Beni Bekleyen Mutluluk

16 0 0
                                    


Apartmanın kapısına geldiğimde önceden çıkarmış olduğum anahtarla kapıyı açtım. İlk defa merdivenleri çıkmak için sabırsızlanıyordum. Hızla beni bekleyen merdivenlere yöneldim. Evin kapısına ulaştığımda kapının kilidini sessizce açtım. Onun uyuyabilme ihtimaline karşılık uyandırmamaya çalışıyordum.

Ayrılmamızın üzerinden sadece çok fazla geçmemişti ama yine de onu çok özlemiştim. Ayakkabılarımı da usulca kenara koyduğumda içeriden hiçbir ses gelmediğini fark ettim. Hala uyuyor olabilir miydi?

Parmak uçlarımla salona girdiğimde küçük bir çocuğu andırırcasına mışıl mışıl uyuduğunu gördüm. Onun huzurla uyuyabilmesine şahit olduğum için sevinmiştim. Çünkü uzun zamandır uyku problemi yaşadığını biliyordum. Bunu söylememiş olsa bile o gözlerinden uyku problemi yaşayan biri olarak anlayabiliyordum. Artık gözlerindeki uykusuzluktan kalma izler yavaş yavaş siliniyordu. Başını yastığa koyduğunda daha fazla uyuyabiliyordu. Hayatın karşıma çıkardığı her işaretle birlikte beni bekleyen mutluluğa adım adım yaklaştığımı hissedebiliyordum. Sanıyorum ki Kıvanç'ta benim gibi uyuyabilmeye başlamıştı. Bu da demek oluyor ki bizi bekleyen mutluluğa adım adım yaklaşıyorduk.

Onu uyandırmamak için özel bir çaba sarf ediyordum. Odama geçtiğimde çıkan seslerin azalması için arkamdan kapıyı kapattım. Üzerimdeki kıyafetlerden kurtulmaya başladım. Yazın son günlerinde olduğumuzu kendime hatırlatarak bu sıcağın bitmek üzere olduğuna sevindim. Yaz mevsimin hissi hoş olsa da tenimi yapış yapış yapan terlerden nefret ediyordum. Sevmediğim yapışkanlık hissinden kurtulmak için kendimi suyun altına bıraktım. 

Yazın en sevdiğim parçalarından biri de soğuk duş seanslarımdı. Yazın sıcaklığına karşı soğuk suyla duş almak bana çok iyi geliyordu. Aynı zamanda tenimden akıp giden soğuk su sanki üzerimdeki tüm yükü alıp götürüyormuş hissi uyandırıyordu bedenimde. Aldığım duştan sonra temiz kıyafetlerimi giymekse o huzurun ikinci kısmıydı. Arınmış gibi hissediyor, içim umut ve ferahlıkla doluyordu. Tüm yorgunluğumu duşla attıktan sonra ıslak saçlarımla uzanırken karnımın gurultuysa acıktığımı fark ettim. Bir şeyler yemenin vakti geldi diye bağıran midemi görmezden gelmek artık pek mümkün değildi. İstemsizce parmaklarımın ucunda yürürken salonun girişinde duraksadım. Hala uyuyan Kıvanç'ı kısa bir süre izledim.  Karşımda duran manzara hayranlıkla izlerken karnımın gurultusu bu anın büyüsünü sürekli bozuyordu. İstemeyerek de olsa kendimi zorla mutfağa sürükledim. Buzdolabının kapağını açtığımda neler yapabileceğimi düşündüm. Gözüme çarpan yufkayla minik kol börekleri yapma fikri zihnimde yer edindi. Diğer malzemeleri kısık sesle tek tek sayıp eksik malzeme olup olmadığını kontrol ettim. Eksik malzeme olmadığına hemfikir olduğumda kol böreğini hazırlamaya başladım. 

Tüm hazırlıkları olabildiğince sessiz bir şekilde yapmaya çalıştım. Kırk dakikanın sonunda geriye tepsiye son böreği yerleştirmek ve fırına atmak kalmıştı. Yufkanın parçalanmamasına özen göstererek tepsiye yerleştirdim ve son olarak ellerimi temizledim. Islak ellerimi kurulamak için peçeteye uzandığımda belimi kavrayan eller irkilmeme sebep oldu. 

"Çok güzel kokuyorsunuz hanımefendi. Kokunuz başımı döndürüyor. Kendimi rüyada gibi hissediyorum."

Ona doğru döndüm. "Gerçek olmadığını hissettiğinde ne yapman gerektiğini biliyorsun." dedim. 

"Evet." dedi. "Biliyorum." Dudaklarımız tekrar buluşurken gözlerimiz kapandı. 

Beni öpmeye devam ederken onunla yer değiştirdim. Artık tezgaha yaslanan Kıvanç'tı. Her dokunuşunda, her öpüşünde kendimi onun gökyüzünde kayboluyormuşum gibi hissediyordum. Dün olduğu gibi kendimi ona teslim ettim. Sıcacık dudaklarını öperken beni yönlendirmesine izin verdim. Ben mutfaktaki masaya ulaşana kadar adımlarımızı beraber attık. Masanın ucuna geldiğimizde beni belimden kaldırarak masaya oturtturdu. Kısa süreli ayrılan dudaklarımızın ayrı kalmasına izin vermeden tekrar dudaklarına yapıştım. 

Boş TuvalWhere stories live. Discover now