yargısız infazın hazin sonu

1.7K 189 82
                                    

Masadan kalktığı gibi adımlarını Minho ve arkadaşlarının her zaman oturduğu masaya çevirmişti. Oraya giderken masaya hızlıca gözleriyle aramış, fakat orada olmayan beden ile sinirli bir nefes bırakmıştı. Masaya vardığı gibi gözler üzerine dönerken, ellerini masaya vurmuş ve bakmayanların da bakmasını sağlamıştı.

"Arkadaşınız, nerede?" Gereğinden sakin ama sinirini içten içe belli eden sesiyle Changbin'in kaşları havalanmıştı. Kimden bahsettiğini çok iyi biliyordu.

"Ne oldu sincap, neden sordun?" Jisung, düz bakışlarını Changbin'e çevirmişti.

"Sen şahlanma hemen kas yığını." Masada birkaç ooo sesi duyulurken, Jisung gözlerini devirmişti.

"Maymun gibi sesler çıkartmayı bırakın da cevap verin, Minho nerede?" Changbin sandalyesinden kalkamaya yeltenecekken, yanında oturan Chan engellemişti onu.

"Changbin, sakin ol."

"Bırak da sikeyim belasını Chan! Minho'nun bunu neden dövüp durduğunu anladım, ne sinir bozucu bir tip bu böyle." Jisung yine Changbin'e dönmüş ve yüzüne sahte bir gülümseme yerleştirmişti.

"Gel bir gün de deni döveyim. Protein tozuyla yaptığın kaslarını, iğneyle patlatayım bir güzel." Changbin yerinden tekrar kalkacağı sırada, Chan onu tekrar engellemiş, sakin olması adına bir şeyler söylüyor ve kafasına vuruyordu. Bu sırada Jisung, tam dalga geçeceği sırada gelen öksürük sesiyle bakışlarını Soobin'e çevirmişti.

"Biraz daha gereksiz gerginliğin lüzumu yok bence Jisung, boş ver. Minho koçun odasında olmalı, en son onunla konuşmak için gitmişti yanımızdan." Jisung, Soobin'in konuşmasıyla gülümsemiş ve kafasını sallamıştı.

"Teşekkürler hyung. Ayrıca hâlâ burada yaşayabilmen çok şaşırtıcı, bu masadakilerden aklı olan tek kişi sensin sanırım. Neyse, kaçtım ben!" Ardından masadan hızla uzaklaşmış ve çıkmıştı yemekhaneden.

Adımlarını hızla soyunma odasına çevirmişti. Koç, odasına çok fazla giriş yapılmasını istemediği için soyunma odasından giriş vermişti ve öğrenciler orada olduğu zaman perdelerini çekip kapıyı kilitlediği zaman kendisini soyutlamış oluyordu. Zaten fazla kullanmazdı odayı, işte, soyutlamak istiyordu bazen kendisini, o zaman geliyordu ya da öğrencilerle konuşması gerekirse.

Vardığı soyunma odasının kapısına ulaştığı gibi açmayı denemişti, fakat kilitli kapı ona engel olmuştu. Kaşlarının çatılmasına engel olamazken, kapının neden kilitli olduğunu sorguluyordu.

Okulun kapılarının ve kilitlerinin pek güçlü olmadığını biliyordu Jisung, daha önce kırmışlığı vardı ve kilidi de çok rahat kırılabilirdi bu yüzden.

Kapı koluna tutunmuş ve kapıya birkaç kere omuz atmıştı. Kısa bir süre açılan kapı ile derin bir nefes almış ve içeriye girmişti Jisung.

Ama görmeyi beklediği kesinlikle sarmaş dolaş kendisine bakan bir Minho ve tanımadığı bir erkek değildi.

"Arkadaşlar, bölüyorum..." Düşünüyormuş gibi yapmış, sonra dudaklarını büzmüştü. "Ve hiç üzgün değilim. Adını bilmediğim çocuk, siktir olup git şu odadan." Çocuk, Minho'dan ayrılmış ve kollarını bağlayıp çatık kaşlarla Jisung'a ilerlemişti.

"Gidip gitmeyeceğimi sana soracak değilim." Jisung sırıtmıştı.

"Okulda ön sevişme yapan birisine göre fazla cesaretlisin." Jisung, karşısındaki siyah saçlı bedeni çenesinden tutmuş ve yüzünü incelemişti. "Ne de yazık, güzel çocuksun. Eğer gitmezsen birazdan dağılacak bu güzel yüzün." Çocuk, sinirle çenesindeki eli çekmiş ve bozulmuş suratıyla soyunma odasının kapısına ilerlemişti.

big dick boys, skzKde žijí příběhy. Začni objevovat