32

342 66 48
                                    

Atsumu şirkete katıldığında ilk görevinde Kenma'yla eşleştirilmişti.

"Burası sıkıcıdır," demişti Kenma, o sırada bilgisayarın başında oturuyordu. "Biz sadece bilgi vermek ve ana ekibe destek vermek için buradayız. Hiç bu işi yaptın mı?"

Atsumu omzunu silkmişti. Inarizaki'nin hiç bu kadar kaynağı olmamıştı ki. "Çözerim."

"Hiç ayak işi yapmadıysan hep sahadaydın o zaman."

Atsumu başıyla onaylarken Kenma'nın yanına yerleşmişti. Daha fazla soru gelmeyeceğini umuyordu çünkü Atsumu'nun o an geçmişi hakkında konuşacak hali yoktu.

"Yeni başlayanları hep buraya yollarlar. Birkaç haftaya sahaya dönersin." demişti Kenma, ondan sonra da hiçbir soru sormamıştı. Belli ki o da boş sohbetten hoşlanmıyordu. O andan sonra sadece talimat vermek için Atsumu'yla konuştu, onun dışında onu görmezden geldi.

Henüz evini terk edeli iki hafta olan biri için bu, ideal bir durumdu.

Kuroo'yla tanışması yine birkaç hafta sonra Kenma aracılığıyla oldu. İçinde Kuroo'nun da olduğu bir ekiple bir suçlu grubunu yakalamaya hazırlanıyordu. İlk saha göreviydi bu.

Yeterince bilgi almışlardı ama Atsumu aklına takılan bir şeyi şu ana dek ekipte konuştuğu tek kişi olan Kenma'ya sormak istemişti. Aklına neyin takıldığını bile hatırlamıyordu, muhtemelen önemsiz bir şeydi. O bilgi için Japonya'daki hayatını değiştirecek ve kendisine iki dost kazandıracak bir şey yapmıştı- Kenma'nın odasına dalmıştı.

Kenma dışında tanımadığı birisi de odadaydı, belli ki görevin üstünden geçiyorlardı. Tek bir sorun vardı, o da tanımadığı kişinin, sandalyede oturan Kenma'nın alnını öpüyor olmasıydı.

Atsumu saniyesinde kendisini bir silaha bakarken buldu.

Şaşırtıcı bir şekilde silahı tutan, ilk defa gördüğü yabancı değil; Kenma'ydı.

Atsumu itiraz etmek için ağzını açtı ama hiçbir ses çıkmadı.

Neden silaha bakıyordu?

"Dur- Kenma, n'apıyorsun?" Horoz kafa da kendisi kadar şaşkın gibiydi.

"Hiçbir şey görmedin."

Atsumu bir an durumu neredeyse alaya alacaktı, "Merak etme, açıkça horoza benzeyen birini öptüğünü bütün şirkete yaymam." diyecekti. Sonra durumun ciddiyetini anladı.

"Görmedim."

"Kenma- sakin olur musun? Şu an biri bunu görse daha şüpheli olmayacak mı?"

"Umurumda değil."

Atsumu başını iki yana salladı. "Görmedim. Bir şey sormaya gelmiştim."

Kenma her zamanki düz ifadesinin aksine yüklü bir nefret taşıyor gibiydi. "Kapıyı çalmaz mısın sen?"

"Bir şey görmedim," diye ısrar etti Atsumu.

Ama sorun buydu, görmüştü işte. Bunu geri alamazdı.

Kenma o silahı, Atsumu'nun Bangkok'u terk edip Japonya'ya gelmesiyle aynı sebepten dolayı tutuyordu.

Bu işte olmak sürekli düşmanlarının olması demekti. Şirket içinde ve dışında- her an tetikte olmalılardı. Dostunuz saydığınız biri bile her an fikrini değiştirebilir ve hayatınızı kaydırabilirdi.

Ve düşmanların en büyük kozu canınız değildi, sevdiklerinizdi.

Eğer birisi Osamu'nun varlığını keşfetseydi, Atsumu da Kenma'nın yaptığını yapardı. Hatta o düşünmeden tetiği çekerdi. Sonuçlarını düşünmezdi bile- çünkü o anki Atsumu bir hafta önce eski patronunu öldürmüş, evini ve bildiği her şeyi terk etmiş, yaşamaya çok hevesli olmayan biriydi. İçten içe herhangi bir saha görevinden çıkamamayı umuyordu, yaşamaya değecek çok bir şeyi kalmamıştı.

48 saat √ sakuatsuWhere stories live. Discover now