6

8.8K 435 65
                                    

"Çınar! Gelmeyeceğim dedim!" Telefon yüzüme kapanınca ağlar gibi bir ses çıkardım. Çıldıracaktım. Partiye gelmem için ikna etmeye çalışmış sonrasında ise reddetmeme rağmen beni alacağını söyleyip yüzüme kapatmıştı. Ve bunu yapacağına emindim. Odadan ayrılıp sekerek aşağı indim.

Derin Hanımı ve Uraz Beyi bulmam gerekti. Salonda sadece Aras ve Çakır abimin olduğunu görünce bahçeye çıktım. Biraz uzağımda oturup sohbet ediyorlardı. Hızlı adımlarla oraya yürüdüm.

Beni fark ettiklerinde gülümsediler. "Dide, gel otur." Eli ile boş yeri gösterdiğinde oturdum. "Bir sorun mu var?" Dedi yüzüme bakarken Uraz Bey. Kafamı olumsuz anlamda salladım. "Hayır hayır. Ben izin isteyecektim." Tek kaşını kaldırdı anlamazca. Normalde izin almazdım ama yapmam gerektiğini hissetmiştim.

"Bir arkadaşın partisi varmış da. Bizimkiler de gidecek. Beni de çağırıyorlar." Yüzlerinde bariz bir rahatlama oluştu. "Bir şey oldu sandım ben de. Tabii gidebilirsin kızım. Kaçta geleceksin?"

"Bilmiyorum ama merak etmeyin çok gecikmem." Kafa salladı. "Tamam o zaman. Sen git hazırlan. Bırakayım seni."

"Gerek yok. Çınar gelecek. Arkadaşım yani." Bir kaç bir şey daha konuştuktan sonra kalkıp eve girdim. Hızlıca odama çıkıp toz pembe hoş duran bir elbise giyip çok hafif bir makyaj yaptım. Ayağıma rahat ama güzel duran beyaz ayakkabılarımı giydim. Telefonumun arkasına kartımı koyup aşağı indim.

Salondan elinde telefon ile çıkan Çakır abim beni görünce süzüp gülümsedi. "Güzel olmuşsun. Nereye?"

"Parti varmış, oraya gideceğiz." Yüzünden ne kadar memnuniyetsiz olduğumun anlaşıldığına emindim. Umarım oraya gittiğimizde fikrim değişirdi. "İyi eğlenceler."

Bahçeye çıktığımda Çınar'ın çoktan geldiğini ve sohbete daldığını gördüm. Hayal yoktu. Onlar Alkanla direkt oraya geçmiş olmalılardı. Oraya doğru ilerledim. "Merak etmeyin çok gecikmeden getiririm Dide'yi. Aklınız kalmasın." Boğazımı temizlediğimde bana döndüler.

"Biz çıkalım artık. İyi akşamlar." Ben de gülümsediğimde dışarı çıkıp Çınar'ın arabasına bindik. Neyseki ehliyeti vardı. Bir de yakalanma macerası çekmeyecektik. Öne bindiğimde kemerimi taktım hızlıca.

"Beni zorladığına inanamıyorum Çınar." O da ehliyet kemerini takıp güldü ve arabayı çalıştırdı. "Ben istediğimi alırım hayatım. Bu arada çok güzel olmuşsun." Yanağımdan makas aldığında eline vurdum.

Üzerinde beyaz salaş bir gömlek vardı ve üç düğmesi açıktı, altına ise krem rengi kumaş bir pantolon giymiş ve gömleğini içine koymuştu. Sarı saçlarını pek taramamış gelişi güzel düzeltmişti ama güzel duruyordu. Kulağında küpeleri ve uzun kemikli ellerinde gümüş yüzükleri vardı.

"Sen de yakışıklı olmuşsun." Dediğimde bana bakıp göz kırptı. Sonrasında önüne dönerek arabayı sürmeye devam etti. "Hayal ve Alkan oradalar mı?"

"Ben aradığımda çıkmışlardı. Varmışlardır çoktan heralde." Kafa salladım. Yol boyunca sorduğum soruları yanıtlamış en sonunda çok soru sormuş olacağım ki patlamıştı. "Ay yeter. Azıcık sus lütfen Dide. Nefes al. Geldik bak." Dedi arabayı park ederken.

Kemerimi çıkartıp arabadan indim. Çınar da inmişti. Yanına gittiğimde kolunu uzattı. Gülerek koluna girdim ve beraber Utku'nun evine girdik. Oldukça büyük bir villaydı. Müzik ve kalabalık sesini şimdiden duyabiliyordum.

Utku ile sadece bir kaç kez Çınarlar aracılığıyla aynı ortamda bulunmuştuk. Açıkçası pek samimi değildik aynı şekilde bizimkiler de öyle. Şımarık bir çocuğa benziyordu ve ondan pek hoşlanmamıştım. Çınar da pek sevmiyordu ama ona eğlence olsun yeterdi. Her yere gidebilirdi.

FREYADonde viven las historias. Descúbrelo ahora