5. BÖLÜM - YAKALANMA

48.2K 751 43
                                    

Ne zaman geçiyordu ne de zamanın geçmesine neden olacak bir şey gelişiyordu... Bu ev fazla dar geliyordu bana, içine birçok kişiyi sığdıran bu lânet ev sanki bana duvar örüyordu.

Gene kendimi salonda olan salıncak koltukta bulmuştum, bir ileri bir geri... Zaman çürütüyordum.

Birden Balın belirdi, yüzünde mahçup bir ifade vardı, benimde yüzüme bir tebessüm yerleşmiyordu artık. Hemen yanındaki salıncak koltuğa da o oturdu. İkimizde sessizdik, bugün gelen giden yoktu çünkü akşama bir parti vardı, herkes bir koşuşturma halindeydi alt katta.

"Hera, özür dilemek için vaktim olmadı."

Sessizliği bozan o oldu, sesimi çıkarmadım ve devam etmesini bekledim.

"Kim bilir Keskin Bey seni nasıl cezalandırdı."

Aslında burada olan kişiler Keskin Kıraç'ı tanıdıklarını sanıyorlardı. Benim sürekli olarak yıkanmamı istemesi bir ceza mıydı bilmiyorum ama kendine beni bir şekilde kabullendirmek istiyordu. Ona sormam gerekenler için bile bir fırsatım olmamıştı.

"Sessiz mi kalacaksın böyle?"

Gözlerimi baktığım yerden çektim ve Balın'a döndüm. Gözleri boncuk boncuk olmuştu, dolu dolu bana bakıyorlardı.

"Balın, sana kızgın değilim. Senin yerinde bir başkası olsa ona da yardım edecektim zaten. Beni bu tarz şeyler yıldıramaz."

Salıncağını bana çevirdi ve koca gözlerini yüzüme dikti ama konuşmasına izin vermedim.

"Beni rahatsız eden şey herkesin hakkında bir fikir sahip olduğu ama benim tek bir fikrimin olmadığı adam. Tüm ülke onu tanıdığını sanıyor, bu evdeki kadınlarda dahil ama sizinde basının da anlattıkları onunla ne zaman vakit geçirsem beni yanıltıyor."

Gözünden bir damla yaş geldi, ben ise o tepkisiz duruşumdan ödün vermedim.

"Keskin Bey aslında çok iyi biri..." Gözlerimin içine baktı, bir şeyler anlatmak istiyor ama susuyordu.

"Balın, bir şeyler biliyorsun. Lütfen söyle."

Balın anında başını hayır anlamında salladı, "Hayır Hera, ne bilebilirim? Mama beni çağırıyordu en son, üst kata çıkmam gerekiyor." Ben daha ağzımı açmadan fırladı ve koşarak merdivenlerden çıktı.

İçimden birkaç küfür savurdum, sinirle saçlarımı parmaklarımın arasına aldım ve oturduğum yerden kalkarak bahçeye çıktım.

Tam aradaki duvarı geçiyordum ki birden erkek sesi duydum ve bir adım geri atarak sırtımı duvara verdim.

"Bugün bu evde parti var, ben davetliyim akşamında bir sürtük şutlarım sana ama şu an imkânı yok."

Kalın sesin sahibinin yalnızca omuzunu görüyordum ama devamının mümkünatı yoktu.

"Bu akşam kesinlikle elimdeki belgeleri kendi himayeme almam gerekiyor, eğer holding sahipleri bu belgelerin yerinde olmadığını öğrenirse beni yarına kadar net bulur."

Konu iyice merakımı okşamaya başlamıştı, oldukça korkak ama pişman olmayacak kadar çaresiz bir ses tonuna sahipti.

"Projeyi çaldığın holdingin ortaklarından biri felâket zeki, biliyorsundur umarım."

"Keskin Kıraç, o adam bedenimdeki adrenalin %80'nine sahip zaten. Eğer onlardan önce biz uygularsak bu projeyi tek bir şey yapamazlar ama elimde olanı alırlarsa biterim."

Gözlerim birden fal taşı gibi açıldı ve elimi hemen ağzıma götürdüm. Parmağımı ısırıyordum, şu an deli gibi bağırmak istiyordum.

"O yüzden şu an tüm sinirimi alacağım on dakikalık bir sürtüğe ihtiyacım var."

RANDEVUEVİ | TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin