8

552 93 29
                                    

Kiyoomi ülke dışına gitmek zorunda kaldığı görevlerden her zaman nefret edecekti.

Çölün sıcağı, içine yerleştiği küçük barakanın boğuculuğu ve hedefini beklemek için fazlasıyla erkenden gelmiş olması canını sıkmıştı.

Atsumu'nun bildiği kadarıyla Kiyoomi çalıştığı reklam firması için Fransa'ya gitmişti. Biraz daha merak etseydi detayları sorardı ama Atsumu sadece gülümseyip "Tamam." demişti. Sorun değildi, Kiyoomi, Atsumu'nun umurunda olmadığını öğreneli uzun zaman oluyordu.

"Hedefin gelmesine ne kadar var?"

Kulaklığından Akaashi'nin sesi yükseldi. "10 dakika. Hedef bölgeye yaklaşınca bombalar harekete geçecek, aracı patlatmayacak ama bir dakikalığına kilitleyecek. O sırada harekete geçmen lazım. Unutma, Haiba'yı bitiriyorsun, sürücüyü bayıltıyorsun."

Kiyoomi planın üstünden en az bin kere geçmişti. Bunları zaten biliyordu.

10 dakika. Şu barakadan çıkmasına son 10 dakika. Bunu yapabilirdi.

Hedefin adı Haiba Lev'di. Özel bir araçla korunuyor olacaktı. Bunun için çok ince bir plan yapmışlardı. Biraz zorluydu ama Kiyoomi'nin halledemeyeceği bir şey değildi.

Kiyoomi bu görevden sonra iyi bir tatile çıkma hayalleri kurarken (Hem de tatilinde Atsumu yoktu, ne güzel bir düşünceydi...) düşüncelerini bir motor sesi bozdu.

"Şunu duydunuz mu?"

"Bu Haiba olamaz. Çok erken."

Çok geçmeden sesin sahibi görüş alanlarına girdi.

"Hedef değil." diye düzeltti Kiyoomi. "Arabasıyla çöle gelmeyi seçen aptalın teki."

Aptal bir sivil, herhalde burayı turistik bir yer zannedip gezmeye gelmişti. Arabasıyla rahatça ortama girip keyifli keyifli güneşe bakmasının başka bir sebebi olamazdı.

Kiyoomi, bilinçsizce bombalardan birini harekete geçiren adama küfretti. Geri sayımı başlar başlamaz durdurdu.

"Sivil mi?"

Sürücü arabasını terk etti, çevresini incelemeye başladı.

"Büyük ihtimalle turist."

Akaashi duraksadı. "Kendiliğinden gitmesini bekleyelim. Ama gitmezse-"

"Sivili vurmayacağım."

"Sakusa."

"Hayır."

Patron korkutucuydu- Kiyoomi'nin bütün işi korkutucuydu. İnce bir iplikle örülmüş bir hiyerarşiye bağlıydı ve Kiyoomi çok dikkat çekerse kesilip atılacağını biliyordu.

Ne olursa olsun, aşmayacağı bazı sınırlar vardı. Bir sivili vurmayacaktı.

Dürbününü eline aldı, turisti daha yakından incelemeye başladı. Arabasından indiğinden beri boş boş yürümekten ve karşıya bakmaktan başka bir şey yapmıyor gibiydi. Başında bir kask, gözlerinde güneş gözlüğü vardı.

Çölün ortasını ziyarete geliyorsa bayağı aptal bir turist olmalıydı.

Sürücü, arabasının arkasına doğru ilerlediğinde Kiyoomi, bu yürüyüşü bir yerlerden tanıdığını düşünmeden edemedi.

"Bir dakika uzaklıkta bir araç daha görüyorum."

Bu, hedefi olmalıydı. Eğer sürücü şimdi gitmezse bombalara tanık olacaktı.

"Sakusa?" Akaashi'nin sesi endişeli gibiydi.

Kiyoomi her geçen saniye daha da geriliyordu. "Ne?"

"Bir silah tespit ettik."

"Ne?"

Başını çevirdiği gibi ne olduğunu gördü. Sivil zannettiği adam, omzunda bir roketatarla hedefin geldiği yöne bakıyordu.

"Siktir." Kiyoomi dürbünü fırlattı. "Sivil değil!"

Hemen dürbünlü tüfeğini kaptı, nişan aldı. Bu her kimse bir sivil değildi- başka bir şirketin ajanı olmalıydı. Belli ki o da Haiba'yı ortadan kaldırmak için görevlendirilmişti. Diğer bir deyişle Kiyoomi'nin hedefine konmak üzereydi.

Bu atışı batırma şansı yoktu, tek vuruşta halletmesi gerekiyordu.

Tetiği çekerken tereddüt etmedi.

Sürücü geriye uçtu, yere yapıştı.

Akaashi hiç yardımcı olmuyordu.

"Hedef bölgeye girmek üzere. Bombalara son 30-"

Kiyoomi'nin ilk hatası, gözlerini bir anlığına Haiba'nın geleceği yöne çevirmek oldu.

Çünkü yeniden vurduğu adama döndüğünde, onun hiçbir şey olmamış gibi geri ayağa kalktığını gördü.

Daha da iyisi, roketatarı doğrudan Kiyoomi'nin olduğu noktaya bakıyordu.

Bütün hayatını gözden geçirdiği bir saniye boyunca sadece var olan her şeye küfredebildi. Panikle kendisine seslenen Akaashi'nin sesi bütün beyninde yankılanıyordu sanki.

"Sakusa!"

Kendini fırlatmak için birkaç saniyeden daha fazlası olmadı.

Arkasındaki kumların uçuştuğunu hissetti, patlamayla birkaç metre öteye sürüklendi. Bağlantısı gitmişti, Akaashi'yi duyamıyordu.

Harika.

Olayın gerçekliği yüzüne çarptığında aradan birkaç saniye geçmişti.

Haiba ve şu... diğer ajan. Kiyoomi'nin öldürmeyi beceremediği iki kişi.

Daha şimdiden Patron'un vereceği tepkiyi tahmin edebiliyordu. Başarısızlığı, Kiyoomi'nin başına büyük bela olacaktı.

Burada daha fazla kalamazdı.

Kendini zorla yerden kaldırdı, ayaklarını sürükleyerek oradan uzaklaşmaya başladı. Arkasından gelen patlama sesleri kafatasının içinde yankılanıyordu sanki.

Patron'un sonraki emirlerinin ne olacağını biliyordu. Görevine balta sokan şu diğer ajanı bulmasını ve onu ortadan kaldırmasını isteyecekti.

Sorun değildi.

Kiyoomi bunu yapmak için can atıyordu.

48 saat √ sakuatsuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin