40. BÖLÜM - SAVAŞACAĞIN KİŞİ

11.3K 567 142
                                    

"Akşam yemeğine son beş dakika, elini çabuk tutsan iyi olur sevgilim."

Odadan çıktı, kapının sesiyle gözlerimi sıktım. Keskin bir manyak olabilir miydi? Neden korkuyordum?

••• YENİ BÖLÜM •••

Arkasında bıraktığı sadece bir kadın değildi, cam kırıklıkları arasından sıyrılmaya çalışan sevgilisiydi. Öylesine yoğun bir duygu ile savaş veriyordum ki... Tanrım! Neden kalbim soğumadı, neden ona harlandıkça harlanıyor?!

Duvarda asılı duran saate baktım, 21.10 tam şu anda beni bekliyor olmalıydı. Normalde bu kadar geç yapmazdı bu akşam yemeği olayını nedeni neydi bilmiyorum ama inecektim. Belki sadece beni korkutmak için öyle davranmıştır?

Tişörtün altına bir şort giyip aşağı kata inmek için odadan ayrıldım. Evde olağan üstü bir sessizlik vardı, gerçi hep böyle değil miydi? Gerginlikten neye takılacağımı şaşmış vaziyetteydim.

Merdivenin sonuna vardığımda servis tabaklarını taşıyan Aysel ile göz göze geldim. O bana gülümsüyor olsa bile yüzümde tek bir mimik oynamadı, içimden gelmiyordu.

Yaşadıklarımı bir kenara çekip salona girdim, Keskin çoktan masaya geçmiş karşı duvara odaklamıştı gözlerini.

Birkaç adım atmama kalmadan sesi kulağıma bir yankı misali yayıldı.

"Çıplak ayakla gezersen hasta olursun."

Olduğum yerde durdum ve ayaklarıma baktım, çok sürmeden gözlerimi Keskin'e çevirdiğimde hâlâ o duvar ile bakıştığını fark ettim. Sadece susacaktım, onun konuşmasını istemiyordum. Masanın başında duran sandalyedeydi, ona en yakın duran sandalyeyi çekip oturdum ve gözlerimi önümdeki boş tabağa çevirdim.

Dizimi istemsizce titretiyor, alt dudağımı durmadan kemiriyordum. Göğüsümün ortasında derin bir ağrı baş gösteriyordu.

Aysel'in kolu ile sıçradım, önümdeki tabağa servis yapıyordu. Ne olduğunu anlamayarak benim gibi irkildi, bir sorun olmadığını görünce servis yapmaya devam etti. Birden Keskin ile göz göze geldim, bu bakış çok kasvetliydi.

"Afiyet olsun efendim." Aysel yanımızdan ayrılacağı sırada Keskin kadının kolunu tuttu ve tekrar masaya yaklaştırdı. Ne olduğunu anlamadım, Aysel'de anlamamış olacak ki bir Keskin'e bir bana bakıyordu.

"Az önce onu korkuttun." dedi, ve kolunu bırakıp başıyla beni gösterdi "şimdi özür dile." Başımı hayır der gibi salladım, bunu istemiyordum.

"Gerek yok, gidebilirsin Aysel."

"Sözümü dinle ve karşındaki kadından özür dile, derhal."

Aysel benim ne diyeceğimi umursamadan önümde hafifçe eğildi.

"Efendim, dikkatsizliğimden dolayı üzgünüm. Affedin."

Bu evdeki herkes mi manyak yoksa sadece bana mı garip geliyor?
Hiçbir şey demedim, bir süre şaşkınca ikisine baktım. Sonunda Keskin, Aysel'in çıkmasını söyledi.

"Neden bunu yapmak zorundasın?"

Soruma ithafen hiçbir tepki vermeden çatal bıçağını eline aldı.

RANDEVUEVİ | TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin