kıskandın mı sen beni biraz

1.1K 118 151
                                    

Kafenin kapısını açmasıyla birlikte çalan zilin sesi insanların konuşma seslerinin arasına karışmıştı. Birkaç bakış saniyelik kapıya dönmüş fakat bir kişi hariç hepsininki tekrar önlerine dönmüştü.

Hyunjin, projeyi yapmak için buluşacağı arkadaşlarını görebilmek için bakışlarını kafede gezdirirken gözü, beklemediği biriyle kesişmişti.

Düz bakışlarla kendisine bakan bedeni görmesiyle ilk önce dudaklarını birbirine bastırmış, daha sonra buna gerek olmadığını düşünerek gülümsemişti. Tam el sallayacakken, bakışlarını çeken ve kendisine bir şeyler söyleyen arkadaşına dönen Jeongin ile alt dudağını ısırmış ve bakışlarını başka tarafa çevirmişti Hyunjin.

Çapraz taktığı çantasını düzeltmiş ve sonunda görebildiği arkadaşları ile onların masasına doğru yürümüştü. Arkadaşlarının oturduğu masa, Jeongin'in oturduğu masanın birkaç masa ilerisindeydi ve onu rahat bir şekilde görebiliyordu.

"Biraz geciktim, üzgünüm." Hyunjin, Jeongin'i görebilecek şekilde oturmuş ve çantasını masanın üzerine koymuştu.

"Sorun değil, biz de yeni gelmiştik zaten." Sunoo'nun anlayışlı sesiyle birlikte gülümsemişti Hyunjin.

"Söyleseydin keşke, alırdım ben seni tatlım." Yanındaki sandalyede oturan bedenin konuşmasıyla birlikte yüzündeki gülümseme gergin bir hal almıştı.

"Tek otobüsle gelebildiğim bir yer, yine de teşekkürler." Bakışlarını yanındaki bedene çevirmediği için, onun yüzündeki çarpık sırıtışı görmüyordu fakat onun aksine Jeongin, doğrudan hedefi Hyunjin olan bakışların ve çarpık sırıtışın oldukça farkındaydı.

"Bugün okula gitmedim, o yüzden yurtta konuyla ilgili araştırma yapabileceğim zamanım oldu." Masanın üzerine koyduğu çantasından defterini ve tabletini çıkartıp, çantayı sandalyesinin arkasına koymuş ve hafifçe öne kaymıştı. Sunoo da kendi defterini ve kitabını çıkartmıştı.

"Ben de işimizi kolaylaştırmak için kitaptan önemli yerleri işaretlemiştim dün." Hyunjin, Sunoo'yu her zaman sevmişti. Hem çalışkan, hem oldukça eğlenceli birisiydi ve bu yüzden çok iyi anlaşıyorlardı. Bu projede de onunla olmak kendisini sevindirmişti. Fakat yanındaki kişi, onun aksine kesinlikle haz ettiği birisi değildi.

"Ooo, ekip arkadaşlarım bu kadar çalışkansa, bu çok kolay bir ödev olacak gibi." Chinho'nun ciddiyetsizce kurduğu cümle ile Hyunjin, ne kadar gözünü devirmek istese de, samimiyetsizce gülümsemişti. Herhangi biri ile kavga etmek istemiyodu.

"Hepbirlikte yaptıktan sonra, her türlü kolay olur zaten." Yanında hiçbir şey getirmemesinden ve takındığı tavırdan ötürü alttan alttan laf atmayı amaçlamıştı Hyunjin ve başaraılı da olmuştu. Chinho yerinde biraz daha dügün oturmuş, boğazını temizlemiş ve elini kaldırıp garsonu çağırmıştı.

"Bir şeyler sipriş edelim, benden." Bu sefer Sunoo, Hyunjin'in içinden geçeni yaparak Chinho'ya karşı gözlerini devirmiş ve önündeki kitabını açmıştı.

Garson geldiğinde Chinho kendisi için birkaç şey istrmiş, daha sona Sunoo'ya bir şey isteyip istemediğini sormuştu.

"Ben bir şey istemiyorum." Hyunjin, Sunoo'yu tanıyordu ve bir şey istemediği için değil de, takıntıları yüzünden bir ley söylemediğini biliyordu.

"O çilekli milkshake içer, ben de bir iced americano ve çilekli pasta alayım." Garson hepsini onayladıktan sonra masadan uzaklaşmıştı.

Garson gittikten sonra hemen çalışmaya odaklanmışlardı. Chinho bile kendisinden beklenmeyecek kadar odaklıydı fakat bu odağı, projeye miydi yoksa Hyunjin'e miydi tartışılır.

big dick boys, skzWhere stories live. Discover now