39. BÖLÜM - YOKLUĞUNLA TERBİYE EDEMEZSİN

10.9K 560 165
                                    

Boş verip telefonuma düşen bildirimlerde göz gezdirdim, gördüğüm şeyle vücudum anında buz kesti, gözlerim istemeden doldu.

"KESKİN KIRAÇ SEVGİLİSİNİN ÖNCEDEN BİR SEKS İŞÇİSİ OLDUĞUNU YALANLAMADI!"

••• YENİ BÖLÜM •••

Bütün kalp kırıklıklarım elimde tuttuğum telefondaydı. İnsanların mesaj üzerinden bana kustukları nefret tarif edilemezdi... Soruyordum, soruyorum sadece; neden?

Dm kutuma girdim, kötü mesajlar kadar iyi olanda vardı lâkin kötü mesajlar neden bu kadar can yakıcı olmak zorundaydı?

[ Utanmaz bir kadınsın! Bir kadın ile birliktelik yaşayan adamın koynuna girmek zorunda mıydın? ]

[ Şu rezalet fotoğraflarına da bir bak, Kıraç'ın yanına yakışmıyorsun sürtük! ]

[ Hey... Bir dakika, midem bulanıyor; sanırım senin yüzünden. ]

[ Umarım gerçekten fahişe değilsindir, aksi taktirde birçok kişi bu ilişkiyi desteklemeyecek! ]

[ Eee, ailen gurur duyuyor mu seninle? Zengin koca avcısı! ]

[ Sahiden hayallerimi süsleyen adam bir sürtükle mi birlikte!!! ]

[ Evde sinirden ağlamak üzereyim! Yıllardır aşkından öldüğüm adamın yaptığı hataya bir bak! ]

[ Sanırım sana nefret kusabileceğim bir hesap açacağım. Bb! ]

Telefonu yavaşça yatağa bıraktım, dolan gözlerim odada bir boşluğa takılı kaldı. Göz kırpmadım, nefesimi tuttum, ellerimi yumruk yaptım. Ağlarsam kimse susturamazdı çünkü.

Güçlü dur, güçlü durmalısın Hera ama güçlü olmak ağlamamak demek mi? Ağlarsam rahatlamaz mıyım?

İçimdeki derin korkuyla kendini yatağa attım, dizlerimi karnına kadar çekip arkamı döndüm. Ellerimi yüzüme koyup gözyaşlarımı saldım... Dayanamadım. Birkaç saniye sonra hıçkırmadan nefes alamamaya başladım. Ellerimi bu sefer dudaklarıma götürüp ağzımı kapattım.

İnsanlar ne kadar acımasız... Ailem, neden ailemi öne sürmek zorundalardı ki? Neden bu kadar önyargılı olmak zorundalar?

Kapının sesini duydum, odaya biri girmişti ve muhtemel fikrim Keskin'den yanaydı.

Gözyaşlarımı silmeye gayret ettim, yatakta bir hareketlenme oldu, çok geçmeden buz kesen el koluma dokundu.

"Uyuyor musun?"

Keskin gelmişti, doğruydu. Ona cevap vermedim, sadece gitsin istiyordum. Her bir hareketini kendi belirler olmuştu, her adımını farkında olmadan atıyordu ya da ben öyle sanıyordum.

"Ağlıyorsun."dedi, kolumu tuttu ve beni çevirdi, yüzümü görmemesi için elimi yüzümden ayırmadım ama bu sefer elleri bileklerini tuttu ve yüzümdeki ellerimi indirmeye çalıştı.

RANDEVUEVİ | TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin