8

8.5K 414 34
                                    

Medya: Poyraz İz

İyi okumalar...

***

"Çok güzel burası." Diye mırıldandım etrafı izlerken. Aşırı hoş ve yeşillerle dolu bir ortamdı. Karan abi valizleri çıkarttığında bebek mavisi valizimi sürüklemeye başladım. Derin Hanım ile beraber yürüyorduk.

Kapıya geldiğimizde Derin Hanım kapıyı açtığında girdik içeri. "Umarım beğenirsin burayı." Dedi samimi bir gülümseme ile bana bakarken. Ben de gülümseyerek karşılık verdim. Valizimi bırakıp evi inceledim.

İki katlı bir evdi, dışarıdan baktığım kadarı ile. Mobilyalar krem ve ahşap rengi ağırlıklıydı. Mutfağa girdiğimizde bahçeye açıldığını gördüm. Bahçede küçük bir masa vardı ve yerler çimdi. Çok güzel görünüyordu. Oradan ayrılıp salona geçtiğimde oldukça büyük olduğunu gördüm. Bir taraf tamamen camdı. Arka bahçeye açılırken kocaman bir havuz karşıladı bahçede beni. Kenarda şezlonglar, havuzdan biraz uzakta ise salıncak ve masa takımı vardı.

"Nasıl buldun?" Uraz Bey'in sesi irkilmemi sağlarken yan tarafıma döndüm. "Çok güzel." Gülümseyerek kafa salladı. "Öyledir. Bence çok seveceksin burayı." Uzun boyundan dolayı kafamı kaldırarak bakmam gerekiyordu.

"Umarım." İçeriden gelen sesler ile ikimizde içeriye girdik. Valizleri çıkartıyorlardı. Uraz Bey onların yanına ilerlerken Derin Hanım yanıma gelip dışarı çıkarttı bizi. "Onlar işleri halletsin. Biz de konuşalım biraz."

Beraber bahçeye geçip oturduk. Derin Hanım yanımda otururken dudağını yalayıp elini elimin üzerine koydu. "Geldiğinden beri pek konuşamadık Dide. Nereden başlayacağımı bilemiyorum ama direkt konuya gireceğim. Senin hayatında olan, seni etkileyen değişiklikler bizi de etkiledi. Tabii senin kadar olmasa da."

"Fark ettiğin üzere Sude ile pek anlaşamazdık. Uyumsuz bir çocuktu. Abilerinle ve kardeşin ile araları iyi değildi hatta yoktu. Yabancı gibilerdi evin içinde. Sude çoğu zaman evde kalmazdı zaten. Arkadaşları ile beraberdi. İzin vermediğimiz zamanlar kavga ediyorduk. Bir süre sonra dinlememeye başladı. Ne olursa olsun seviyordum onu. İnsan nasıl evladını sevmez ki?"

"Hastaneye geldiğimizde onun için bu pek bir şey ifade etmiyordu. Aile onun için ihtiyaçlarını karşılayan ve soy adını taşıdığı insanlardan ibaretti. Tek kız olduğu için onu fazla şımartmıştık. Belki ondan oldu belki içinde vardı bu. Emin değilim. Ama oldu."

"Senin ailen ile aran nasıl bilmiyorum. Ama iyi de olsa kötü de olsa biz senin ailen olmak istiyoruz. Yanında, arkanda olmak istiyoruz. Sen de izin verirsen ben senin annen olmak istiyorum." Dolmuş gözlerim ile karşımdaki kadına bakıyordum. Onun da gözleri dolmuştu ama gülümsüyordu. Kollarımızı birbirimize sardığımızda göz yaşlarım artmıştı. Omzuma akan yaşları hissediyordum.

Ona hemen anne deyip onu kabul edemezdim belki ama deneyecektim. Yeniden başlayacaktım her şeye. Lafta değildi bu. Sanki yeni doğmuşum gibi başlayacaktım...

"Anne, acıktım! Yemek söyleyelim." Tabiri caizse bir yerlerini yırtarcasına bağıran Çakır abimle ayrılmış ve gülümseyerek göz yaşlarımızı silmiştik. Gözlerimin ve yüzümün kızardığına emindim.

Yanımıza garip garip yürüyerek geldiğinde önce annesine daha sonra bana baktı. "Hayırdır, kim öldü?" Derin Hanım gülüp ayağa kalktı. "Ben yiyecek bir şeyler hazırlayayım."Çakır abim gözlerini kocaman açtı. Daha sonra eski haline döndü. O yanımızdan ayrılırken biz arkasından bakmıştık.

Bana döndü Çakır abim. "Kimse ölmemiş mi yani?" Ben de gülerek eve doğru ilerledim. Yüzümü yıkamam gerekti. Salona girdiğimde Aras oturmuş telefonu ile uğraşıyordu. "Aras." Kafasını kaldırıp bana baktı. "Niye ağladın?"

FREYADonde viven las historias. Descúbrelo ahora