32.Bölüm: "Anı Yaşamak" +18

5.5K 436 156
                                    

"Kalbimin sesini dinlemek istiyordum. Bir kez olsun arzu bataklığına düşmek ve o ihtirasta yanmak istemiştim."

***

Siresya'ya akşam vakti çöktüğünde derin bir nefes aldım ve aynadan kendime baktım. Hizmetlilerin yardımıyla hazırlanmış banyoya girerek güzel bir duş almış ve saçlarımın yapılmasına izin vermiştim.

Aynada giydiğim dantelli beyaz gecelik ise akşamın karanlığında parlıyordu. Yüzüme doğal bir allık sürmüş ve hizmetlilerin getirdiği kokulu şişelerdeki parfümleri sürmüştüm. Uzun kahverengi saçlarım omuzlarım üzerinden aşağı sarkıyordu. Duştan sonra hafif bir şekilde dalgalanmışlardı.

Güzel görünüyordum. Aynadaki görüntüm beni tatmin etmişti. Bugün kendimi özenli görmek istemiştim. Ve görmüştüm de. Kendimi güzel görmeyi seviyordum. Kim sevmezdi ki?

Derin bir nefes alarak yatağa doğru ilerledim ve yatak örtüsünü kaldırıp içine girdim. Sırt üstü yatarken düşüncelere dalmadan edemedim. Aklımda çok soru işareti vardı. Bunun yanında kendini yalnız da hissediyordu.

Tek başına yürüdüğü bu yolda fazlasıyla kırılgan ve hassastı. Ayrıca ne yapacağını da bilemiyordu.

Yalnızlık rüzgarında savrulurken dünyadaki hayatını düşündü. Hayatında arkadaşları ve babası dışında kimse yoktu. Daha önce birini de tam anlamıyla sevip hayatına almamıştı.

Şimdi hayatına birini alıp alamayacağını düşünüyordu. Korkuları vardı. Ama içinden bir ses kadere karşı koymamasını, akışa bırakmasını söylüyordu.

Çok düşündü. Düşünmeye de devam etti. Ördüğü duvarlara birini alırsa ne olurdu? Ya hayal kırıklığına uğrarsa? Ama bunu yaşamadan bilemezdi. İstese burada gerçekten kalmazdı. Evet acı çekerdi ama kalmak istemese de kalmazdı.

Bazen iç sesini yani kalbini dinlemek daha doğru olurdu.

Tam bu esnada odanın kapısı açıldı ve içeri Alcander girdi. Bakışlarım ona dönerken onun da bakışları bana döndü. Çalışmaktan yorulmuş bir hali vardı. Çok çalışıyordu görüyordum. Giyinme odasına yönelmesiyle üzerini giyineceğini anladım. Kısa bir sonra üzerine geceliklerini giyerek gelmişti.

Direkt olarak yatağa yönelmesiyle birlikte heyecanlanmadan edemedim. Keskin kokusu anında burnuma dolarken yanıma yatışını izledim. Benim gibi sırt üstü yatmıştı.

Birkaç dakika aramızda sessizlik olsa da dayanamayarak ona doğru döndüm. Bir adım atmak istiyordum. Hatta içimden geldiği gibi davranmak istiyordum. Bu yüzden çekincelerimi bir kenara bırakarak adım atmaya karar verdim.

Adımı attım da.

Üzerine doğru eğilerek onu öpüp geri çekildim.

Dudaklarının tam ortasına değen dudaklarım alev alırken tepesinde eğilen bana hiç beklemediğini belli eden bir ifadeyle baktı.

Ben de kendimden beklemezdim. Fakat bir adım atacaksam böyle atmayı tercih etmiştim.

"Bana söz ver Gökyüzü Tanrı'sı. Beni incitmeyeceğine ve yanımda olacağına söz vermelisin ki ben de bu evliliği tam anlamıyla kabul etmiş olayım."

Bu söze ihtiyacım vardı.

Eğer beni incitir ve aşağı görürse kırılır, pişman olurdum. Bunu istemiyordum.

Sözlerimi dinleyen Alcander, bir müddet yüzümü inceledi. İfadesi düzdü. Böylelikle ben de onu inceledim. Her zaman ki gibi yüz hatlarının kusursuzluğu göze çarpıyordu.

GÖKYÜZÜ HIŞIRTISIWhere stories live. Discover now