la douleur de l'amour partie 7

444 63 24
                                    

Oy ve yorum yapmayı unutmayın<3

"Jisung yemek hazır!!

"Ben yemicem okulda atıştırdım!"
Yazdığı şarkıyı gitarı eşliğinde söyleyip videoya çektikten sonra mail ile şirkete göndermişlerdi. Gönderdikten sonra gitarın akorlarını düzelteceğini söyleyip kaçan küçüğe gözlerini devirmişti iki büyük.
Şimdi ise odasından çıkmayan jisungu çağırıyorlardı hazır yemeğe.

Chan Jisungun yemediğini bilse de Changbinden onay almak için ona dönmüştü. Ancak kendisinden küçük olan başını iki yana salamıştı.

"Hayır chan sigara ve kahveden başka hiç birşey değdirmedi ağzına öğlen bir ara yanına uğrayıp yemek yemesini söyledim. Canının istemediğini söyledi amcık."
Chan derin bir nefes aldı. Ona kızmayı asla sevmiyordu ama sınırlarını zorlamayı seven küçüğünü güzel bir pataklamak istiyordu.

"Jisung eğer beş saniye içinde burda olmasan elindeki gitarı on kat aşağıdaki bahçeden toplarsın."
Evet bu Jisung için güzel bir tehditti. Büyüğünün bunu yapacağını da biliyordu.

Elindeki gitarı söylenenin yapılma ihtimaline karşın büyük gardırobun kilitlenen bölümüne koymuştu , yazdığı bütün şarkıların ev sahipliği yaptığı defter ile birlikte.

Rahatlığına düşkün olduğu için sadece kendisinden üç beden büyük bir tişört ve baxır ile odadan çıkmış ve elini yıkayarak mutfağa ilerlemişti.

İkili yarı çıplak çocuğu süzmüştü. Changbin göz deviriken büyük olan aniden kafasını başka tarafa çevirip yutkunmuştu. Bu yaptığı doğru değildi. Paniklemesi doğru değildi.

"Bize saygın yok bari yemeğe saygın olsun. Bir şort giyemez misin yarağımın kafası? "
Chan az önce aniden yaşadığı panikten sonra konuşan changbine kıkırdarken jisung konuştu.
"Nerde ?"

İkisi anlamaz bir şekilde ona bakarken jisung yüzündeki gülümsemeyi dudaklarını birbirine bastırarak saklamaya çalışıp konuştu.

"Yarağımın kafası dedin ya nerde diyorum. O bacak arandan salanan küçük şeyden bahsetmiyorsun herhalde."

İşte son nokta. Daha sabah bunu chan için yaparken şimdi kendisine çarpılan lafla mutfakta büyük bir gürültü kopmuştu.

Changbin sandalyesini itip küçüğüne atılırken jisung kaçacak yer bulamamış ve kendini ayakta duran chanın kucağına atmıştı. Chan onu kucaklayıp kolarını çıplak bacaklarına dolayarak masanın etrafında bir sağa bir sola gidip changbinin yapacağı hamleyi bekliyordu kucağındaki arsız veletle.

Mutfakta yayılan kahkahaların sonu changbinin jisungu çekerek Chandan kurtarması ve yere yatırıp karnına ayağı ile bastırması ile son bulmuştu.

"Çek şu kokuşmuş ayaklarını."

"Velet bak ayağımın altındasın. O kokuşmuş dediğin ayakları sokararım ağzına."

Chan küçüğün canının acımaya başladığını ancak Changbin ile uğraşmayı bırakmayacağını bildiği için ikiliyi ayırıp soğuyan yemeklerin bulunduğu masaya yaka paça oturtmuştu.

...

Birbirine pis bakışlar atan ikili sonunda beraber bulaşıkları yıkamış ve solandaki Chanın yanına uğramıştı.
Salonda biraz daha oyalandıktan sonra chan ayağa kalkmıştı.
"Hadi bakalım saçları boyamaya. İlk önce benimkini boyayalım benimki olana kadar seninkini halederiz."
En küçüğe yönelik konuştuktan sonra aldığı onaylama ile boya kutusunu almış ve geniş banyoya ilerlemişti peşindende iki küçük.

nepenthe MinsungWhere stories live. Discover now