bir küçük kalp çarpıntısı meselesi

2.3K 218 86
                                    

bendeki max voleybol bilgisini konusturdum arkadaslar, keyifli okumalar

Hyunjin, vurduğu ve ters tarafa giden top ile bıkkınca bağırmış, kendini yere atmış ve uzanmıştı.

"Hyunjin Bey atsın, biz toplayalım. Peh!" Felix'in söylenişi kulağına gelmişti, fakat ona gülecek mecali bile yoktu.

Öğle arasına geçecekleri ders spordu ve iki ders voleybol oynadıktan sonra şu an, yani öğle arasında da oynuyorlardı. Jisung yemek yemeye gitmiş, güneşten kurtulmak isteyen Seungmin ise onun peşine takılmıştı.

Öğle arasına gireli pek fazla olmamıştı zaten, fakat dersler ve teneffüsler dahil oynamasından kaynaklı Hyunjin'in perti çıkmıştı.

Şimdi yorgunlukla öylece yerde uzanmış ve yüzüne vuran güneş yüzünden sıkıca yummuştu gözlerini. Bir kaç konuşma ve adım sesleri kulağına gelse bile, umursamamış ve yatmaya devam etmişti.

Bir anlığına yüzüne vuran güneşin kesilmesi ile kaşlarını çatmıştı.

"Lix, güneşimi kesme. Buharlaşmam gerekiyor." Hyunjin, duyduğu kıkırdama sesinin Felix'e ait olmadığını anlamış ve gözlerini aralamıştı. Tepeden ona doğru bakan beden ile anlık şaşırmış, ardından gözlerini tekrar yummuştu.

"Siktir ordan, tanrı bana göründü!" Jeongin'in güzel kıkırtısı tekrar kulağına ulaştığındaysa, gözlerini tekrar aralamıştı.

"Bir şey mi oldu, neden yattın yere?" Hyunjin doğrulup yerde oturur konuma gelmişti. Kafasını kaldırıp, ona yukarıdan bakan Jeongin'e bakmıştı.

"Beceremediğim şeyler listesine voleybolu da eklemeye karar verdim de, ona efkarlanıyordum." Jeongin kıkırdamış ve kafasını olumsuzca sallayıp elini Hyunjin'e uzatmıştı.

"Eh işte, fena mı? Listenin boş kalmamasını sağlamışsın. Şimdi ayaklanırsan, listendeki tek maddeyi de sileriz birlikte." Hyunjin alt dudağını dişlemiş, ardından dudaklarını birbirine bastırıp kafasını sallamış ve Jeongin'in elini tutup ayağa kalkmıştı.

Aniden ayağa kalkması ile dengesini sağlayamamış ve Jeongin'in üstüne doğru düşmüştü. Bu klişe anı daha da güçlendirir biçimde Jeongin'in kolları, Hyunjin'i belinden sıkıca tutmuş ve Hyunjin'in kolları sıkıca Jeongin'in boynuna dolanmıştı.

Hyunjin rezil olmanın verdiği utanç ile kızaran yüzünü gizlemeye çalışıyordu. Tam geri çekilecekken, boynunda hissettiği dudaklar ile donakalmış ve yutkunmuştu.

"Kokun Hyun, çok güzel. Her şeyin gibi." Hyunjin boynunda hissettiği dudakların yavaşça hareket ederek sarfettiği kelimeler ile utangaçlığı bir kenara bırakmış ve dudaklarını ıslatmıştı.

"Sana verdiğim bir söz var Yang, eğer kokumu daha net almak istiyorsan, bunu sana vereceğimi söyledim." Hyunjin hızlıca Jeongin'den ayrılmış ve yerdeki topu alıp uzaklaşmıştı. "Ama şu an okuldayız ve sen bana daha güzel voleybol oynamayı öğreteceksin."

Jeongin dilini yanağının içinde gezdirmiş ve kafasını sallamıştı kendi kendisine. Ardından Hyunjin'e dönmüştü.

"Öncelikle duruşun yanlış, bacaklarını biraz daha aç." Hyunjin'in, dediğini anında yerine getirmesi ile kaşları havalanmış ve sırıtmıştı Jeongin.

Bakalım her konuda bu kadar itaatkâr olacak mısın güzelim?

"Parmak pası at bana, bebeğim." Hyunjin'in yanakları kızarırken tekrar duraksamıştı.

big dick boys, skzWhere stories live. Discover now