Bölüm 14

40K 1.2K 256
                                    




-MÜPHEM-

Murphy Bambin parçalarını kaşığıyla kasenin dibine sıkıştırıp suyunu kafasına dikti. Odada burnumu kırıştıran bir senfoni yankılanıyordu. Öyle ki dudaklarıyla çıkardığı sese karşılık bir an kendimi hava akımına kapılıp Murphy'nin ağzının içinde bulacağımı sandım.

Odamın diğer ucunda uykusuzluğun kıstığı gözlerimi ona dikmiş, bakışlarımdan aynı höpürdetme sesiyle onu boğabileceğimi anlamasını sağlamaya çalışıyordum. Ne yazık ki iş bu raddeye gelmişti. Aldırmadan yumuşak Bambin çubuklarından birini daha içine çekti. Tıpkı son yarım saattir artık midesinde olanlara yaptığı gibi bu seferki en lezzetlisiymiş gibi davranıyordu. Yaşamın devamlılığından bu denli zevk almanın bedelini akıl sağlığımın ödemesi gerekiyorsa belki de engel buna olmamalıydım.

Önce önümdeki notlara sonra Murphy'e baktım. Ben ezeli dertlerin dermanını sorgularken o kaderin kendisinden aldıklarıyla ebedi bir sarhoşluk yaşıyordu.
Minderde izi çıkmasına rağmen kıçımı biraz daha koltuğa yerleştirdim. O sırada Nanta'daki hainin hala koridorlarımızda geziyor olduğunu düşünüyordum. Sinsi adımları Asher'ın odasına gidiyor muydu? Peki ya yatağına yatıyor muydu? Öyleyse yatak ve adımların sahibi aynı kişi olabilir miydi? Asher. Bilinçaltıma her türlü şüpheyi ekiyordu.

Önümde duran sayfanın en başına attığım başlığın altı uzun zamandır boştu.

Erinyeler.  

Yılanlı enseleri kadar zehirli sözleriyle Erinyeler, bunca zaman Habzeb'in bile uyandırmaya cesaret edemediği meleklerdi. Her ne olduysa görünen o ki şimdi onları hayata döndürmek için doğru zaman olduğunu düşünüyordu.  Topal şeytan. Hanzeb tarzı senaryo üretme yetimi bir türlü aktive edemediğimden onlarla neler yapabileceğini dair komplo tahminlerinde bulunamıyordum. Bu da komploları ürettiği o kafasını ezmek istememe neden oluyordu.

Masadan destek alarak koltuğumu geriye ittim. Belki de başka bir açıda olmak çözüm fikirlerimin önüne kalkan olan Alessia'yı daha sonra incelikli düşünmek üzere kenara koymamda faydalı olabilirdi. Ne zaman Hanzeb ve Erinyeler hakkında aydınlanmaya yaklaştığımı hissetsem zihnimdeki gözlerimin önünde endamını sergiliyordu. Sanki gerçekten bilinçaltımda can bulmuş gibi. Bir kere başlayınca sonu gelmiyordu. Derimin altında Alessia adında çağlayan kan damarları vardı ve durulmuyordu.

Eğer gözümü Murphy'nin yemeğinden ve yeme stilinden çekebilirsem keşfedilmemiş toprakları bile fethedebilirdim.

''Hangisine karar verdin?'' dedi bir anda. Gözleri hala kasenin içindeydi. Kaşığı kasesinin dibine sürttükçe çıkan ses kaşığı kendime saplama isteğimi körüklüyordu. Dişlerimi serbest bıraktım. Neyden bahsettiğini anlamaya çalışıyordum fakat onu anlamaya çalışırken mantığımı kullanmam gerektiğinden emin değildim. Konu Murphy olduğunda bu hep böyle olurdu.

Sırtımı dayayıp yüzüne odaklandım. ''Neyden bahsediyorsun?''

Sormamışım gibi davranarak kaşığına nefesini üfledikten sonra cebine attı. Her saniye bir öncekinden daha sabırsız hale geliyordum. Duvarlarda gezen gözleri benimkileri bulunca orada olduğumu yeni fark etmiş gibi gülümseyip al salladı. 

''Tabii ki öfkeni nasıl atacağına?'' sözlerine karşılık yeni giyinir gibi toparlanmaya başladım. Sırtımı dikleştirdim, tek kaşımı kaldırdım, omuzlarımı silkeledim ve son olarak parmaklarımı kenetledim. Her duyguyu göz önüne serecek kadar şeffaf olmaktan nefret ediyordum.

Bir parmağındaki ipi diğer parmağına sardı. Sanki bu hareket yaşamsal bir ihtiyaçmış gibi devamlı olarak yapardı. Az değil, onu kurtardığım ilk gün dahi bu iplere çoktan bağlanmıştı. Fakat iplerin Murphy için anlamını veya meziyetlerini ne kadar sorsam da öğrenememiştim. Neticede ipler ve sağladıkları fayda hayal gücüme kalıyordu.

FANTOM ETKİSİ doğa dönüyor Where stories live. Discover now