➰Bölüm On Altı : Kefaret ➰

394 20 4
                                    

Sabah erkenden yola çıkan beyaz chevrolet önce kuyumcunun önünde durdu. Arabanın içinden hızlıca indi Halide ve İvan.

Halide 'nin gözlerinde kocaman siyah gözlükleri vardı. İvan 'ın taşıdığı kadife takı kutularının içerisindeki mücevherleri kimselere görünmeden satmak istiyordu.

Her ne kadar bunu yapmak istemese de buna mecburdu. Takıları sattıktan sonra işi bitmiyordu. Banka istediği parayı kendisine  tek celsede vermemişti. Mahir ve ailesini o tefeciden bir an önce kurtarmak istiyorsa kendisine derhal bir kefil bulmak zorundaydı. Bankanın tek koşulu buydu.

Halide dün akşamdan beri telefon rehberini eline  alıp tanıdığı bütün arkadaşlarından , aile dostlarından kendisine kefil olmalarını rica etmişti ancak kimse bir milyon tl 'nin altına girmemişti.

Halide gözlüğünü gözünden indirip kuyumcuya girdi. Tek tük müşteriler dışında içerisi tenhaydı. Yalnız Halide 'yi gören İnci Hanım kendisine gösterilen bilezik modelllerinden gözünü ayırıp başıyla bir selam vermişti .

Halide ne bu kadını ne de oğlunu severdi. Ona her daim çıkarcı , güvenilmez insanlar olarak görünürlerdi. İnci Hanım 'ın oğlu Fatih , Halide 'nin kalbini kazanmaya pek çalışmış ancak hiçbir zaman başarılı olamamıştı.

Halide , İnci Hanım 'ın selamına başını eğerek selam vermiş ardından İvan 'ın tezgaha bıraktığı kadife kutuları sırayla açmaya başlamıştı. Her daim geldiği  ve takı aldığı kuyumcuya bu defa takı satmaya gelmişti . Kuyumcu gözlüğünü gözüne takıp kadife kutulardan mücevherleri bir bir çıkarıyor önce eliyle sonra da tartıyla tartıyordu. Kendisi satarken iki kat fiyat biçecekti , Halide 'ye de verebileceği en makul fiyatı vermekten de çekinmeyecekti.

Halide , bu takıların tüm işçilere ve ırgatlara yeteceğinden emindi. İçlerinden bazıları rahmetli annesinindi o yüzdendi içindeki bu hüzün.

Kuyumcu takıları aldı , saman kağıdı defterine takıların değerini alt alta yazıp topladı çıkan rakamı Halide 'ye  gösterdi Halide satışa onay verince de kasadan parayı getirmek üzere yanlarından ayrıldı.

Bu fırsattan istifade eden İnci Hanım meraklı gözlerle , Halide 'nin yanına sokuldu :

— " Halide ! Seni görmek ne kadar güzel. Her zamanki gibi pek zarifsin. Pek yüklü gelmişsin ne oldu sıkıldın mı takılarından değiştirmek için mi getirdin onları ? "

Halide gülümsedi . " Leş kargası " diye geçirdi içinden .

—" Yoo İnci Hanım. Satmak için getirdim. Paraya ihtiyacım var."

Halide , zor durumda olsa bile kuyruğu dik tutmaya çalışan cemiyet kadınlarından olmamıştı , hiçbir zaman da olmayacaktı , durumunu gizlemek ona yakışmazdı.
İnci Hanımsa verilen bu dobra cevaba şaşırdı.

—" Öyle mi , başınız sıkıştı herhalde. Munis beyde içeri girince sizin işiniz zorlaştı tabi bir de üstüne yeni aldığınız fabrika yandı aksilikler sizi hiç terk etmedi ki kuzum. O kadar haklısın ki paraya sıkışmakta. "

__ " Haklısınız ama halledemeyeceğim bir durum değil. "

Kuyumcu içeriden beyaz şişkince bir zarfla geldi . Bu para işçi ve ırgatların haftalardır biriken yevmiyelerini karşılardı . Halide zarfı aldığı gibi çantasının içine koydu. İvan boş kadife kutuları üst üste toplarken İnci Hanım araya girdi :

__ " Aslında benim de işim bitmişti. Halide kuzum beni de eve bırakır mısın yolunun üstü nasılsa hem yolda biraz laflarız. "

Halide memnuniyetsice gülümsedi :

Lavanta TarlasıWhere stories live. Discover now