Yarım Kalan Hayaller

35 3 7
                                    


Sözlerini karşısında hayal kırıklığına uğradım. Anlamaması için yüz ifademe yansıtmamaya çalıştım. Tıpkı benim düşündüğüm gibi bazı şeyler için erken olduğunu söylemişti. Peki neden üzüldün Rüya?  Benim emin olduğum gibi hislerinden emin değil miydi? Belki de bana güvenemiyordu. Geçmişi buna izin vermiyor olabilirdi. Ne kadar söyledikleri üzse de ona zaman tanımalıydım. Sevildiğine inanmak onun için zordu. Burada benim ona sevildiğini hissettirmem gerekiyordu. Onu sevdiğimi ona nasıl hissettirebilirdim? Onu sevdiğimi söylesem bana inanır mıydı? 

Sanırım zamana güvenmeyi denemeliydim. 

Konuyu değiştirmek için, "Kahve ister misin?" diye sordum.  

"Olur."

"Evinde gibi rahat ol. Terasa da çıkabilirsin." diyerek mutfağa geçtim. Kısa sürede kahvelerimizi hazırlayarak geri yanına geldim. Terasa girdiğimde pufta oturduğunu gördüm. Kahvesini uzattıktan sonra hemen yanına oturdum.  Ben konuşmaya başlamadan önce ilk soru soran o oldu. "Ne kadar çok ödülün var. Saymaya çalıştım ama başaramadım."

Terasın kapısından gözüken ödüllerimden bahsediyordu. Küçüklüğümden beri resim yarışmalarından kazandığım her ödül orada duruyordu. Gülümseyerek, "Abartma." dedim. "Sadece 16 tanesi burada." 

Şaşırmış bir yüzle, "Dahası var mı?" diye sordu.

Başımla onayladım. "Sadece bir tane daha . Onların gözümün önünde olmasını istemedim. Görmek istersen getirebilirim." 

"Göstermek istersen." Ona göstermek istediğimden kahvemi kenara bırakarak usulca kalktım. Odama ulaştığımda ödülü nereye koyduğumu hatırlamaya çalıştım. Yerini hatırlayınca yıllar önce odamın bir köşesine sıkıştırdığım  ödülü aldım. Heyecanla ellerimde tuttuğum anlar canlandı. Keşke sadece o gün hafızamda kalsaydı. Solan yüz ifademle terasa girdim. Ödülü Kıvanç'a uzattım. Ödülü gördüğünde şaşkınlıkla bana baktı. "Rüya bu..."

"Evet biliyorum. Dünyanın en büyük sanat yarışmasının üçüncülük ödülü."  

"Rüya Saygın. Yarışmada ilk derece alan Türk sendin değil mi? Yaptığın resim yıllarca çok konuşulmuştu. Onu gördüğümde ilk düşündüğüm şey neden birinci olmadığıydı." 

Şaşkınlıkla, "Resmimi gördün mü?" diye sordum. 

Başıyla onaylarken, "Evet." diye yanıtladı. "Üniversite okumak yerine yurtdışını gezdiğim sıralarda yarışmanın sergisini gezmeye karar vermiştim. Gezdiğim sırada senin resminle karşılaştım. Üçüncü olduğunu gördüğümde çok şaşırmıştım. Sergide en çok senin resminde takılmıştım. Ama o yetenekli kişinin bu kadar genç biri olduğunu bilmiyordum. "

O resmi yaptığımda daha hayatın başlarında sayılırdım. Yetişkinliğe yeni adım attığım yıllardı ve içimde inanılmaz yaşama sevinci doluydu. Şimdiki yaşlı ve solgun ruhumun aksine. "O zamanlar sadece 18 yaşındaydım. Bu yarışmaya katılmak için üniversite sınavına girmeyi ertelemiştim. Eğer yarışmayı kazanırsam yurtdışında istediğim sanat okuluna kabul edilebilirdim. Öyle de oldu zaten. Yarışma kazandıktan sonra başvurdum, mülakatlara katıldım. Hepsinden başarıyla sonuç aldım fakat okula ilk gün gittiğimde kayıtımın silindiğini öğrendim. Ben bunun için gece gündüz çabalamıştım. Hayallerimi gerçekleştirdiğimde ise sevincimden uyuyamamıştım. Gerçek olduğuna inanamıyordum. Sanki her an rüyadan uyanacakmışım gibi hissediyordum ve... hissettiklerim oldu. Günlerce emek emek inşa ettiğim hayallerimin sadece 78 saniye içerisinde yıkılışını izledim. Karşımda kadın bana her şeyi sadece 78 saniyede özetledi. Heyecandan elim titreyerek girdiğim kapıdan göz yaşlarımla çıktım. Ne yapacağımı bilmiyordum. Bavulumu tekrar toplayıp dönmek istemiyordum ama sonunda yaptığım şey bavulumla havaalanında dönüş için uçağı beklemek oldu.

