➰Bölüm Yirmi Bir: Merhamet ➰

278 12 3
                                    

Medya : Edith Piaf - La Foule

Yahya 'nın ölümünün üzerinden tam bir hafta geçti. Seyit Bey vadettiği gibi oğlunun katilini arıyordu ancak bu işi gizliden gizliye yaptığından kimse onu takip edemiyordu.

Halide diken üstündeydi. Şüpheleri üzerine çekmemeye çalışıyordu. Bu aralar her şey öylesine üst üste geliyordu ki.

Esans ve parfümler yüzünden hastanelik olan müşterileri tarafından tazminat davaları açılıyor. Her gün eline bir mahkeme celbi tutuşturuluyordu.

Bu mahkeme ve dava olayları butiğin müşterisinin iyiden iyiye azalmasına sebep olmuştu. Ancak Halide vazgeçmiyor her gün işine gitmeye devam ediyordu.

Bu aralar İvan 'a mesafeliydi. Hep malikanede kalmasını istiyor kendisiyle birlikte dükkana veya başka bir yere gelmesine izin vermiyordu. Bir sabah Halide 'nin ırgat başı yanına yaklaştı :

—"  Halide Hanım. Kusuruma bakmayın. Yıllardır size hizmet ediyorum siz ufacık çocukken bile bu malikanede çalışırdım. Büyük oğlum akşam evleniyor . Kahvehanede düğününü yapacağız gelip bizi şereflendirmek ister misiniz ? "

Halide bu davetin neden yapıldığını biliyordu. Babası cimrinin teki olsa da annesi vefat etmeden önce malikanede , tarlada çalışanları ihya eder hayrına onların düğünlerine , sünnetlerine katılırdı. Irgat başı anlamış olmalıydı Halide 'nin de Bedia Hanım 'ın toprağından olduğunu...

Halide Irgat başına döndü :

__ " Olur , akşam gelir uğrarım . Hayırlı olsun ."

__ " Sağ olun Hanımım  Hürmetler . "

Halide , Irgat başıyla konuştuktan sonra İvan 'ın kapısını açtığı arabasına bindi. Hala kırgın hissediyordu.

İvan ise Halide 'nin kalbinde afaroz edilmişti sanki.

Halide dükkana vardığında eski işinin olmadığını içersinin sinek avladığını gördü. Nedendir bilinmez bu onu üzdü üzmesine ancak daha çok çalışmak için de yüreklendirdi .

Halide bürosuna kapandı saatlerce de çalıştı. Cansız mankenin üzerine kumaşı atıyor , kesip , biçip dikerek ona şekiller veriyordu.
Sırtının ağrıdığını hissettiğinde biraz dinlenmek için aşağı indi. Bu sırada da dükkanda gezinen , İnci Hanım 'ın oğlu Sami ile göz göze geldi. Halide bu beyi oldu olası sevmemişti. Küçücük mavi gözleri , geriye yatık fırça gibi sarı saçları ve ufacık boyuna rağmen insanlara tepeden tepeden bakan bir edası vardı.

Halide ağır ağır merdivenlerden indi. Sami bey bu arada askılıkları karıştırıyordu.

Halide yine de kendisine kefil olan hanımın oğluna iyi davranmak istedi :

__ " Hoşgeldiniz Sami bey ? Nasıl bi şey bakmıştınız yardımcı olayım ? "

Sami güldü . Gülünce sırtındaki kambur da hareket ediyor daha da belirginleşiyordu. Halide 'ye yaklaştı :

__ " Yarın bir davete katılacağız anneme uygun temiz bir elbise almaya geldim kendisi midesini üşütmüş rahatsızlandı gelemedi."

__ " Anlıyorum . Annenizin ölçülerini biliyorum elimde siyah güpürden pek şık bir elbise var. Sanıyorum ki inci Hanım beğenir. "

Halide elbiseyi askılıklardan bulup Sami 'ye uzattı . Sami elbiseyle ilgileniyormuş gibi yapsa da sürekli olarak Halide 'ye bakıyordu.

Halide 'nin gösterdiği bu elbisenin uygun olacağını alacağını söylendiğinde Halide ödemeyi almak için onu bürosuna çıkardı. Bu sırada Sami iyice yaklaştı yanına :

Lavanta TarlasıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin