İLAHİ BAKIŞ AÇISI

39K 1K 188
                                    




'' Gerçekten...'' Hanzeb çok eğlenir gibi güldü. ''Bunca zaman kendini oldukça kıvrak zekalı ve dikkatli biri mi sanıyordun?'' Alessia'nın ifadesi çürümeye yüz tutan bir meyve gibi karardı. Henüz bir zamanlar ölmüş, yeniden dirilmiş ve şimdilerde arzuladığı adam tarafından öldürülmüş olduğu gerçeğini aşmaya çalışıyordu. Üstelik bu uğraşı kulağa tüm gerçeklik kadar saçma gelmişti.

''Defalarca kez farkında olmadan büyü yaptın-'' Hanzeb'in kaşları çatıktı fakat dudakları keyifle kıvrılmıştı. Tanrım... Bu anı ne de çok hayal etmişti. Bir çocuk gibi. Üstelik karanlık bir imparator olmasına rağmen. Başını yana eğdi, gözleri Yaşam Kanı'nın üzerindeydi. ''Büyü yapan herkesi izleyebiliriz, Alessia. Gladyatörlerinden defalarca kurtulmayı başlardın. Bu imkansız. Hiç tanınmadan Merkez'e ve Han'a girdin. Yaptığınız planlardan hasarsız kurtuldunuz...Sence tüm bunlar şans mıydı?'' Hanzeb'in adımları genç kıza yaklaştıkça yaklaştı. İfadesi dahi bir tehditti. Sözleri sivri hançerin ucu.

Alessia başını eğdi ve güldü. Gerçektende öyle sanmıştı. Geriye dönüp baktığında yalnızca Hanzeb'in onu uzaktan izlerken ne kadar eğlendiğini anlıyordu. ''Sarayıma neden kimse giremezken sen buradasın?'' Tam bir salak gibi hissediyordu. Tüm bu sorular...

Artık cevabı biliyordu. ''Ne kadar iyi zaman geçirdiğini anlatmak için beni buraya getirmedin diye umuyorum öyleyse?''

Hanzeb bir çocukla konuşur gibi yüzüne eğildi. Oldukça iriydi. ''Yüzlerce hata, Alessia. Sonu kendi ayaklarınla buraya varman ve beraberinde ihtiyacım olan herkesi getirmenle bitecekti. Nitekim,'' Ellerini iki yana açıp çevresini gösterdi. Turuncu saçlı katilinin ağzı bıçak açmıyor, Merga'nın iniltiler yükseliyordu. ''Öyle de oldu. Bana her zaman istediğimi veriyorsun.''

''Her zaman işine yaradığım için mi beni yalandan bir dünyaya tıktın yoksa yukarıdan baktığın bu Yaşam Kanı'nın tahtını titreteceğinden korktuğun için mi? '' Alessia gözlerini kıstı. ''Eminim ilkidir.''

Hanzeb gülümsemesini bozmadı. Oysa bir çocuk gibi keyfinin hemen kaçacağını düşünmüştü. ''Seni oraya tıktım çünkü varlığın düzen bozuyor Alessia. Düşün bir...Ailem dediğin onca kişi senin yüzünden asla uyanamayacakları bir komada.'' Yüzü sahte bir dehşetle çarpıldı, eli kalbine gitmişti. Alessia anlamaya çalıştı. ''Sen neyden bahsediyorsun?'' Bir anda zihnine nüfus eden görüntüler tüplerdeki insanlara aitti. Labaoratuvar'da bir turşu gibi şişelenmiş çıplak ve hasta bedenler Alessia'nın şimdiye dek anne-baba dediği insanlardı.

Hanzeb bu aydınlanmayı gördü. ''Sana bahşettiğim o kusursuz hayatlarda, her birinde gerçeğin peşine düşmeseydin- Eğer hafızanı tazelemeseydin şimdi yaşıyor olacaklardı. Ah, tabii merak ettiğin buysa. Yarım kalmış bir simülasyon zihinlerini travmatize etti.''

Mümkünmüş gibi omuzları biraz daha düştü. Dolu gözlerini hissizlikle karşısındaki canavara diktiği sırada Müphem ve Merga'nın bir takım sesleri geliyordu. Alessia onların zor kullanılarak götürüldüklerini bakmasa da görebiliyordu. İçinden bir ses arkadaşların için bir şey yapıp yapmayacağını sorguluyordu. Alessia gerekli gücü içinde aradı ama baktığı yer boştu. Sanırım bu sesin geldiği yere vicdan, baktığı boşluğa da yenilgi deniyordu. Hem de düpedüz kendine yenilmişti.

Güçlü ve akıllı olduğuna gerçekten inanmıştı. Ama şimdi yalnızca buna inandırıldığını çok iyi anlıyordu. Sersem diye fısıldadı zihninin içine. ''Nasıl da her şeyi bildiğinizi sandınız, değil mi Alessia?'' Hanzeb'in ezici cümleleri karşında hiç bilmediği bir benliği daha yıkıldı. Zaten bir önemi de yoktu. Tüm benlikleriyle birlikte kaybetmişlerdi bu mücadeleyi.

Bu yüzden Merga ve sevgili katili zindanı boylamak üzere götürülürken itirazda bulunmamıştı. Kalbinde bildiği tüm yalanlardan daha büyük bir yara vardı, o yaranın da turuncu saçları. O saçları birçok kalıbın içine sığdırmıştı. Yutkundu. Tüm bunları düşündüğü her saniye Hanzeb'in keyfi katlanıyordu.

FANTOM ETKİSİ doğa dönüyor Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin