la douleur de l'amour partie 12

449 56 8
                                    

Oy ve yorum yapmayı unutmayın <3

Jisung  pazartesi günlerini sevmezdi.

Aslında Jisung bir çok şeyi sevmezdi şu son bir buçuk yıl.
Pazartesi gününü, cuma gününü , bir şey anlamadığı dersleri, dersi yarım yamalak anlatan hocaları, yeni yeni fark etiği okuldaki şımarık kızları , kendini beğenmiş erkek öğrencileri,  zorbaları, onu okul müdürü suga hyungunun  kardeşi bayan Min yüzünden jone olarak tanıyan ve sürekli onu zor durumda bırakan diğer hocaları, sigara paketinde kalan son dalı , içkisinin son yudumunda kutudan gelen metalik tadı , yarım kalmış yemeği, yarım kalmış uykuyu , yarım kalmış şarkı sözlerini.

Son zamanlarda ne kadar  çok şeyden nefret etmişti böyle.
Ne zaman bir şey yarım kalsa onu tamamlamak isterdi mesela.

Yarım bıraktığı yemeği paket yapıp sonra yemeyi severdi açtığı bir korku filmini izlerken. Tamamını yerdi.

Yarım anlatılan derslerin bir çoğunu changbin ile tamamlardı. Küfürler ve el şakaları havada uçuşurken.

Yarım uykusunu işini bitirir bitirmez bulduğu en uygun köşede tamamlardı. Uyku onun için birçok şeyden değerliydi.

Yarım kalan şarkıları falezlerin kenarında yada yağmur yağarken okulun arkasındaki gizli yerinde  sigara içerek tamamlamayıda severdi. Orası sigara içmek ve rahatsız edilmemek için en uygun yerdi. Aşk yapan öğrenciler olsa bile.

Peki yarım kalmış aşk hikayesini ne yapacaktı ?
Küçüklüğünden beri ailenin en küçüğü olarak şımartılmış ve güzelce büyütülmüştü, arada bazı sorunlar yaşa bile. Ama şuan hayatından nefret ediyordu. Pişmandı. Ailesini dinlemediği için pişmandı. Aşkı için savaşmayacak birine tutulduğu ve onu dinlediği için pişmandı. Şimdi ise tüm pişmanlığını yok edecekti.

Yarım kalan aşkını tamamlayacaktı ancak yarım bırakıp,  yıkıp döken kişi ile değil hikayeyi çiçeklerle süsleyecek ve hikayeyle beraber kendisini de tamamlayacak kişi ile bunu yapacaktı.

Cuma günü beşli sürekli etrafında onunla konuşmaya çalışıp bahçeye çıkartırken jisung üstündeki hissetiği zorbasının bakışları yüzünden rahatsız olmuş ve öğle arası müdürden izin alarak eve gelmişti.
Cumartesi günü iki büyüğü ile şirkete gidip come back yapan grupla kutlama yemeği yemişlerdi.
Pazar günü ise kendini falezlere atmış tüm günü orda geçirip akşam on ikide eve gelip uyumuştu.

Şimdi ise felixin nerden  bulduğunu bilmediği numarasına attığı mesaj ile uyanmış ve okuyordu.
Kahvaltı için onu alıp okulun önündeki kafeye gideceklerini söylemişti. Jisung ise ona oraya gitmelerini kendiside geleceğini yazmış ardından da yataktan kalkmıştı.

Tuvale ki işini haledip gülümseyerk mutfağa ilerledi. Sanırım  iyileşiyordu.
Yani artık iyileşmeliydi. Bazı şeyleri tamamen geride bırakmalıydı.

Yumurtayı karştıran chan ve diğer kahvaltıkları masaya koyan changbine baktı.
Diğer ikili de ona bakarken chan tek kaşını kaldırıp konuştu.

"Jisung?"

"Chan?"

"Gülüyorsun?"

"Gülüyorum"

"Bugün pazartesi."

"Eee?"
Sonunda changbin ikiliye dayanamamış ve gülerek konuşmuştu.

"Sen pazartesi değil yataktan kalkmayı uyanmayı bile sevmesin. Aklıma sonu sıcak duşta bitecek rüyalar görmüş olman geliyor ama senin ki ilaçlar yüzünden kalkmıyordu.
Hayırdır?"

nepenthe MinsungWhere stories live. Discover now