17

5.1K 329 9
                                    

Zaman durmuş gibiydi. Kimse birbiri ile konuşmuyor herkes bir köşede kendiyle ilgileniyordu. Kimsenin birbirini teselli edecek gücü yoktu. Yalnızca Çınar Can korkmasın diye onu dışarı çıkarmıştı.

Can her ne kadar küçük olsa da ablasının iyi olmadığını anlayabiliyordu. Onu görmüştü. Kafasından akan şeyin kan olduğunu biliyordu. Televizyonda çıkan filmlerden öğrenmişti ölümün ne olduğunu. Ağlaması dinmezken bir süre sonra uyuyakalmıştı küçük bedeni yorgunluktan.

Çınar, Can'ı babasının hastanedeki odasına yatırıp üzerini örttükten sonra ameliyathaneye dönmüştü. Tüm aile, Hayal, Alkan kapıdaydı.

Alkan gözlerini karşısına dikmiş konuşmuyordu. Gözleri kıpkırmızıydı. Nefes alamadığını hissetse de Dide uyanır diye çıkıp hava alamamıştı. Düşündüğü her saniye kafayı yiyecek gibi oluyordu. Uzun süre Hayalin omzunda ağlamış şimdi ise donmuş gibi hareket etmeden ameliyathanenin kapısını izliyordu.

Hayal ve Çınar da ağlamaktan bitap düşmüştü. Hayal şu an Çınarın omzuna yaslanmış sessizce ağlamaya devam ediyordu. Çınarın da ondan aşağı kalır yanı yoktu. Arkadaşları saatlerdir içerdeydi ve tek bir haber alamamışlardı.

Uraz bey ve Derin hanım kapının önündeydiler. Derin Hanım bir ara fenalaşsa da serum yedikten sonra uyanmış ve hızlıca tekrar ameliyathaneye gelmişti. Kızına kısa sürede bağlanmıştı. İlk anne dediğinde kızının küçüklüğünün anne dediğini hayal etmiş ve gözleri dolmuştu. Şimdi ise çok korkuyordu onu kaybetmekten.

Uraz bey öfkeliydi. Şu an acısı öfkeden ağır bassa da Dide uyanıp iyi olduğunda öfkesinin açığa çıkacağını biliyordu. Sudeye sinirliydi. Sude ile hiçbir zaman baba kız olmamıştı. Bu Sudenin tercihiydi. Bir süre sonra evde yabancı gibi olmuştu tüm aile ile Sude. Hatta eve gelmemeye başladığında iyice kopmuştu her şey. Bu yaptığı affedilemezdi. Adli bir suçtu bu ve bunun cezasını çekecekti.

Abiler ve Aras. Hepsi bir kenara dağılmıştı. Çakır ve Aras bir kenarda beraber oturmuş ağlarken Poyraz bir yandan dua ediyor bir yandan da Sudeyi düşünüyordu. Poyraz polisti ve bu işin peşini bırakmayacaktı. Ne olursa olsun.

Rüzgar ise hayatında ilk defa böyle hissediyordu, hiç kaybetme korkusu yaşamamıştı daha önce. İkizinin orda olduğunu biliyordu. Olayı sormaya gücü yoktu ama tahmin ediyor ve tahmin ettikleri gözünü karartıyordu.

Karan yumruklarına baktı. Yara olmuştu. Sinir hastasıydı, duvarları yumruklamıştı. Hiç bir yere sığamazken koridorda dolaşıp durduktan sonra nefeslenmek için dışarı çıkmıştı. Bu işle bizzat ilgilenecekti. Sude dua etmeliydi kardeşine bir şey olmaması için.

Herkes kapıdayken doktor çıktığında bir anda herkes ayaklanmış ve doktorun etrafına dizilmişti. "Kızım iyi mi?" Dedi Uraz Bey korkuyla.

"Öncelikle hayati tehlikeyi atlattı." Dediğinde herkes rahatlamıştı. Tekrar gözleri dolarken birbirlerine sarıldılar.

"Dide ilk geldiğinde çok kan kaybetse de durumu hallettik. Beyin kanaması geçirdi ve bu çeşitli olaylara sebep olabilir. Yani her ne kadar durumu şu an stabil olsa da her şey uyandıktan sonraki muayenede belli olacak. Size tavsiyem her şeye hazırlıklı olmanız."

Doktorun dedikleri herkeste buzlu su etkisi yaratırken kendi içlerinde düşünüyorlardı. Ne olabilirdi ki?

Doktor geçmiş olsun dedikten sonra yanlarından ayrılmıştı. Çınar da babasının peşinden Cana bakmaya giderken Dide normal bir odaya alındığında uyanana kadar kimse odaya girmemişti. Herkes kapıda onun uyanmasını bekliyordu.

***
Dide

Sanki tüm enerjim çekilmiş gibi hissederken gözlerimi açamıyordum. Göz kapaklarım bile bana ağırlık yapıyordu. Çok yavaş bir şekilde gözlerimi açtığımda her şey bulanırken yavaş yavaş netleşmeye başlamıştı.

FREYAWhere stories live. Discover now