8. Bölüm Tango

662 51 17
                                    

Islık çala çala, börtü böcekle selamlaşarak yürüyor son bir haftada ilk defa kendimi bu kadar özgür hissediyordum.

Akşam attığım gol Bera ve Belgin'in sabaha kadar uyutmamış , her gün kargalarla yaptığımız kahvaltı seansı bu nedenle iptal olmuştu.

Sonunda birşeyleri yoluna koyabildiğimi hissediyordum.

Derginin önüne gelince her zamanki gibi kapıda bekleyen Arslan'ı gördüm "Günaydın!"

Her zamankinden daha neşeli çıkan sesim Arslan'ın şaşkın şaşkın bana bakmasına neden olmuştu.

"Güzel bir haber mi aldın?"

Tek kaşı havada hal ve hareketlerimi sorgular gibi bir duruşu vardı. "Henüz değil ama yakındır."

İnsan sarrafı olmayabilir adamı gözünden tanırım gibi büyük bir iddiada bulanamayabilirdim. Ne birkaç kez gördüğüm Belgin hakkında nede beş yıl sonra tekrar hayatıma giren Bera hakkında derin bir bilgiye sahiptim. Ama aşkı biliyor, aşkı iyi tanıyordum.

İlişki dediğiniz şey iki insandan ibaretti. Birini sevdiğiniz zaman onunla baş başa kalmak istemeniz doğaldı. Resme bir yerlerden üçüncü bir kişi girdiğinde bütün romantizm darmadağın olur tek kişi hayatınızda domino etkisi yaratabilirdi. "Ne demişler ... Üç kişi ile tango olmaz. Olsa olsa halaydır o." Güldüm. "Eh halayında romantiği olmaz, haksız mıyım?"

Ne dediğimi anlamayan Arslan ilk defa gözüme bu kadar saf görünmüştü. İşte tek kusuru yine baştan aşağı siyah giyinişiydi. Tıpkı Bera'nın ruh karartıcı odası gibi. All Black...

"Buyur bu sana."

Elimdeki kağıt bardağı Arslan'a uzattım. "Black coffee..." Uzattığım bardağa baktı. "...evet oda siyah."

Göz kırptım. Neşeliydim ve bu neşeyi etrafa yayma niyetindeydim.

"Seninkiler getirmedi mi bugün seni?"

Hayır anlamında başımı salladım. "Meşgullerdi de biraz."

Bir sinsi sırıtış daha. Aktarmalı İstanbul trafiğine rağmen neden kahkahalar saçtığımı anlamayan Arslan'a iyi nöbetler dileyip binaya yöneldim. "Trafiği de hallediceksin Cansel, yavaş yavaş..."

Kendimden başarabileceklerimden o kadar emindim ki köprü trafiğinin birkaç gün daha beni yormasına izin verecektim.

#####

"Durum bu kadar kötü mü?"
Herkes toplantı odasına toplanmış Merve hanım ve Mukaddes hanım eşliğinde durum değerlendirmesi yapıyordu.

Dergiyi satın alan müşteriler kremin yüzlerine verdiği hasarı resmediyor sosyal medyalarda paylaşıyordu.

Kalabalıkta olabildiğince geriye kaçıp Seda'nın arkasına saklandım. Görünmemek için elimden geleni yapıyordum.

"Bu hiç iyi olmadı." Bilgisayarını kapattı Mukaddes hanım. " Yankı'ya düşmüş bile haberler."

"Yankı..." Seda'ya yaklaşıp sessizce mırıldandım. "O ne?"

"İnternet sitesi." Dudaklarını dahi kımıldamadan konuşuyor açıklama yapmaya çalışıyordu. " Şikayetlerin yayınlandığı,insanların ürün satın almadan önce kontrol ettiği ünlü portal."

Başını yana çevirip bana baktı. "Sen nerede yaşıyorsun Allah aşkına?Ben İtalya'da olmama rağmen haberdarım Yankı'dan."

Yeniden Seda'nın arkasına saklandım. Öyle mantıklı sistematik hareket eden bir tüketici değildim. Beğendiğimi alır pişman olursam çöpe atardım.

Aşk Çeşmesi (Tamamlandı)حيث تعيش القصص. اكتشف الآن