36. Bölüm Vicdan Part 2

417 32 1
                                    

"Cansel..." Kahvaltı sofrası boyunca sayısız öğüt veren babam işe gitmeden önce konuştuklarının birkez üstünden geçmek ister gibiydi.

Söylediği herşeyi hatırlayıp hatırlamadığımı soruşundan tutunda uslu bir kız olup sözlerimi tutmam gerektiğini söyleyişine kadar her hali temkinliydi.

İstanbul'da sayısız şey atlatan kızının asiliğini kabullenmişti.

Ankara'ya gidiyoruz dese onu dinlemeyeceğimi düşündüğünden başka çözüm arıyordu.

"Sen nasıl istersen öyle..." Babamında Bera'nında gerçek isteğinin bu olmadığı belliydi. İkiside bana karşı alttan alıyordu.

Esas arzuları tehlike bitti sinyali gelene kadar beni biryere kapamak Manga şarkısında olduğu gibi saklayıp yok etmekti...

Bardağımda kalan son yudum çayı dikip ayağa kalktım. Girişte gelişimi bekleyen Bera  kapıyı açarken kendimi tuhaf hissediyordum.

"Günaydın."

Bir şey  söylemedi. Cevap dahi vermedi. Hala daha dün yaşadığımız tartışma yüzünden kızgın olmalıydı. Birşeyler söylemem konuşma açmam lazımdı.
"Her şeyde bir hayır vardır derler." Kemerimi bağlayan Bera'yı konuşturmak için saçmalamaya başladığım doğruydu."Bu sayede babam görüşmemize izin verdi hatta bildiğin ültimatom çıkardı."

Kemeri bağlasada geri çekilmedi. Gözleri bana odaklı ciddi olamazsın bakışları atıyordu.

"Özür dilerim." Başımı öne eğdim. Hatalarımı kabullenmekte öyle çok iyi değildim. Geri vites yapmayı sevmezdim... "Akşam dediklerim..."

Dudaklarımı kemiriyor cümlelerimi düzgün seçmeye çalışıyordum. "Hiç birini kast etmedim..."

"Ben aşk hayatı manipüle edilebilecek bir adam değilim Cansel..."
Hala daha önümde duran yüzü ona inanmamı ister gibi mırıldandı. "Seninle olmamın nedeni bunu istemem."

Anladım der gibi başımı salladım. Bir müddet bana , mimiklerime baktı. İkna olmuş gibi görünmesede geri çekilip arabayı çalıştırdı.

Dergiye giderken arabada yankılanan tek şey radyodan duyulan kısık şarkıydı. Yol boyunca ikimizde tek kelime etmemiş kendi düşüncelerimizde kaybolmuştuk.

####

"Hepsi haklı İzmir'li." Mukaddes hanımla oturmuş ikinci sabah kahvaltımı yapıyordum.  "Akhan normal bir adam değil."

Çayımı tazelerken dikkatli olmam gerektiğini söylüyordu. "İşi düşünme onu home ofis hallederiz. Bir süre mailleşiriz..." Koluyla beni dürterek "Mektup arkadaşı oluruz."dedi.  "En son yetimhanedeyken Köpük ile mektup arkadaşıydık."

Açılışta Mukaddes hanımı sırtlayarak götüren barista arkadaşı Serhat bey sohbete dahil olmuş Mukaddes hanımın suratında tatlı bir gülümseme oluşmuştu.

Birbirinden hoşlanan arkadaşlar... Aynı durumu yaşayıp tecrübe ettiğimden olucak sinyalleri yakalamam sıradan insanlardan daha kolay ve hızlıydı.

"Önemli olan şey senin ve Belgin'in güvenliği." Çayını yudumladı. Belgin'le konuşmuş babamın onu korumaya aldırdığını öğrenmişti. Geriye birtek ben ve Akhan'ın bana olan orantısız takıntısının kaldığını söylüyordu. "Ciddiyim sen bu tatil işini düşün,çocuk endişelenmekte haklı."

Mukaddes hanım gibi bir patronum olduğu için çok şanslıydım. Orası doğruydu. Bir süre İstanbul'u terk etmenin en güvenli yol olduğuda doğruydu. Ama işte ama...

Birkez gittim mi geri dönüşüm mümkün müydü ondan emin değildim.  Tırnaklarımla kazıyarak geldiğim bu şehirden hiç bir suçum olmadan ayrılmak istemiyordum.

Aşk Çeşmesi (Tamamlandı)Where stories live. Discover now