33

382 63 92
                                    

tw ölüm

-

Kiyoomi, şu son iki üç günden sonra Atsumu'ya olan güveninin imkansız bir derecede yükseldiğini söyleyebilirdi. Defalarca neredeyse beraber ölmek insana bunu yapıyordu işte. En azından bu, Atsumu kendisine silah doğrultana kadardı.

"Dizlerinin üstüne," demişti, Kiyoomi "Bana güvenmen senin hatan." duymuştu.

"Anlaşmamız vardı," demişti, Kiyoomi "Evet, her şeye rağmen arkandan iş çevirdim." duymuştu.

O an boyunca Atsumu'nun kendisine dik dik bakıyor ve belli ki gözleriyle bir şeyler anlatmaya çalışıyor olması umurunda değildi, Kiyoomi bir daha onu aynı şekilde görebileceğini sanmıyordu.

Çünkü aynı teklif kendisine sunulduğunda telefondakilere kendilerini becermelerini ve ikisini de rahat bırakmalarını söylemişti. Belli ki Atsumu bunu yapamamıştı, yoksa buluşma yerlerine bu kadar yakın bir otele Kiyoomi'yi getirip bir de canı üstüne pazarlık yapacak duruma düşmezdi.

Evet, Atsumu bu durumdan ikisini de kurtarmış ve anlaşmayı kabul etmemiş olabilirdi ama Kiyoomi ona bir daha nasıl güvenebileceğini bilmiyordu.

Yangın merdiveninin kapısının önünde, bir kolu Atsumu'nunkini sıkı sıkı tutarak koşarken ise bu düşünceler beyninden yok olmuştu. O an tek düşünebildiği gözlerinin acıdığı, sisler içinde yolu yöneten Kuroo'yu görmenin ne kadar zor olduğu ve Atsumu'yu bırakırsa onu bir daha bulamayacağının korkusuydu.

Patlama sesi dışında da ortamın kaosa bulandığı belliydi. Sis şimdilik kendilerini saklıyor olabilirdi ama Kiyoomi hala Atsumu'nun şirketi tarafından çevrelendiklerini biliyordu.

Kuroo bir planım yok demişti ve Kiyoomi eğer mantıklı düşünebilseydi bunu anlardı. Plan tasarlayacak zamanı tabii ki yoktu, buraya kadar gelip bahçeye sis bombaları bırakabilmesi bile mucizeydi ve Kiyoomi ona minnettar olmalıydı.

Ama değildi. Arabayla kaçmak neredeyse imkansız bir plandı, arabaya ulaşmak ise gereksiz derecede zorluydu. Kiyoomi otelin koca bahçesini çevreleyen demir çitlerden atlamaları gerektiğini biliyordu ve bunu dikkat çekmeden yapmaları imkansızdı.

Çevreleri zamanla dumandan arındıkça Kiyoomi'nin silah tutan eli sıkılaştı, kendisini görme şanssızlığını yaşayan her ajana ateş etmeye çalıştı. Bir kolu Atsumu'yu sürüklerken kolay değildi.

Her şey hem oldukça hızlı hem imkansız derecede yavaş gerçekleşiyor gibiydi. Atsumu bir şekilde kendi kolunu kurtardı, Kiyoomi onun arkasında birine hedef aldı, birisi kendisini aniden sağa çekti-

Kuroo sırtını duvara vermiş şekilde kendi silahını kontrol ediyordu. Burası bir büfenin arka kapısı olmalıydı. Kiyoomi hızla çevrelerini inceledi.

Otelden biraz uzaklaşmışlardı ama yeterli değildi. Ajanlar hala otel kapılarına odaklanıyora benziyorlardı. Şimdi yapmaları gereken fark edilmeden oteli çevreleyen ağaçlık alana dalmak, demir çitlere ulaşmak, dışarı çıkabilmek, Kuroo'nun arabasını bulmak...

...düşüncesi bile başını ağrıtıyordu. Bu kadar şanslı olmalarının imkanı yoktu.

Çevrelerindeki ses karmaşası yüzünden Atsumu'ya seslenirken kendisini zor duydu.

"İyi misin?"

Atsumu başıyla onayladı. Biraz daha kendisini toparlamışa benziyordu.

Kiyoomi onu kontrol ettikten sonra kendi silahına döndü, bu kısa arayı şarjör değiştirmek için kullandılar. İşleri bittiğinde Kuroo panik dolu bir ifadeyle kendilerini izliyordu.

48 saat √ sakuatsuWhere stories live. Discover now