mükemmellik

590 71 23
                                    

Jisung'un bir kolunu kendi omzuna atmış, bir elini de beline sarmış bir şekilde destek oluyordu ayakta durması için. Bir yandan da kapıyı açmaya çalışıyordu. Jisung ise sessiz bir mırıldanmayla şarkı söylüyordu.

"I know I'm not perfect, but just stay the night. Flyin' like a moth, so drawn into the light.*" Mayışık sesiyle, dudaklarından uyuşukça çıkmıştı sözler. Minho kapıyı açmış ve içeri sokmuştu ikisini de.

Kapının hemen karşısındaki odaya girmiş ve koltuklara bırakmıştı Jisung'u, kendisini de yanına atmış ve nefeslenmişti.

"Kahve yapayım mı?" Jisung kısık bir şekilde gülmüştü kısık gözleriyle. Kafasını yana çevirmiş ve kendisine bakan Minho'ya bakmıştı şapşal yüz ifadesiyle.

"Sanırım yapmalıyım." Minho ellerini dizlerine vurarak ayağa kalkmış ve mutfağa doğru ilerlemişti.

Suyu ısıtıcıya koymuş ve kollarını mutfak tezgahının üstüne yaslayarak kafasını eğmişti. Bir süre o şekilde kaldıktan sonra derin bir nefes almış ve tezgaha arkasını dönerek sırtını yaslamıştı. Cebini yoklamış ve içindeki küçük paketi çıkartmıştı.

Birkaç beyaz hapın olduğu pakete öylece bakmış, ardından baygın bakışlarını yere indirirerek cebine sokmuştu tekrar.

"Ben mükemmel değilim Jisung, kesinlikle değilim.**" Sessizce mırıldanmış ardından suyun kaynadığını belirten ses ile birlikte tekrar tezgaha dönmüştü. Hızlıca kahveyi yapıp, salondaki Jisung'un yanına dönmüştü.

Bıraktığı gibi duran ve uyuşukça dudaklarını kıpırdatarak bir şeyler söyleyen Jisung ile dudaklarını ıslatmış ve kahveyi sehpaya, onun önüne bırakıp yanına oturmuştu.

"Jisungie..." Jisung kısıkça gülmüş ve doğrulmuştu, kahveye uzanmış ve eline almıştı. Güzel kokusu burnuna dolarken, derin bir nefes çekmişti.

"Sesin annem gibi çıktı." Kahveden bir yudum almıştı cümlesinden sonra.

"Kahve yapmayı çok küçükken öğrenmiştim..." Dudaklarını büzmüştü. "Altı yaşlarımdaydım sanırım, babamı ayıltmak için her eve geldiğinde uyanıp kahve yapıyordum ona." Minho dudaklarını ıslatmıştı, dikkatini tamamen Jisung'a vermişti. Kendisini hiç anlatmamıştı daha önce Jisung, merak ediyordu ister istemez onu.

"Annemle kavga etmemeleri için onu kendi odama yatırıp, daha sonra da salonda koltukta yatardım her gece. Sabah erkenden uyanıp kahvaltı hazırlardım daha sonra, annemle kahvaltı ederdik. Babam geç uyanıp, uyandığı gibi çıkardı evden, yüzünü gece görürdüm sadece. Babalık yapmadığı için bana... annemin de çok farkı yoktu gerçi. Sevmediği bir adamdan olan çocuğu sadece sorumluluk olarak görüyordu, asla gerçekten sevgisini hissetmedim." Kahvesinden yine bir yudum almıştı. Minho, onu dinlerken sadece sırtını izliyordu. Hafif sarhoşluk çenesini açmıştı belki, belki de sadece anlatmak istiyordu.

"Annem nefret ediyordu babamdan. Zaten severek evlenmemişti, ben doğduktan sonra alkolik olunca iyice nefret etmeye başlamıştı. Evde sürekli kavga gürültü oluyordu. Annem ben küçükken yanımda etmemeye dikkat ediyordu, fakat ben büyüdükçe umursamamaya başladı. Babamsa sarhoşluğundan dolayı... aslına bakılırsa, sarhoş olmasa da umursamazdı. Beni asla sevmedi büyük ihtimalle." Jisung sessiz bir şekilde kahvesini yudumlamaya başlamıştı. Sessizlik birkaç dakika sürdükten sonra, Minho kısık sesle konuşmuştu.

big dick boys, skzWhere stories live. Discover now