dökülün karın ağrınızı

969 123 14
                                    

"Siz çıkın, ben geleceğim hemen." Seungmin elindeki anahtarı Hyunjin'e uzatmıştı.

"Oyalanma fazla." Jisung, Changbin'e ters bir bakış atarak konuşmuştu. Hyunjin ve Seungmin aynı anda göz devirirken Felix, düz bir şekilde kucağındaki ellerine bakıyordu.

"Hadi Jisung, hadi." Hyunjin, Jisung'un kafasına fazla sert olmayan bir tokat atmış ardından bıkkınca konuşmuştu.

Jisung öfleyerek arabanın kapısını açmış ve inmişti. Felix'e yardım etmiş ve Felix de arkasında Hyunjin ile birlikte inmişti arabadan.

"Sen de eve çıkacaksın sanırım," Seungmin kafasıyla birkaç araba gerilerinde kalan arabayı ima ederek arka tarafı göstermişti. "Onlar da gelecek mi?" Changbin dudaklarını birbirine bastırmıştı.

Nasıl anladın diye sormak, işin içinde Seungmin varsa fazlasıyla gereksiz oluyordu.

"Bu hallerin feci şekilde etkiliyor beni Seungmin," Changbin, kafasını onaylamaz bir şekilde sallamıştı kendisine. Seungmin ise kısık bir gülüş bırakmıştı. "Gelecekler. Chan saçma bir şekilde çok endişelendi, bilmiyorum. Benim evde olacağız, bir şey olursa falan haber verebilirsin." Seungmin onaylar şekilde kafasını sallamıştı.

"Lix'i biraz tanıdıysam bize olanları anlattıktan sonra uyuyakalacaktır. O zaman yanına gelirim ben," Seungmin yaklaşmış ve Changbin'in dudaklarına küçük bir öpücük bırakmıştı.

"Ben gideyim, yoksa Jisung'u çekeceğim bi'saat." Changbin gözlerini devirmişti Seungmin'in söylediğiyle. Seungmin kıkırdamış ve inmişti arabadan. Arkadaşlarının açık bıraktığı kapıya doğru ilerleken, biraz ilerideki arabanın içinde oturan üç arkadaşa dönmüştü. Onlara bakmasıyla birlikte, yüzlerinde oluşan korkuyu ve küçük çaplı kendilerini saklama girişimlerine kahkaha atmış, ardından alaylı bir gülümsemeyle el sallayıp içeriye girmişti.

Arabanın içinden onun bu halini izleyen Changbin ise, Seungmin'in alaycı ve tatlı haliyle birlikte alt dudağını ısırmıştı.

Bu güzel çocuk, tekrar onun sevgilisiydi.

-

Salona gidiği gibi gözleri, battaniyeye sarınmış bir şekilde, bağdaş kurarak koltukta oturan bedene sabitlenmişti.

Hyunjin Felix'in yanında, bacaklarını kendisine çekmiş bir şekilde otururken, Jisung ise onların çaprazında, tekli koltukta oturuyordu. Koltuğun ucuna gelmişken, dirseklerini dizine yaslamış ve birleştirdiği elleriyle birlikte bir bacağını gerginlikle sallıyordu.

"Lixie..." Seungmin üstündeki ceketi çıkartmış ve koltuğun sapına atıp Felix ile Hyunjin'in çarprazına gelecek şekilde L koltuğun bir ucuna oturmuştu.

"Seungmin de geldiğine göre Felix, anlat hadi bebeğim, ne oldu?" Jisung'un merakı her halinden belli olan sesiyle sorduğu şey ile birlikte burnunu çekmişti Felix.

"Cuma günü, Seungmin'den çıktıktan sonra eve gitmiştim." Ağlamasının etkisi olarak sesi çatallı ve hafif kısık çıkıyordu. "Mutfakta bir şeyler yaparken Chan geldi, okulda beni göremeyince merak etmiş. Ondan önceki gün de Seungmin'i falan sormuştum, bir şey olup olmadığından emin olmak istemiş." Derin bir nefes almış ve yutkunmuştu. Hyunjin, sehpanın üzerindeki sürahiyi almış ve bardağa biraz su doldurup Felix'e vermişti.

"Teşekkür ederim." Felix bardağı iki eliyle tutmuş ve büyük bir yudum almış, daha sonra elini kucağına indirmiş ve elinde tutmaya devam etmişti bardağı. "Tam Chan evdeyken geldiler. Her zamanki gibi bir ton şey söylediler. Ben alışkınım onların dediklerine zaten, ama Chan vardı." Dudaklarının arasından bir hıçkırık koparken, alt dudağı titremeye başlamıştı.

big dick boys, skzWhere stories live. Discover now