ne sensiz, ne seninle

1.3K 132 31
                                    

uzun zaman sonra merhabalar, iyi okumalar dilerim

Bakışları, birkaç masa öteye ilerleyen arkadaşlarını takip ederken, bir sorun olmadan oturduklarına emin olmak istiyordu.

Çünkü Felix, ne kadar çoğunluğun sevdiği ve hoşuna giden birisi de olsa, onu çekemeyen ve sevmeyen birçok kişi vardı. Bir şekilde ona zarar gelmesi katlanabileceği bir şey değildi.

Sonunda masaya geçen arkadaşları ile derin bir nefes almış ve bakışlarını tam çekeceği sırada gözgöze geldiği beden ile duraksamıştı.

gözlerinin buluştuğu bedenin bir süredir kendisine baktığından habersizdi. buluşan gözleri kalbinin zaten hızlandırırken, onun kendisine gülümsemesiyle daha da hızlanmıştı. dudaklarını birbirine bastırmış ve gözlerini kaçırmıştı Seungmin.

kalbi göğüs kafesinden çıkacak gibiydi.

Cebindeki kulaklığını çıkartmış ve telefonuna takıp izlediği dizilerden birini açıp gürültüyü biraz da olsa engellemeyi amaçlamıştı.

Diziyi umursadığı yoktu açıkçası. Aklındaki düşünceler diziye odaklanmasını oldukça engellerken, dışarıdaki sesleri azaltıyordu sadece.

Masaya oturduğundan beri birkaç lokma dışında yiyemediği yemeğiyle oynamayı kesmiş ve çubukları bıraktığı tepsiyi ittirmişti masada. Derin bir nefes alıp gözün düşen kahküllerini ittirmek için kafasını kaldırıp salladığı sırada, karşı sandalyesinde oturan bedeni görmesiyle dona kalmıştı biran.

Yüzündeki düz ifadeyi, kendisine gülümseyerek bakan bedene karşı korumuşutu. Telefonu eline almış ve kulaklığı çıkartarak ikisini de masaya koymuştu.

"Bir şey mi olmuştu hyung?" Changbin, inatla kendisine hyung diyen beden ile derin bir nefes almıştı. Umursamamaya çalışmıştı.

"Yemeğini neden yemiyorsun Seung?" Seungmin dudaklarını ıslatmıştı. Bir yanı terslemesinin daha mantıklı olacağını söylese de, bir yanı onu terslemek hiç istemiyordu.

"iştahım yok." Terslemek yerine kısa cevap bermeyi seçmişti. Ne çok fazla kırılacak, ne de fazla bir samimiyet kurulacaktı.

"Bir şey mi oldu?"

"Seni ilgilendirdiğini düşünmüyorum hyung." Seungmin'in kendisiyle çeliştiğini belli eden tutarsız üslubu, Changbin'in gerginlikle bacağını sallamasına sebep olmuştu.

Az önce kırmayayım diye düşünürken, çoğu zaman olduğu gibi dudaklarından çıkan cümle yine kalbi ile aklının çelişkisinde kalmıştı.

"Seungmin, inadıma yapıyorsun , biliyorum bunu ama bana hyung diye hitap etme, lütfen. Aramızdaki ilişki, bana hyung diye hitap edeceğin kısmı çoktan geçti." Seungmin yüz ifadesini düz tutmuş ve derin bir nefes almıştı.

"İnadına yaptığım herhangi bir şey yok hyung. Ayrıca, aramızda herhangi bir ilişki de yok, bunu sana farklı bir şekilde vurgulamıştım. Tamamen saygımdan ötürü sana bu şekilde hitap ediyorum, o saygımı da yok etme lütfen." Changbin, Seungmin'in yine buz gibi olan sesiyle söylediği herbir şeyin yüzüne sert bir tokat misali çarptığını hissetmişti. Gerginlikle alt dudağını dişlerken, hâlâ hızlı bir şekilde bacağını sallıyordu.

"Min, özür dilerim. Her şey benim yüzümden ve bunu çok iyi bilyorum. Binlerce kez özür dilerim her şey için. Ve evet, özürle geçmeyecek bunu da biliyorum. Açıklamam var, yemin ederim her şeyin mantıklı bir açıklaması var. Bize bir şans daha ver, yalvarırım." Seungmin kollarını göğüs hizasında bağlamış ve alaylı bir şekilde gülerek bakışlarını Changbin'den çekmişti.

big dick boys, skzTempat cerita menjadi hidup. Temukan sekarang