birbirlerini tanıyan yabancılar

1.2K 128 56
                                    

Gözlerini kırpıştırarak aralamıştı. Karanlık yüzünden gözünü açıp açmadığını anlayamamasıyla birlikte ellerini gözlerine yaklaştırmış ve baş parmağı ile işaret parmağı yardımıyla göz kapaklarını açmıştı.

Zor da olsa hala Seungmin'in minik kütüphane odasında olduğunu anlamasıyla birlikte kaşları havalanmıştı.

Felixler giderken uyuyakalacağını hiç tahmin etmemişti.

Yattığı, daha dorğusu sadece vücudunun yarısının altında kalan armut koltuktan güç bela kalkmış ve gerinmişti.

Sabahtan beri burada uyuyordu ve beli tutulmuştu.

Salaklığına doyum olmuyordu cidden.

Seungmin ve Changbin, kapı sesi duyduklarından dolayı herkesin gittiğini düşünerek evi kontrol etme gereği duymamışlardı. Ki zaten Seungmin, kapı sesi duymasa da etmezdi. Evin bir taraflarında birilerinin uyuyup kalacağını tahmin edebiliyordu ve bu yüzden önemsemiyordu. Daha önce de olmuş şeylerdi.

Jisung saatin kaç olduğundan bir haberdi, sadece havanın oldukça karanlık olmasından geç bir saat olduğunu kestirebiliyordu.

Elini beline yerleştirerek sessiz sessiz yürümeye başlamıştı. Odanın kapısını yavaşça aralamış ve kapatma gereği duymadan sessiz adımlarla evin kapısına ilerlemişti. Portmantonun kapağını yavaşça açmış ve ceketini alıp dikkatlice kapatmıştı. Neredeyse parmak ucunda yürüyerek kapıya yaklaşmış ve anahtarı inanılmaz bir sessizlikle çevirerek kilidi açmış, ardından kapı kolunu indirerek kapıyı açmıştı. Kendisini hızlıca dışarıya atmış ve yine dikkatli bir şekilde kapıyı çekmişti.

Görevini başarıyla tamamlamasıyla derin bir nefes almıştı.

Oldukça gergin geçen dakikaların ardından evden çıktığında, cebinden telefonunu çıkartmış ve saate bakmıştı.

01.39.

gördüğü saat ile yanaklarını şişirmiş ve hızlı adımlarla apartmanın merdivenlerini inmeye başlamıştı. Bu saatte yurda giremezdi, geceyi sokakta geçirmesi gerekiyor gibi görünüyordu.

Arka cebindeki cüzdanını çıkartmış ve omzuyla iki tarafa da açılan apartman kapısını ittirirken parasını kontrol ediyordu. Birkaç şişe bira almaya yetecek kadar parası vardı.

Son zamanlarda aklı çok doluydu ve bir şeyler içmek cidden iyi gelebilirdi.

Her saat açık olan marketlerden birisine girmiş ve dört şişe aldıktan sonra elindeki siyah torbayla çıkmıştı marketten. Dört şişeden biri elindeyken, üçü torbanın içinde  Jisung'un içmeye gerek olmadan savsak olan adımlarıyla birlikte bacağına çarparken çıkardığı ses, sessiz sokakta yankılanıyordu.

Şişeyi dudaklarına dayamış ve büyükçe bir yudum almıştı.

"Oh be, dünya varmış!" Kendi kendisine mırıldanmış ve serin havadan derin bir nefes çekmişti.

Adımlarının nereye gittiğini bilmiyordu. Market bulacağım diye Seungmin'in evinden de fazlasıyla uzaklaşmış ve bilmediği sokaklara girip çıkıp durmuştu.

Yine aynı şekilde bilmediği sokakların arasında gezinirken, bu sefer tek farkı içkisini yudumlamasıydı.

Bir süre boyunca öylece yürümüştü sokakların arasında.

En sonunda bulduğu ferah bir sokağa girmiş ve yorgunlukla bir sokak lambasının altına, kaldırımın kenarına çökmüştü. Sokak lambasının sarı ışığı direkt üzerine vururken, sırtını direğe yaslamıştı.

big dick boys, skzWhere stories live. Discover now