soigne toi partie 3

338 44 0
                                    

Oy ve yorum yapmayı unutmayın<3

"Günaydın"
Deyip kar  yağmasına rağmen onu okulun bahçe kapısının önünde  bekleyen beşliye gülümsemişti.

"Günaydın minho hyungun pembe kelebeği."

Turuncu saçlı kendisiyle dalga geçen  uzun boylu ya  gözlerini kısarak bakmıştı.
"Hey  sen benim sevgilimle dalga geçemezsin. Ayrıca söyleyen  kişi mutlu söylenen kişi mutlu seni ne ilgilendirir.
Sırık."
Jisungun kendisini savunup koluna girmesiyle kızgın suratı hemen yumuşamış ve kendisine gülümseyerek bakan  tatlı sevgilisine dönerek küçük bir öpücük kondurmuştu yanağını süsleyen siyah noktaya.
"Birdi iki oldular çıldırıcam. Zorba minsung kapatılsın."
Onun abartarak konuşması hepsini güldürürken felix yanağına öpücük kondurmuş sakinleştirmişti.

Pembe saçlının bir kaç dakika sonra arkasından gelen changbin ise küçük bir öksürük sesi ile iki çiftide ayırmış  ilk gözüne çarpan dalgalı  kahve rengi saçlara sahip güzel öğrencisine göz kırpmış ve diğerlerine günaydın diyerek okula ilerlemişti.

Seungmin şuan halinden memnundu. Hoşlandığı edebiyat hocası ile öğrenci öğretmen konumları dışında konuşmuş ve sadece okul dışında buluşup konuşma kararı almışlardı. Okul içinde iki yabancı, okul dışında tatlı bir çift.

Saatler ders saatini gösterirken okulun içine kadar beraber ilerlemiş sonra da sınıflara ayrılmışlardı.

Minho sınıfa ilk girdiğinde gözüne kapıya dalgın bir şekilde bakan jungwoo çarpmıştı.
Onunla muhatap olmamak için her zaman boş olan pencere kenarındaki son sıraya geçti ancak jungwoo gördüğü bedenle içindeki konuşma isteğini bastıramadan turuncu saçlıya ilerledi.

" minho."
Minho derin bir nefes alıp  düz kahve saçlı çocuğun yüzüne baktı. Birkaç gündür uyumuyormuş gibi duruyordu.
"Konuşmama izin verir misin?"

"Eskiden çok yakın  iki arkadaş olabiliriz ama ben bunu boş vermek ve hiç tanışmamış gibi davranmak istiyorum. O kız, minju ile sana mutluluklar."
Jungwoo eski arkadaşını tanıyordu o ne kadar çok kelime gevelerse turuncu saçlı onu dinlemeyi red edecekti.

"Minju beni terk etti. Hayatında üçüncü biri varmış. Okul kaydınıda aldırdı. Ben pişmanım ona inandığım için. Biliyorum eskisi gibi arkadaş olamayız ama bana nefretle bakma olur mu?"

Ne yani Minju gerçekten bu kadar iğrenç birimiydi?
Oysa kendisini sevdiğini  itiraf ettiği gün tatlı gelmişti gözüne.
Aklına gelenle Minho kıkırdadı. Bir gülüşü ile o kızın tüm ışığını söndürebilecek güzellikteydi yeni sevgilisi. Eğer aldatılmasaydı fark edemiyebiliridi.

"Az önce dediğim gibi jungwoo benim sınıf arkadaşım. Bir gün sıkışırsak birbirimize  destek atarız ancak o kadar da yakın değiliz."
Dediği ile kahverengi saçlı olan kırgın bir gülümseme takınmış ve en azından nefretle bakmadığı için teşekkür ederek yanından ayrılmıştı.

...

Öğlen arası yemekhanede tekrar birleşen altılıdan beşi yemek sırasına geçmiş jisung ise aç olmadığını söyleyerek boş bir masaya geçmişti.
Bozuk yemek  düzeni hiç bir zaman düzelmiyecekti ona göre.

Minho yemek sırası kendine geldiğinde normalde yediğinin iki katı yemek alırken diğerleri de istediklerini alıp masaya geçmişlerdi.

"Hyung çok değil mi senin için?"
Jeonginin dediği ile  Minhonun tepsisine bakmıştı jisung.

"Jeongin haklı bunları yersen karnın ağrımaz mı?"
Minho ise ikisinde omuz silkmiş ve jisungun yanına kurulmuştu. Diğerleri de önemsemeden oturup yerken jisung elindeki telefonla uğraşıyordu.
Minho bunu fırsat bilip çubuklarını yemeğe daldırmış ve küçük bir parçasını jisunga uzatmıştı.

nepenthe MinsungWhere stories live. Discover now