Bölüm 17

39.3K 1.1K 380
                                    

Benim için çok değerli olan oylarınızı vermeyi unutmayın. 🥰 iyi okumalar. 💜

-MÜPHEM-

Hız ve teknik bilgi. Bu ikisi gibi genellikle arka plana atılan, görünüşte değersiz bir yönden epeyce gelişmiştim. Bahsi geçen ikili beni elle tutulur bir silahtan daha fazla hayatta tutabilir ve sarf edilen enerji miktarını en aza indirebilirdi. Bunu bir kere daha anlamamı sağlayan sarnıcın korunan yeraltı tünelleri olmuştu.

İşin sırrı, karşıdan gelen hamleleri vücudumun doğru yerleriyle karşılayarak hamlelerin sahibi tüm enerjisini kaybedene dek kıçım tekmeleniyormuş gibi görünmekte bitiyordu. Bunun kurnazca olduğunu uzun zaman önce kabul etmiştim. Bazen de...havada uçuşan kılıçlar değil de yumruklarsa tenimin gazabı kaçınılmaz sonu en erkene taşıyordu. İstemsizce yüzüm buruştu. Yüce Nanta, herkes onurlu bir ölümü hak ederdi, Hanzeb'in sürüngenleri bile.

Fakat Hanzeb?

Asla.

Tüneller karanlıktı. Bu yüzdende Dustin'in uyduruk timini takiben girdiğim yolda timin Erinyelerden oluştuğunu anlamam zaman almıştı. Ve beraberinde halihazırda bir suikast seyircisi olduğumu da.

O aletsiz zehir torbalarına yapacağım tek şey kıçlarına ikinci bir delik açmak olmalıydı lakin ben, medeni bir beyefendi gibi sarnıcın sularına çıkan kapakları onlardan önce bulup kalabalığı en az hasarla dışarı dökmeyi seçmiştim. Tam olarak bu yüzden de çalışma masamın dörtte birini kaplayacak türden bir ''Öfke iradesi'' ödülünü alabilecek tek kişi olduğuma emindim. Ayrıca böyle bir ödülün olmaması umurumda bile değildi.

Sudan çıktığımda hemen hemen herkes ıslak ve basit giyimli bir erkeği fark edemeyecek kadar çakır keyif olmuştu bile. Zor olan yakışıklı yüzümü saklamaktı. Dudağımın tek köşesi yukarı kıvrıldı. Bu yalandan aldığım zevkin yüzüme yansımasıydı.

Eldivenlerimi sıktım ve onları tekrar elime geçirirken çevreme baktım. Kapılar tam da tahmin ettiğim gibi kilitlenmişti. Kahramanlık yapmanın sırası olmadığını biliyordum, nitekim buraya geliş amacım başta Merga'yı bulmaktan ibaretti. Bu sebeple dikildiğim noktada olması gerekenden daha uzun kaldım. Çevreye aynı anda birden çok şeyi eleyen bakışlar atarken saçımdan süzülenler eldivenim sayesinde oluşan su birikintisine her saniye bir yeni damla daha ekliyordu. Birazdan o birikintiye basarak etrafa sıçrattım. Bunu yapmamın keyifte başka bir amacı yoktu.

Dakikalar sonra kapıların açılmış olması için elimdeki tüm henzadamin kağıtlarımı harcamam gerekmişti. Yine de fazla düşünmedim. Sarnıcın içindeki her kapının altından ittiğim kağıtların yaratacakları tahribat sorunu çözüme kavuşturacaktı.

İçkilerini kadehlerinde çeviren davetlilerin fısıltılarını dinledim. Bunun içinde ekstra bir çabaya gerek kalmamıştı çünkü dedikodu her denizde rastlanan yosun gibiydi. Rahatlayarak omuzlarımı gevşettim. Merga'nın burada olup olmadığı hakkında telaşa kapılmama gerek yoktu.

O buraya çoktan ve kesin olarak gelmişti.

Tüm bunların kolay olduğu söylenemezdi fakat her şeyin bu denli yolunda gitmesi bende psikopatça bir rahatsızlık uyandırıyordu. Biraz sonra Merga'yı gördüğümde bu huzursuzluk ikiye katlandı.

Bir hayalet gibi soğuk sarnıcın mermer duvarlarının yamacında bir görünüyor bir kayboluyordu. Onu sadece o istediğinde görebilirdiniz, Bu Merga'nın onu ulaşılmaz yapan kişiliğinin bir parçasıydı. Hep böyleydi.

Kalabalık arasında dolanırken kimse gözlerini onun varlığına çevirmedi. Ne yaptığını çok iyi biliyordum. Kimse yakınlığını sezemezdi. O an için hem var hem yoktu, gözlerinizi uzağa diktiğinizde manzarayla aranıza giren cam gibiydi. Kesici ve görünmez. Size kokunuzu alacak kadar yaklaşır, siz farkında bile olmadan gözlerinizin tam içine bakardı. Onun ölüm ve yaşam arasında seçtiği karanlık taraf içimi titretti. Eğer yeterince şanssızsanız soğuk nefesini ensenizde hissetmek kaçınılmazdı.

FANTOM ETKİSİ doğa dönüyor Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin