16

5K 334 52
                                    

İyi bayramlarr dikkat edin sizi kesmesinler yanlıslıkla kurban olduklarım 😱

Medya: Çınar

Sıkıntıyla valizlerime, odamdaki her yere baksam da bulamadığım defterimle kaşlarımı çattım. Neredeydi bu? Geldiğimden beri bir kez olsun açmamıştım.

Aklıma gelen ihtimalle sıkıntıyla ofladım. Üzerimi giyinip aşağı indim. "Poyraz abi." Dedim şirinlikle. Abi dediğimde gözü parlamıştı. Sırıttım. Bu ailedeki etkim çok hoşuma gidiyordu.

"Beni eski evime götürür müsün?" Dediğimde bakışları ifadesiz bir hal alıp sonrasında kaşlarını çatmıştı. "Neden?" Dedi sertçe.

Göz devirdim. Hemen geriliyordu. "Defterim kalmış. Önemli. Almam gerekiyor." Anladım dedikten sonra ayağa kalktı. "Gidelim hadi." Arabasının anahtarını aldığında telefonumu kontrol edip dışarı çıktım.

Arabaya binip kemerimi taktığımda abim de gelip kemerini takmıştı. Arabayı çalıştırıp bahçeden ayrılırken güzel bir şarkı açıp dışarıyı izlemeye başladım.

Anne tepkisi, baba korkusu, abi yargısı, mahalle baskısı, komşunun gözü, ebesinin...
Hangisinden kaçmalı ve nereye saklanmalı?

Bir dolu kadehi ters tut aşığı olarak gülümseyip mırıldanmaya başladım. Yan taraftan bir ses gelince şaşkınlıkla abime baktım.

Kimseyi takmadan yaşamak varken
Uyuyamaz oldum düşünmekten...
Ya bizi böyle yakalarlarsa kapının ardında sevişirken
Ya bizi böyle yakalarlarsa koridorda sessizce öpüşürken

Şarkı bitene kadar eşlik etmiş bende onu dinlemiştim. Gerçekten sesi o kadar güzeldi ki... Şarkı bittikten sonra ona baktım.

"Sesin çok güzel!" Halime gülüp kafa salladı. "Teşekkür ederim. İlk defa sana söyledim." Şaşkınlığım daha da artarken vay be diye mırıldandım.

"Benden kurtulamazsın artık. Bu sesi dinlemek isterim sürekli." İkimizde gülerken başka bir şarkı açtım. Yol akıp giderken gelmiştik.

Arabayı park ettiğinde inip eve doğru yürümeye başladım. Kapıyı çaldığımda hizmetli kız açmıştı. "Hoş geldiniz küçük hanım." Ufak bir kafa selamı verip eve girdim.

İçeri ilerlediğimde daha yeni kahvaltı yaptıklarını görüp şaşkınlıkla olduğum yerde durdum. Bu saatte kahvaltı yapmak onlar için imkansızdı. Onlar erken saatte kahvaltı yapar işlerine giderlerdi. Her şeyleri planlıydı.

"Abla!" Can masadan kalkıp koşarak yanıma geldiğinde eğilip onu kucağıma aldım. Kollarını boynuma sarıp saçlarımı koklarken gülümsedim. "Nasılsın bebeğim?"

"Çok iyiyim seni görünce." Bozuk Türkçesine gülüp yanağından öptüm. Fırat Beyle göz göze geldim. Ona artık baba demek içimden gelmiyordu. Hatta baba denmesini hakettiğini düşünmediğim için midem bulanıyordu.

"Bir eşyamı unutmuşum. Alıp çıkacağım." Dedim zaten rahatını bozmamış olan üçlüye bakarak. Sonrasında Canı kucağımdan indirmiştim. Ben yukarı çıkarken Can da peşimden gelip elimi tutmuştu.

Eski odama girdiğimde kısa süreli bir şok yaşamıştım. Benim bebek mavisi ve beyaz ağırlıklı odam gitmiş yerine simsiyah bir oda gelmişti. Duvarlar boyanmış ve mobilyaların çoğunluğu değiştirilmişti.

Duvarlarda grafitiler ve metal gruplarının posterleri vardı. Yatak toplanmamış dağınıktı. Masada abur cubur poşetleri vardı. Hayır oda çirkin değildi. Ama bu ailenin buna izin vermiş olması çok tuhaftı.

FREYAWhere stories live. Discover now