Birbirini Tanımak İsteyen İki İnsan

71 27 10
                                    


*Kıvanç*

Oups ! Cette image n'est pas conforme à nos directives de contenu. Afin de continuer la publication, veuillez la retirer ou télécharger une autre image.

*Kıvanç*


Sorusuna zaten cevap vermişti ama tekrar söylemek istedi onu tanımak istediğini. Ve dudaklarından, "Evet, seni tanımak istiyorum." sözleri döküldü. 

Rüya'yı gerçekten de yakından tanımak istediği eşsiz insanlardan biriydi. Öyle ki onun düşünceleri, davranışları merak uyandırıyordu. Birlikte geçirdikleri vakit boyunca onun hakkında pek bir şey öğrenememişti ama öğrenmek istiyordu. Nelerin onu mutlu ettiğini, boş vaktini nasıl değerlendiğini, nelerden hoşlandığını sebepsizce merak ediyordu. Neden bu sorularla zihnini meşgul olduğuna hala anlam veremiyordu. 

Tanımak istemesinin sebebi belki de beraber yeni bir yola başlamaları olabilirdi. En azından doğru cevabı buluna kadar buna inandırıyordu kendini. Aksi takdirde cevapsız bıraktığı sorular fazlasıyla onu meşgul ediyordu. Bu meşguliyetten kurtulmak için uydurduğu geçici cevaplara kendini inandırıyordu. Bu, uzun süredir yaptığı bir alışkanlık haline gelmişti. 

Çocukken yaralar bırakacak sorulara cevap vermek yerine kendi cevaplarına inanmıştı. Bu soruların acı verecek yanıtlarına karşı güçlü durabilecek kadar büyüdüğünde o yanıtlarla yüzleşmek zorunda kalmıştı. Şimdi her ne kadar acılarla dolu cevaplarla yüzleşmek zorunda olmadığını bilse de bu cevapların da o kadar basit olmadığını hissedebiliyordu.

Yabancılarla tanışmak, insanlara bağlanmak onun için kadar kolay değilken bu sefer her şey farklıydı.  İlk defa birinin yanındayken rahat hissedebiliyordu. Sahte gülümsemelere ve yalanlara hiç ihtiyacı olmayacağını biliyordu ve daha önce hissetmediği bu his onu Rüya'ya çekiyordu.

Beraber geçirdikleri sayılı anlardan sonra çok çabuk bağlanmıştı. Bu kadar kısa sürede böylesine bir insana bağlanmamıştı. Adımını attığı her ülkede yeni insanlar tanımış fakat o insanların yokluğunu da hissetmemişti. Rüya o tanıdığı insanların aksine yokluğunu derinden hissettiriyordu. Onunla birlikte olduğu anları unutamıyor, ne kadar farklı olduğunu hissedebiliyordu. 

Onu tanımak istediğini söyledikten sonra onunda tanımak isteyip istemediğini merak etti. Aynı soruyu ona da yöneltti. "Peki," dedi sormaya çekinen bir sesle. "Sen beni gerçekten tanımak istiyor musun?" diye sordu. 

Rüya sorduğu soruya düşünmeden cevap verdi. "Evet, bende seni tanımak istiyorum."

Bu sözleri duymak rahatlatmıştı. O da beni tanımak istiyor, diye geçirdi içinden. Bu his ruhunda garip izler bırakmıştı. 

"Ben seni soru yağmuruna tutarken sen beni tanıyamazsın. O yüzden soru sorma sırası senin." dedi içten gülümsemesiyle. 

Bu gülümseyişi Kıvanç'ın zihnine kazınmıştı çoktan. En olmadık anda aklına geliyor, dikkatini dağıtmayı kolaylıkla başarıyordu. Dikkatini dağıtmak o kadar kolay değilken,  onun bir hayalinin kolayca dağıtabilmesi aklını kurcalamıştı. Düşünmek istemediğinde bile aklındaydı.  Söyledikleri sözler zihninde tekrar tekrar yankılanıyor, gülüşü gözünün önüne geliyor ve sürekli gözlerinin karanlıkta onu bulduğu geceyi anımsıyordu.  Tüm bunları düşününce tesadüf kavramı anlamını yitiriyordu ve hayatında ilk defa kadere inanıyordu. Onunla tanışmanın kaderinde olduğuna. 

Boş TuvalOù les histoires vivent. Découvrez maintenant