35. Bölüm Fırtına Öncesi Sessizlik Part 1

436 37 0
                                    

"Hala hiç yardımcı olmuyorsun? İki ayağım birbirine dolanmış halde zaten zor olan işimi daha da zorlaştıran halamı azarladım.

Ben Bera'dan gördüklerime öğrendiklerime dayanarak babama süpriz bir kahvaltı hazırlamaya çalışırken halam yine benim tarafımdan doyurulan Pamuk kucağında ardım sıra sadece ne yaptığımı izliyordu.

"Bari hazır olanları masaya götür."

Başını sallayıp "Hay hay."dedi. Elini tepsiye atmasıyla yan yana dizdiğim peynir çeşitlerini birbirine karıştırmıştı.

"Ama gerçekten yardımcı olmuyorsun."

Ellerini teslim olur gibi havaya kaldırdı. Sabahları uykuyu her şeye seçen Cansel kızın içinden çıkan canavardan  korkuyor olmalıydı.

"Asıl siz yardımcı olmuyorsunuz?" Elleri başında şakaklarını ovuştura ovuştura yanımıza gelen babam hala daha uyukluyordu.

Dün gece içtiği şeylerin acısını bugün dolu dolu başında hissediyor olmalıydı.  "Bu ne gürültüdür."

Ağrı kesici almak için buzdolabını açan babamı durdurdum. Önüne geçip "Önce birşeyler yesek, kahvaltı hazırladım."dedim.

Bildiğiniz ayakta uyuklayan adam gözleri kocaman açılmış halde bana bakarken büyüdüğümü olgunlaştığımı babama kanıtlamaya çalışıyordum.

"Kızım bana kahvaltı hazırladı öyle mi?"

Koluma giren babam daha görmediği sofraya övgüler yağdırırken halam kaşla göz arasında mutfaktan kaçmış kayıplara karışmıştı.

Tepsiyi elime alıp babamla bahçeye çıktım.

Şaka amaçlı babama sandalyesini çekip baş köşeyi ona ayırdığımı söyledim.

"Ajda..." Oyalanmak adına çiçekleri sulamaya çalışan halam ikinci bir emirle masaya çağırılırken dün gece ne konuşuldu merak etmeye başlamıştım.

"Çok güzel bir sofra olmuş..."Tabağına birkaç parça sigara böreği alan babam başını yana Doruk ve Bera'nın olduğu binaya çevirdi.

Masada iki adet sandalye daha vardı ve halam ve benim aklımızın o sandalyede olması gereken kişilerde olduğunu çok iyi biliyordu.

"Üç kişi için çok fazla yemek var." Umursamaz davranan babam eliyle yan binayı gösterip "Çağır... gelsinler ."dedi

Ben heyecanla ayağa kalkarken halam babamın başka bir planı olup olmadığını sorgulamaya başlamıştı.

"Yiyecek halim yok ya çocukları..." Halama ,faha doğrusu ondan şüphelenmemize kırılan babam aşırı mimiklerle konuşuyordu. "Çikolata bile verdim ben enerji olsun güç olsun diye çocuğa..."

Aklım Bera'nın dolabında gördüğüm geçmişi hatırlatan çikolatalara kaydı. Bera babamla görüştüğünü saklamak adına çikolataları saklamaya çalışmış olmalıydı. O an dikkatimi çekmeyen küçüm ayrıntı şimdi noktaları birleştirmeme neden olmuştu.

Detaylar... Detaylara dikkat etmek,bir gazetecinin esas işiydi ve kısa sürede dalgın hallerimi unutup buna odaklanmam gerekliydi.

"Siz peki... siz ne yaptınız Bera'cığın için?"

Atışan halamla babamı orada bırakıp yana geçtim. Dışarı çıkmak için hazırlanan Doruk ve Bera'yı son anda yakalamış kahvaltıya çağırmıştım.

"Yediklerini sindirebileceğini sanmıyorum." Dikkatimi kulağıma fısıldayan Doruk'tan babamın yanında oturan Bera'ya çevirdim. Titreyen ellerle babamın tabağına koyduğu şeyleri yiyen genç bana bakmamaya babamı kızdırmamaya çalışırken çenemi elerimin üzerine koymuş kendimi onu izlemeye kaptırmıştım...

Aşk Çeşmesi (Tamamlandı)Where stories live. Discover now