bir küçük kolye meselesi

2.5K 263 138
                                    

Elindeki telefonu tezgahın üzerine bırakmış ve bıkkın nefesler eşliğinde mutfaktan çıkmıştı. Bu saatte eve kimin geleceğini merak ettiği pek söylenemezdi.

Kapıya gittiği gibi kapının deliğinden bakmış ve merdiven boşluğunda gördüğü beden ile kaşları havalanmıştı. Kapıyı açmış ve kısaca karşısında duran komşusunu incelemişti.

Siyah eşofmanı ve siyah düz tişörtü ile ne kadar basit bir ev kombini olsa bile, vücudunu sıkıca saran tişört tüm kaslarını belli ediyordu.

Seungmin dudaklarını ıslatmış ve karşısındaki, ondan bir farkı olamayan bedenin gözlerine bakmıştı.

Kendisini inceliyordu.

Seungmin'in kafasına o an dank etmişti, şu an üzerinde mavi köpekli pijamaları vardı. Eve yeni taşınmasından ötürü eşyalarını tam olarak yerleştirememişti ve valizinde ilk bulduğu kıyafeti üzerine geçirmişti. Ve bunlar da Felix'in aldığı mavi, köpek desenli pijamaları olmuştu.

Düştüğü duruma içinden söverken, aralarındaki sessizliğe bir son vermesi gerektiğini düşünmüştü.

"Changbin hyung, bir şey mi olmuştu?" Changbin, karşısında tüm tatlılığıyla duran bedenin gözlerine kenetleyebilmişti sonunda gözlerini.

"Ah şey, üzgünüm seni rahatsız ettim bu saatte ama unutmadan geleyim dedim. Benim davar arkadaşım ve senin arkadaşın sahilde güreşmişlerdi ya, o sırada sizin oturduğunuz kısımda bir kolye buldum ben. O an soramadım, pehlivanları ayırmakla uğraşmam gerekiyordu." Seungmin ilk önce kıkırdamış, fakat sonra endişeyle boynuna atmıştı elini. Eline herhangi bir kolyenin gelmemesiyle dikkatsizliğine sövmüştü bu sefer, nasıl fark etmezdi?

"Hyung, bakabilir miyim kolyeye?"

"Ha, şey, evet. Elbette." Elini hemen cebine atmış ve kolyeyi çıkartıp Seungmin'e uzatmıştı. Seungmin, Changbin'in uzattığı kolyeyi görmesiyle derin bir nefes almıştı.

"Bu benim kolyem, çok teşekkürler hyung. Benim için çok önemli bu." Kolyeyi avucunun içine almış ve bakışlarını Changbin'e çevirmişti.

"Ben daha fazla rahatsız etmeyeyim. İyi geceler Seungmin, görüşürüz belki daha sonra." Changbin, hemen karşı tarafta kalan dairesine gidecekken, Seungmin'in sesi ile duraksamıştı.

"Eğer bir işin yoksa, bir şeyler içmek ister misin? Hem teşekkür olur, hem de karşı komşum ile daha iyi anlaşmak isterim." Changbin içinden çığlıklar atarken, ne kadar 'Senden daha önemli ne işim olabilir ki gülüm' demek istesede gülümsemiş ve kafasını sallamıştı.

"Eğer rahatsız olmayacaksan." Seungmin gülümsemiş ve kapıyı biraz daha aralayarak içeriyi göstermişti. Seungmin, içeriye giren beden ile kapıyı kapatmıştı. İkili birlikte salona geçtiklerinde, Changbin kendisini koktuklardan birine atarken, Seungmin kapıda durmuş ve koltuğa oturan Changbin'e bakmıştı.

"Kendim için bitki çayı yapacaktım ama sen sevmezsin, kahve ister misin?"

Hâlâ hatırlıyor...

"Eğer sana zorluk çıkartmayacaksa, yoksa bitki çayı da içebilirim. Sıkıntı olmaz benim açımdan bebe- benim için fark etmez." Changbin neredeyse ağzından kaçıracağı kelimeyi son ana tutmuştu. Seungmin durumu fark etmesiyle dudaklarını birbirine bastırmış ve kafasını sallamıştı.

"Kahveni yapıp geliyorum." Ardından arkadını dönmüş ve mutfağa ilerlemişti.

Uzun zaman sonra Changbin ile bu kadar uzun bir konuşma yaşamışlardı, hatta uzun zaman sonra baş başa kalıyorlardı ve bu Seungmin için biraz zor bir durumdu

big dick boys, skzWhere stories live. Discover now