iyi ki

641 83 29
                                    

"Açık ara farkla Spider-Man ezer geçer bu arada Chris!" Chan yüzünü buruşturmuştu.

"Deadpool onu yer bitirir Lix! En basitinden adam ölmüyor bi' kere!" Felix yüzünü buruşturmuştu.

"Zaten artı olarak tek marifeti ölmemek, herhangi bir gücü yok ki! Batman'in daha fakir ve ölemyen hali!" Chan gözlerini büyütmüştü ama yoldan ayırmıyordu hiçbir şekilde.

"Lix, o ağları kendileri üretiyorlardı!" Felix oturduğu yerde Chan'a doğru dönmüştü.

"Çizgi romanda öyle ama!" Omuz silkmişti Chan.

"Ben filmlerin de kitap hallerini daha çok seviyorum, ne yaparsın." Felix, Chan'ın yüz ifadesinin tatlılığıyle büyükçe gülümsemişti.

"Of, peki! Sen kazandın, haklısın." Felix'in kollarını önünde bağlayarak kafasını yoldan tarafa çevirmesiyle Chan, kısa bir anlığına ona balmış ve kısıkça gülmüştü. Cama yaslı kolunu çekip direksiyonu tutmuş ve diğer elini onun yanağına yaklaştırıp bir makas almıştı.

"No Way Home'daki gibi üçü birleşirse belki yenerler Deadpool'u bebeğim, özür dilerim ama gerçekler." Felix biranda dönmüş ve Chan'ın parmaklarını ısırmıştı.

"Peterlarıma laf etmez misin lütfen?" Chan ilk önce parmağının anlık acısıyla mızmızlanmış, daha sonra Felix'in cümlesiyle dayanamamış ve kahkaha atmıştı.

"Ya, ben senin Ryan'ına laf ediyor muyum? Ya, Chan! Gülmesene!" Chan gülmeye devam ederken, Felix onun omzuna vuruyordu.

"Tamam, tamam, gülmüyorum!" Derken bile hala daha kıkırdıyordu. Felix'in yüzüne, Chan'ın gülümsemesiyle büyük bir gülümseme yerleşmişti ve derin bir nefes alıp dırtını kapıya yaslayarak Chan'a bakmaya başlamıştı.

"Güzel gülmesen küfür edebilirim sana tam şu an, ama çok güzel gülüyorsun." Chan dudaklarını yalamış ve birbirine bastırıp yüzünü kısa bir anlığına Felix'in ters tarafına çevirmişti.

"Hey, önüne baksana! Ölmek için fazlasıyla genç ve güzelim Chris!" Chan kıkırdamış ve önüne dönmüştü.

"Evet, fazlasıyla güzelsin ölmek için." Felix kızaran yanaklarıyla yutkunmuştu.

"Ya yeniden tanışmayı falan boşver, çek arabayı sağa bir yere. Çok fena öpesim geldi seni şu an Chan." Chan onaylamaz bir mırıltı çıkartmıştı.

"Olmaz bebeğim." Felix gözlerini kısmıştı.

"Bebeğim diyor bi' de, pis insan. Nereye gidiyoruz onu söyle o zaman bari!" Tam bu sırada çalan telefon ile Chan, telefonunu eline almış ve hoparlöre almıştı.

"Geliyorum o tarafa doğru, düzgünce hazırladın değil mi?" Felix'in kaşları çatılmıştı.

"Elbette Chris, o kadar iyiliğin oldu bana, bunu yapmasaydım kendimi kötü hissederdim." Chan'ın gülümsemesiyle Felix'in bakışları onun gülümsmesine kaymış ve kaşları daha da çatılmıştı.

"Saçmalama Lisa, karşık bekleyerek yaptım sanki!"Karşı taraftan onaylamaz bir mırıltı duyulmuştu.

"O yanında mı?" Chan'ın bakışları Felix'e kaymıştı, sonra hemen yola geri dönmüştü.

"Evet, yanımda."

"Bunca zaman sonra kavuştun, sıkıca sarıl, bırakma." Chan gülümsemişti.

"Merak etme, o bıraksa bile ben bırakmam bundan sonra." Chan, Felix'in söylediği şey ile birlikte alt dudağını ısırmıştı.

"Amanın, hoparlörde miydi?" Chan gözlerini devirmişti.

"Arabada her zaman hoparlörde konuşurum, biliyorsun. Ha, gördüm seni. Lix kapatır mısı telefonu?" Felix onaylar bir mırıltı çıkartmış ve yüzündeki gülümsemeyle telefonu eline alıp kapatmıştı aramayı.

big dick boys, skzWhere stories live. Discover now