26.Bölüm: "Kanadı Kırık"

5.2K 466 608
                                    

"Kokusu, hareketleri ve sesi beni etkisiz etkisiz bırakmaya yetiyordu.

***

Evlendikten sonra iki gün geçmişti. Geçen iki gün çok sıradan bir şekilde rutin geçmişti. Buraya sürekli geldiğimden ötürü artık alışmıştım. Fakat henüz evim olarak benimseyememiştim.

Ardımda bıraktığım iki günde de pek farklılık olmamıştı. Yemek saatleri dışında herkes kendi işiyle meşgul olmuştu. Alcander'ı da yemek saatleri dışında sadece gece görebilmiştim.

Yanıma geliyor, aynı yatakta uyuyoruz fakat herhangi yakın bir temasımız olmamıştı. Birbirimize yaptığımız tek temasımız, uyurken onun koluna dokunarak uyumuş olmaktı. Fakat içimde karşı koyamadığım bir dokunma arzusu vardı. Bu duyguyla birlikte onunla konuşmak, herhangi bir muhabbete girmek istiyordum.

Seslice nefes verirken Alcander'ın odasından dışarı çıktım. Onu görmek istiyordum. İsteğimi bastıramazken taş koridorda hızlı hızlı yürüyordum. İçimde kıpraşan bir heyecan vardı.

Küçük adımlarla koşuşturarak onun odasına ilerlerken çarptığım biri ile sendeleyerek kalçamın üstüne düştüm. Sertçe düştüğüm için acıyla yüzümü buruşturup küçük bir inleme bıraktım.

Kalçam acıyordu.

"Baş Tanrı'mızın biricik eşi.." diyerek bir el görüş açıma girdiğimde başımı yukarı doğru kaldırdım.

Çarptığım kişi evimin önünde gördüğüm yıkım Tanrı'sı Perses'ti!

Gözlerim şaşkınlıkla açılırken uzattığı eline kararsız bakışlar attım. Onu gördüğüm ilk andan beri iyi bir sinerji alamamıştım. Şimdi ise karşımdayken elim ayağım birbirine dolanmıştı.

Kararsız geçen birkaç saniyenin ardından elimi uzatmaya karar verirken gelen gür sesle elim havada kaldı.

"Sakın Perses. Sakın eşimin elini tutma cüretinde bulunma."

Odasından Ares ve Nike ile çıkan gökyüzü Tanrı'sı Alcander, öfkeden buz kesen bakışlarıyla bana doğru tok adımlarıyla ilerliyordu.

Yanıma geldiği gibi de havada kalan elimi güçlü bir şekilde tutarak beni düştüğüm yerden kaldırdı ve belimden tutup yan yana durmamızı sağladı.

Öfkeli ve soğuk bakışlarıyla karşımdaki yıkım Tanrı'sına bakarken aklımda tek bir soru vardı.

Bu bir kıskançlık belirtisi miydi?

Alaycı gözlerle ellerini cebine koyan Perses "Eşinize sadece yardım ediyordum." diyerek sırıtmasını genişletti. "Biricik insan eşinize."

Kendisi gibi bakışlarına da karanlık çöktüğünde gerilmeden edemedim.
Bakışlarının içinde saklanan gizli bir şeyler vardı ve bu beni gerçekten rahatsız ediyordu.

"Neden geldin?"

Gür sesini kullanan Alcander, fark etmese de tutuşunu sıkılaştırmıştı. Anladığım kadarıyla Karanlık Tanrı'sından pek haz almıyordu.

"Tanrıça Hera'ya ziyaret etmek istiyordum. Tabii bunun için izin almadım, zira sorun olacağını düşünmedim."

İma barındıran sesine karşılık çenesini sertleştirdi. Aralarındaki bağ neydi merak ediyordum. Ya da bir bağ var mıydı?

Dişlerinin arasından "Ziyareti kısa tut. Fazla yorulmaması gerekiyordu." dedi ve yüzüne bir daha bakmadan kendisiyle birlikte beni de çekiştirmeye başladı.

GÖKYÜZÜ HIŞIRTISIWhere stories live. Discover now