29. Bölüm Kibrit

520 42 5
                                    

"Kırk yıl uğraşsak böyle reklam yapamazdık..."

Elinde kumanda kanalları zaplayan Mukaddes hanım ekranlarda dönüp duran Bera ve benim görüntülerimi gülerek izliyordu.

Reklamın iyisi kötüsü olmaz derken bu ve bunun gibi şeyleri kast ettiklerini söyleyip internette ki durumu kontrole başladı.

"Herkes seni dolayısıyla senin kim olduğunu konuşuyor."Kahvesinden koca bir yudum aldı. "...Buda bizim derginin adını ışık hızında duyurmamız anlamına geliyor."

Yüzümü asmam hoşuna gitmemiş olucak ki elime kahve tutuşturup ortamı yumuşatmaya çalıştı.

Ben Bera ve benim haberim babamın kullağına gittiğinde ne yapacağım diye düşünürken Mukaddes hanım magazin haberlerinin kıvılcım gibi parlayıp söndüğünü iddia ediyordu.

####

Sandalyelerden birine oturmuş çoktan biten magazin haberlerine rağmen boş boş ekrana bakıyordum.

Mukaddes hanımın sesi odada yankılandığında yerimde sıçradım.

"Birşey mi lazımdı,bana mı seslendiniz?"

Elinde kağıda sarılı birkaç poğaça vardı. Içlerinden birini bana uzattı. Ben farkına dahi varmadan alt sokaktaki Haşmet abi ve Balkız ablanın açtığı yeni cafe Çekirdek'e gitmiş yiyecek birşeyler almıştı

"Aç değilim,teşekkürler."

Sıcak ve taze olduğu her halinden belli hamur işinin kokusu odaya dolarken Aylin ile karşılaştığını söylemişti.

İşine son verilen Aylin, Queen'den aldığı para ile küçük bir mekan açmıştı. Sermayenin nasıl kazanıldığını bilsemde Balkız ablanın yüzünde gördüğüm rahatlama hissi huzur Aylin'i affetmeme neden olmuştu. Hiç bir zaman eskisi gibi yakın olmamız mümkün değildi ama kırgınlığımı unutmuş temiz bir sayfa açma kararı almıştım.

"İzmir'li."

"Efendim."
Dereotlu poğaçayı yerken bugün erkenden eve geçebileceğimi söyledi.

Dalgın tavırlarım iş yapmama engel olduğu gibi onuda engelliyordu. İtiraz etmeden hazırlanmaya başladım.

Daha doğru düzgün açılmadığımız için yapacakda pek birşey yoktu. yazıları internetten güncellemeyi yorumları kontrol etmeyi evimden de yapabileceğim doğruydu.

"O zaman ben çıkıyorum." Eliyle çekilebileceğimi söyledi. Bütün gün doğru düzgün birşey yememiş olmalıydı. Poğaçalara saldırışı günlerdir aç kalmış gibi duruyordu.

Ceketimide elime alıp ofisten dışarı çıktım. Apartmanın önüne geldiğimde Bera'yı orda beni beklerken bulmuştum.

"Sen nasıl..."Şaşkın bakışlarıma kekeleyişime aldırmadı. "Nereden biliyordun erken çıkacağımı?"

"Seni bekliyordum."

Yanıma gelip geniş büyük siyah şapkalarından birini bana taktı . Yüzümü örten şapkayı giydirmeden önce son bir kez yüzüme gözlerime bakıp gülümsemişti.

İşten erken çıkmamı isteyen patronum kapıda güneşin altında bekleyen Bera'yı görmüş olmalıydı. Arabanın içinde duran peçeteye sarılı bir adet poğaça ve su bana bunu düşündürüyordu.

"Gidelim mi?" Olur anlamında başımı salladım.
Tam Bera'nın açtığı kapıdan içeri girmek üzereydim ki siyah bir araçtan aşağı inen Tarçın'ı gördüm.

"Cansel... " Çıplak ayak yanımıza koşan Tarçın elinde salladığı topukluları giyinmeye çalışırken "Seni kaçıracağım diye çok korktum."dedi.

Aşk Çeşmesi (Tamamlandı)Where stories live. Discover now