aksine, deli gibi hoşuma gidiyor

1.4K 142 53
                                    

Elindeki havluyla saçını kurulayarak yatağına doğru ilerlemişti. Sinir atmak ve kafasını boşalmak için yaptığı uzun bir spor fasılından sonra duşa girmiş ve suyun altında uzun bir süre geçirmişti. Hâlâ ne sinirini atabilmiş ne de kafasını boşaltabilmişti.

Yatağına oturmuş ve havlusunu karşısındaki koluğa fırlatıp sırt üstü uzanmıştı yatağa. Derin bir nefes almış ve tavanı izlemeye devam etmişti.

Hala beline sardığı havlusuyla duruyordu fakat bahar aylarında olmalarından dolayı evin içi çok soğuk değildi ve üşümüyordu.

Evin içinde tek bir ses yoktu ve o, sessizliğin içinde delirecek gibi hissediyordu.

O sessizliği delip geçen telefonunun sesiyle irkilmişti biran. Oturur pozisyona geçmiş ve yastığının altındaki telefona uzanıp şarjdan çıkartıp eline almıştı.

"Chan, hesap soracaksan hiç modumda değilim, anlatırım bir ara." Okuldan erken çıktığı ve haber vermediği için Chan'ın kızacağını biliyordu ama şu an cidden onu çekemezdi.

"Onu da yapacağım ama önce başka bir konu var. Felix bana yazdı, Seungmin'e hiçbir şekilde ulaşamıyorlarmış. Evdeysen evine bakabilir misin?" Changbin korkuyla ayağa kalkmıştı ve kalkmasıyla havlusu belinden düşmüştü. Dolabına ilerlemiş ve kıyafet aramaya başlamıştı.

"Nasıl ulaşamıyorlar, ne zamandan beri?"

"Öğle arasında okuldan çıkmış o da, o zamandan beri haber alamıyorlarmış. O konuyu da konuşacağız seninle ama önce Seungmin'in güvende olduğundan emin olmalıyız." Çıkarttığı kıyafetleri yatağa fırlatmış ve dolabının kapağını kapatmıştı.

"Tamamda, ben bakacağım şimdi." Telefonu hemen kapatmış ve üstünü giyinmeye başlamıştı.

Üstüne siyah bir tişört ve aynı renkte bir pantolon geçirip, sweati giymeye uğraşmadan omzuna atıp cüzdan, anahatar ve telefonunu alıp çıkmıştı evden.

Seungmin'in evine olmadığına emindi ama yine de orayı da kontrol etmişti ve tahmin ettiği gibi, yoktu.

Hızla apartmandan çıkmış ve arabasını park ettiği yere ilerlemişti. Nerede olduğunu gayet iyi biliyordu fakat bu saatte orada olması tehlikeliydi.

Hafif ayaz, ıslak saçlarından ve üstünün ince olmasından dolayı onu üşürtürken, hiçbiri umrunda değildi şu an.

Arabaya bindiği gibi eşyalarını yan koltuğa atmış ve arabayı çalıştırıp yolunu ezberlediği yere ilerlemeye başlamıştı.

Gerginliği hat safhadayken, dudaklarını o kadar fazla kemirmişti ki ağzına kan tadı geliyordu artık.

Nefesi daralmıştı, arabadaki havanın yetersiz geldiğini hissetmiş ve arabanın pencereseini açıp soğuk havanın içeriye nüfus etmesini sağlamıştı. Derin nefesler alarak kolunu camın kenarına koymuş ve kafasını eline yaslamıştı.

Yolun ortasında aniden duran ve birkaç kişinin indiği araba ile aniden fren yapmış ve kornaya basmıştı.

"Ulan amına koduğum, yolun ortasında durulur mu lan öyle?!" Kornaya arka arkaya basarken sinirden burnundan soluyordu resmen. Öyle bir yerde durmuşlardı ki, farklı bir şeride geçmesinin imkanı yoktu.

Sonunda hareket eden araba ile derin bir nefes almış ve direksiyonu sıkmaktan kaskatı kesilmiş elini gevşetmişti.

Trafik çözüldükten sonra hızlıca vardığı mezarlık ile arabayı uygun bir yere park etmiş ve sweati eline alıp inmişti arabadan.

Mezarlığın çevresindeki sokak ışıkları dışında kapkaranlık olan mezarlık ile cebinden telefonunu çıkartmış ve ışığını açıp ilerlemeye başlamıştı mezarlıkta.

big dick boys, skzKde žijí příběhy. Začni objevovat