiğini ev ve araba almanın en mantıklı şey olduğunu öğrenmiştim.

Ehhh! Ev almak arabaya kıyasla imkansız ötesi bir hale geldiğinden  el mecbur tercihimi araba almaktan yana kullanıcaktım.

"Dalga geçmeyi  bırakta araştır." Motor tutkunu Bera'nın aksine arabalardan anlayan Doruk'un bana doğru düzgün bir ataç bulabileceğine emindim...

"Emredersiniz hanımefendi." Asker selamı verip radyoyu açtı. Müzik kulaklarımda yankılanırken herşey hayal ettiğimden daha güzel bir yöne ilerliyordu.

####

Battaniyeler, peluş minderler ve yere açılmış tatlı örtünün üzerinde beni bekleyen ayıcık...

Gülümseyerek bahçenin kapısını kapattım. Muhtemelen kutlama yapmak için bahçede hazırlık yapan Bera'nın sesi içerden gelirken gördüğüm manzara karşısında aşırı mutluydum.

"Beğenmene  sevindim." Yüzümdeki gülüşü gören Bera yanıma gelip yanağımdan kocaman sesli bir öpücük aldı.

Elinde kadehler ve özenle seçtiğini bildiğim bir şişe şarap vardı.

"Geçelim mi?"

Akşam  yemeğimi Mukaddes hanımlarla yediğimi bildiğinden ben gelmeden atıştırmış olmalıydı.

"Bir dakika..."Elimde ki abur cubur poşetini kenara koydum. Gecenin nasık ilerleyeceğini bilmediğimden Doruk ile bakkala gitmiş kola cips birkaç paketle kendimi kutlama kararı almıştım.

"Ayakkabımı çıkarabilirsem eğer..." Kopçasını çözmekte zorlandığım yeni topuklularım Bera'ya bakıp gülümsedim. Örtüyü yada minderleri kirletmek istemiyordum.

"Şöyle yapalım." Bana doğru eğilip kağıt taşır gibi beni kucakladı. Dudaklarımdan çıkan çığlık Doruk'un çitlerin ötesinden "İyimisiniz ." diyerek  bize bakmasına neden olmuştu.

"İyiyiz."Mindere oturmamı sağlayan Bera ayakkabılarımı çıkartırken Doruk "Aşkınız ile beni öldürüyorsunuz."demiş utanmama neden olmuştu.

"Ben yatıyorum,anahtarın var kendin gelirsin."

Bera'ya sessizce eve gelmesini söyleyen Doruk tırmandığı yerden aşağı indi.
Bakışlarım çıkarttığı ayakkabılarımı kenara kouan Bera'ya kaydı. "Gitmesen olmaz mı?"

Kaşları havada bana baktı. Güçlü bie yutkunuşun ardından  "Yanda kalacağıma dair babana söz verdim." dedi.

Başımı sallayıp arkaya yaslandım. Bir an nereden bilecek diyecek oldum ama sustum. Babam bu her şeyi bilir bilmezden gelirdi. Taki müdahale etmenin yeri  ve zamanı gelene kadar.

###
"Nereye?"Elimi içeri giden Bera'nın ellerine uzattım. Mutfağa gideceğini  söyleyen genç alnıma öpücük kondururken ben yetim kalan dudaklarım ne zaman ödüllendirilecek diye sorgulamaya başlamıştım...

"Bu kim?" Öten telefonumu çıkartıp gelen mesaja baktım. Pahalı patron koltuklarından birine oturan Seda belgeler arasına gömülü resim çekilmiş altına başarımı kutlayan birkaç kelime karalamıştı.

"Bir sonraki maçta görüşürüz der gibi."Bir yandan kutlayan diğer yandan meydan okuyan Seda'nın mesajına gülüp telefonu örtünün üstüne koydum.

Belki birgün Seda ile bende Mukaddes hanım ve Merve hanım gibi sorunlarımızın üstünden gelebilir yeniden yakın olabilirdik. İnanın bilmiyordum.

"Nerede bu çiğdem..."

Şarap ve bol tuzlu çiğdem...

Uyumsuz zevklerim Bera'nın hazırladığı yiyecekleri kenara itip çiğdemimi yemeye başladım.

"Ben geldim."Yanıma gelen Bera halimi görünce gülümsemeden edemedi. Ay ışığında gül ağacının yaprakları altında hazırlanmış mükemmel romantik sofrada bağdaş kurmuş halde abur cubur yemem gerçektende komik duruyor olmalıydı.

"İster misin?" Uzattığım pakete bakıp daha güçlü bir kahkaha attı. Elinde iki adet tabak içinde hazırlanmış yiyecekler vardı. Tabakları masanın üstüne koyup örtüye çömeldi.

Dizlerinin üstünde yanıma kadar ilerlemiş tam önümde durunca sinsi bir şekilde gülümsemişti.

Gözlerim dudaklarıma bakan Bera'ya odaklıydı. Şimdi şu dakika o gün olduğu gibi Ajan Miyavı taklit etse kalp krizi geçirmem garantiydi.

Yerdeki elleri dudağıma uzandı. Tuzlu çekirdekten hassaslaşan dudaklarıma dokunup o gece bahçede oturduğumuz da söylediği "Daha fazla yeme istersen."dedi.

Aylar önce ne taçım var nede kralım bırak yiyeyim diyişim aklımda yankılanırken gece boyunca yanağıma alnıma küçük buseler konduran Bera dudaklarını dudaklarıma kapamıştı.

"Oldukça tuzluymuş." Geri çekilen Bera sinsi sinsi gülümsedi.

"Biraz daha tadarsan tatlı tuzlu olduğunu anlarsın."  Dudaklarımdan sökülen kelime havalı takılan Bera 'nın öksürmesine neden olmuştu.

Kollarımı boynuna dolayıp yüzümü ona yaklaştırdım. "Gitmen lazımdı,haksız mıyım?"

Hayır anlamında başını salladı. O kalabileceğine beni ikna etmek için beyin sarsıntısı geçirirken ben yerdeki kuruyemiş poşetlerinden birini patlatıp Bera'nın  ağzına tıkıştırdım. "Afiyet olsun o zaman..."
Neye uğradığını iaşıran Bera şaşkın şaşkın gözlerini kırpıştırırken "Tatlı tuzlu ..." diye eklemiş   kahkaha atmaya başlamıştım...

Aşk Çeşmesi (Tamamlandı)Where stories live. Discover now