14

523 91 30
                                    

Kiyoomi, binanın içini çeşitli açılarda gösteren ekranlardan birine döndü.

"Burada mı?"

Akaashi birkaç tuşa bastı, hemen ardından bilgisayar binayı taramaya başladı.

"Sistem bir yabancı algıladı. Büyük ihtimalle o."

Kiyoomi dişlerini sıktı. Aptal Atsumu. Her zaman işe önce atlamak, spot ışığını üzerine çekmek zorundaydı sanki.

"Ne kadar tehlikeli olduğunu bilmiyoruz. Belki silahlıdır, belki patlayıcıyla gelmiştir." Akaashi hızla yerinden fırladı, Kiyoomi'nin önüne bir cihaz yerleştirdi. "Yerini tespit edene kadar onu oyalayabilir misin? Şimdi bağlıyorum. Herkes olası bir baskına hazır olsun."

Kiyoomi yutkundu. Eğer iş ölümcül bir boyuta gelirse Atsumu'nun kendi canını tehlikeye atmayacağından emindi. Kiyoomi'nin pahasına kendisini patlatmazdı.

Bundan yüzde yüz emin olamaması canını sıkıyordu.

Üstelik şirketin gizliliği buradaki herkesin yaşamından önemliydi. Atsumu kimseyi patlatmayacaksa bile bilgileri ele geçirmeye çalışabilirdi. Bu durumda onu engellemek için Kiyoomi'nin kendi yaşamını ortaya koyması bekleniyordu.

Onay gelince kendisini Atsumu'ya bağlayacak tuşa bastı.

"Atsumu? Sana beni işte rahatsız etmemeni söylemiştim."

Hoparlörden yükselen Atsumu'nun sesi bütün ekip tarafından duyuluyordu.

"Ah- Omi-kun! Sesini bi' daha duyamadan ölürsün diye çok korkmuştum." Atsumu'nun sesindeki neşeli ton Kiyoomi'yi şaşırttı. "Öyle bir şey yapma, tamam mı? Son sözlerini söylemeden ölürsen üzülürüm."

Kiyoomi... bir süre cevap vermedi.

Atsumu'nun sözleri yüzünden değildi, her ne zırvaladığı umurunda değildi. Kiyoomi sadece... şaşkındı.

Atsumu'dan bu kadar canlı bir ses tonu duymayalı çok oluyordu. Normalde sadece robot gibi davranır, boş boş gülümser ve ölü gibi önceden planlanmış kelimelerle konuşurdu.

Şimdi ise tanıdığı Atsumu gibi konuşuyordu.

"Omi? Orada mısın? Sırf ben yapma dedim diye öldün mü? Yok artık."

Kiyoomi cevap vermeden önce yutkundu.

"Kusura bakma. Bir an normal konuşabildiğini unutmuştum."

Atsumu'nun kahkahası bütün odada yankılanınca Kiyoomi içinde bir şeylerin koptuğunu hissetti. Bildiği Atsumu'yu o kadar özlemişti ki neredeyse üzülecekti.

Neredeyse.

"Uzun zaman sonra bana bir şeyler hissettirebildiğin tek anın ölmek üzere olduğun an olması benim suçum değil."

Kiyoomi dişlerini sıktı. Atsumu'nun sinirlerini bozmasına izin vermeyecekti.

"Komiksin, Atsumu. Sana buradan sağ çıkmana izin vereceğimizi düşündüren nedir?"

Atsumu'yu göremiyordu ama omuz silktiğine adı gibi emindi.

"Öncelikle elimde canım isterse basabileceğim bir buton var. Ben patlarım ama siz de patlarsınız. O yüzden bence beni kızdırma." Ne ironikti, Atsumu'yu kızdırmak Kiyoomi'nin evliliğinin özetiydi. "Hem- ilk saldıran kazanırmış, Omi. Bunca yolu boşuna gelmedim."

"Hangi savaş suçlusundan duydun bunu?"

"Okuduğum bi' mangadan aslında." Kiyoomi gözlerini devirdi. "Bir de 17 yaşımdan beri yaptığım mesleğim gereği. Daha çok mangadan öğrendim ama."

48 saat √ sakuatsuWhere stories live. Discover now