Kutlama Gecesi

90 26 6
                                    

*Ozan*

Oops! Ang larawang ito ay hindi sumusunod sa aming mga alituntunin sa nilalaman. Upang magpatuloy sa pag-publish, subukan itong alisin o mag-upload ng bago.

*Ozan*


Artık tamamen güneş batmış, sokak lambaları ise güneşin yokluğunu kapatmaya çalışıyorlardı.  Ardı ardına sıralanmış sokak lambaları takım yıldızını andırırken ana yoldan başka yola saptığımızda sokak lambaların sayısı azalmış ve karanlık hükmünü artırmıştı. Arabada çalan müzik aramızdaki sessizliği kapatırken neredeyse varmak üzereydik. Yol boyunca ara sıra konuşmuş geriye kalan aralıkta ise ben, onunla konuştuklarımızı düşünmüştüm, tekrar ve tekrar.

Dışarıdan, kilitlenmiş gizemli ve çekici bir kutu gibiydi ve onun hakkında bir şeyler öğrenmiş olmak gerçek değilmiş gibi hissettiriyordu. Evet, ben o kilidi kırmayı başarmıştım fakat kutunun içini tamamen görebilmiş de değildim. Ona dair edindiğim o ufak parçalar ise merakımı bir hayli kabartmıştı. Daha fazlasını öğrenmek istemiştim ama sormaktan da korkmuştum. Soru yağmuruna tutmak bu aşamada ne kadar doğru olurdu bilemediğimdendi belki sessiz kalmam. Sebebi her ne olursa olsun kalbim pişmanlık duyarken, beynim doğru karar verdiğimi savunuyordu. Kalbim ve beynim farklı dilden konuşmaya başlamıştı. 

Gecenin burada sonlanacağını, beraber geçirdiğim son dakikaların olduğunu bilmek ruh halimi hüzne boğmuştu. Onu son görüşüm olmadığını biliyordum yine de bu içime dolan hüzne engel olamıyordum. Bir daha ne zaman görüşeceğimizi merak ediyor, düşünüyordum ama yine sormak için cesaretimi toparlayamıyordum. Sanırım asla bu soruyu ona soramayacaktım. 

Artık yolculuğumuzun sonuna yaklaşmıştık. Çok geçmeden araba yavaşlayarak durdu. Bana doğru dönen Kıvanç, "Burası mı?" diye sordu emin olmak istercesine. 

Başımı olumlu anlamda sallayıp, "Evet." diye yanıtladım sorusunu. Dizlerimin üzerindeki çantamın askısını tekrar omzuma yerleştirirken, "Teşekkür ederim." dedim. "Beni bıraktığın için." 

Teşekkürlerime her zaman olduğu gibi yine o gülümsemesiyle karşılık verdi. Elimin kapıyı açmak için uzanırken sormaya cesaret edemeyeceğim soruyu bir anda ona sordum.

"Sen de bize katılmak ister misin?" 

Tek seferde söyleme cesaretinde bulunmasaydım bu cümleyi bir araya getiremezdim. Aniden söyleyerek korkumun üzerimde kurduğu kalkanı kırmıştım. Başarmış olmanın verdiği sevinci içten içe yaşarken kabul edip etmeyeceğini merak ediyordum. Erken sevinmeye başladığımdan hayal kırıklığına uğramam benim için kaçınılmazdı.

Ellerini direksiyona sabit bir şekilde düşünürken, "Eğer bir işin yoksa tabi." diye ekledim çekingen bir sesle. 

Ellerini direksiyondan dizlerinin üzerine koyarken merakla beklediğim cevabı söylemek için dudaklarını araladı. "Başka bir planım olduğunu söyleyemem çünkü tüm günümü sana ayırmıştım. " 

İşi olmadığından boş vakti çok olmalı, anlam yüklemene gerek yok. 

Anlam yüklemene gerek yok.

Boş TuvalTahanan ng mga kuwento. Tumuklas ngayon