Benim yerime çok zengin olan bir iş adamının kızını almışlar meğer. Bunu çok sonra öğrendim. Açıklamalarını istediğimde benden daha yetenekli olduğunu kanıtladığını söylediler. Ama kimse bunun doğru olmadığını biliyordu ve inanmamı bekliyordu. 

Biraz daha araştırdığım yarışmanın arka planında da paraların döndüğünü anladım. O yarışmada birinci olacaktım, en iyi sanat okulundan mezun olacaktım, şuan belki de kendi sergimi açmış olacaktım ama bir kağıt parçası bunu benden çaldı. O yüzden bu ödülü oraya koymuyorum. Diğer ödüller başarı yolunda her basamağı sembolize ederken o ödül hayallerimin yıkılışını sembolize ediyor. Bazen onu parçalamak istiyorum ama buna engel oluyorum. Çöp parçası olsa bile arada işe yarıyor. Benim hayallerimle oynadıkları gibi bende onları kullanıyorum. " 

Kıvanç, "Ne diyebilirim bilmiyorum. Bildiğim bir şey varsa dünyanın hiçbir zaman adil olmadığı. Hakkettiğini sana kolay kolay vermiyor ama senin hakkettiğin her şeyi elde edebileceğini biliyorum."

Soluklandıktan sonra son birkaç şey söylemek için dudaklarımı araladım. "Ben yaşadıklarımın tesadüflerden ibaret olduğunu hiçbir zaman düşünmedim. Bunları yaşadıysam bir anlamı olacağını düşünürdüm ama ne olursa olsun kötü giden hayatımda çabalamaktan vazgeçmedim. Şimdi yapbozun eksik parçalarının yavaş yavaş ait oldukları yerlere yerleştiklerini hissedebiliyorum. Özellikle seninle tanıştıktan sonra." 

Son cümlem için tüm cesaretimi toplamıştım. Sözlerim üzerine gözlerini gözlerime sabitledi. Geçen saniyeler saatlere dönüşmüştü. Sanki zaman bizden yanaydı. "Neden böyle düşünüyorsun?" diye sordu. Yüz ifadesinden ne düşündüğünü anlayamıyordum. 

"Düşünüyorum da başıma gelen o kadar olayın her biri tesadüf olabilir miydi? Bunun tek ve kesin cevabı var. Hayır. Kader birleşmemiş için sanki her oyunu oynamış gibiydi. Sanki bizim yollarımız ne olursa olsun bir yerden sonra kesişecekti. O zaman olmasaydı başka zaman olurdu, müzayede tanışmasak başka yerde tanışırdık. Ben seninle konuşmak için ilk adımı atmasam kader bizi bu olana kadar zorlardı. Hayat, son zamanlarda böyle hissettiriyor. Sen de benimle aynı hisleri paylaşıyor musun bilmiyorum ama ben bunları hissediyorum." 

Tek bir kelime etmeden beni dinliyordu. Bu sessizliği karnıma ağrı girmesine sebep oluyordu. Neden ağzımdan çıkan her sözcüğü bu kadar dikkatli dinliyordu. Konuşmasını duymak için dudaklarımı kilitledim. Herhangi bir karşılık vereceğine pek emin değildim. 

"Bu hislerin ne olduğundan emin misin?" diye sordu. 

Düşünmeden, "Evet, eminim." dedim. 

Üzüntüyle, "Ben aklımda soru işaretleri varken net konuşmam." dedi. "Seni üzmek gibi bir hata yapmak istemiyorum. Söylediklerim seni üzmesin, üzüldüğünü düşünmek beni mahveder ve benim seni üzdüğüm düşüncesi ise kendimden nefret etmeme sebep olur. Sadece senden biraz daha zaman isteyebilir miyim? Ben zor bir insanım, Rüya. Benim hayatım bir düzlükten ibaret olmadı. Hep çıkışlar ve çöküşlerden ibaret. En büyük yeri ise çöküşler kaplıyor. Toparlanmam, bir şeyleri yoluna koymam çok zamanımı alıyor. Sadece biraz daha zaman. Benim için bunu yapabilir misin?" 

Sorusuna başımı sallayarak, "Evet." dedim. 

****

Merhabalarrr!! Nasılsınız?? Aranızda sınava girenler var mı? Umarım sonuçlarınız istediğiniz gibi olur. 

Kısa bir bölümdü ama bir sonraki bölümde telafi edeceğim. 

Nelerr düşünüyorsunuz? Biraz dedikodu yapalıımm!

Yeni bölümlerde buluşmak üzere kendinize iyi bakın 👋


Boş TuvalDonde viven las historias. Descúbrelo ahora