➰Bölüm On Dört : Davet➰

471 23 9
                                    

Medya : Halide

Yanan fabrikanın açısını unutturacak dükkan sonunda tamamlanmış Halide 'ye anahtar teslimi yapılmıştı.

Halide dükkanının önünde gururla duruyor , caddeyi inceliyor sonrada bu cadde üstündeki en güzel dükkan olduğuna karar kılıyordu.

Burası yaklaşık iki dükkanı içine alabilecek kadar büyük ferah ve iyi döşenmiş bir butikti. Elbise askıları kadifedendi. Kolonların her birinde gümüş rengi yerlere kadar inen aynalar asılıydı. Müşterilerin oturup dinlenebileceği bir köşe dahi düşünülmüştü. Burada mor kadife koltuklar ile gümüş , oymalı sehpalar bulunuyordu.

Butiğin en köşesinde küçük bir odacık vardı ki burası dikim atölyesi gibi kullanılıyordu. Müşterilerin istediği ölçüde elbiselere tadilat yapılıyor ya da Halide hanım 'ın tasarımları kağıttan , kumaşa aktarılıyordu.

Kısacası burası o güne değin Antalya 'nın gördüğü en sıradışı en havalı butikti. Halide Paris 'te okurken oralarda gördüğü dükkanlanları iyice inceleyip hafızasına kazımıştı. Şimdi kendi dükkanı da Antalya 'nın Paris 'i geliyordu ona.

Her şey hazırdı. Öyle ki açılış yapılırken de sipariş alabilme umuduyla on iki parçadan oluşan bir koleksiyon bile hazırlamıştı bunlar kadife askılara takılmış , özenle yerleştirilmişti.

Halide giriş tabelasının ışıklandırmasını yapan İvan 'a gülümsedi. Bu tabelayı kimse onun istediği gibi yapamamıştı İvan hariç . Yapabileceğini söyleyip atılmış bu işi de üstlenmişti.

Kapının üstündeki yazılar sonunda renklendirildi İvan ledleri yakınca da bu ışıklar Halide 'nin gözlerindeki harelerle oynaşıyordu. "Lavender boutique " yazıyordu tabelada.

Yabancı dilde yazılmasını özellikle istemişti . İsmi de kardeşiyle kendisini yansıtıyıordu , Fırat 'ın parfümleri burada da satılacaktı hatta birkaç şişe aynanın önüne yerleştirilmiş , açılışa özel de müşterilerine ücretsiz bir şişe verilmesi için kağıt torbalara doldurulmuştu.

Her şeyi özenle hazırlayan Halide kendi kıyafetini de özenle kendisi dikmişti beyaz payetli , uzun ancak bir bacağında boydan dekolte olan bir elbiseydi bu. Akşama hazırdı...

***
Akşam yaklaştıkça taş evin içerisinden hazırlık sesleri gelmeye başladı. Leyla , Hayat 'ın elbisesini ütülüyor , Hayat da Leyla'nın kıvır kıvır lülelerini topuzuna tutturuyordu.

İki kardeş bir zamanlarki zenginliklerinden kalan elbiselerini giyinmiş süslenmişlerdi. Tüm bu hazırlıklara karşın Ayşegül odanın bir köşesine oturmuş kitap okuyordu doğrusu okuyor gibi yaptığı çok belliydi çünkü bir saattir sayfa çevirdiğini ne Hayat ne de Leyla görmüştü.

Kayıtsızca koltuğuna kaykılmış kitap okuduğunu gören İkbal Hanım onun gelmeyeceğini anladı. Bu sırada kendisi de Mahir 'e bir takım elbise götürmekteydi oğlunun inat edeceğini bildiği halde onu da götürmek istiyordu.

Halide 'nin ilgisinin farkındaydı. Oğluna kendisi öldükten sonra bakacak birinin varlığı içini huzurla kaplıyor gözünün arkada kalmayacağına dair inancını pekiştiriyordu.

Ayşegül kitabını bırakıp merdivenlerden yukarı çıkan annesini takip etti. İkbal kapı aralığımdan Mahir 'e baktı , uyuyordu. Yemekten sonra bu saatlerde hep uyuyordu zaten.

Ayşegül 'ün alaycı bakışlarıyla karşılaşan İkbal Mahir 'in odasının kapısını hafifçe çekti ancak tam örtmedi.

Lavanta TarlasıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin