la douleur de l'amour partie 8

452 58 1
                                    

Oy ve yorum yapmayı unutmayın<3

Karanlık gecede adımlarını hızlandırmış ve bir an önce açık market bulma umudu ile gözlerini etrafında gezdiriyordu. Kulaklığında tamda şuana yakışır bir şarkı ile. Sokak karanlık ve içki yüzünden kendini kaybetmiş serseriler ile dolu olsada artık nerdeyse onlardan biriydi. Birçoğunu da tanırdı zaten barda çalışırken tanışmıştı.

Ne kadar korkusuz ve güçlü görünse de o hâla Anne ve babasının pamuklara sardığı çocuktu. Şimdilik kendini maskelerin arkasına saklar gibi kamufle etmişti dış dünyaya.

Yeniden eskisi gibi olmak için bir ümidi vardı ancak bu ümidin onu terk eden adam olmamasını diliyordu. Şarkılar onun gelmesini istesede Jisung farkındaydı kalbi artık onu istemiyordu.

Güzel günleri getiren güzel biri. Sadece o gelene kadar bekleyecekti.
Umarım beklediği kişi bir an önce karşısına çıkar ve onu bu depresif duygulardan arındırırdı. Yada belki onu bu batıp çıktığı bataklığın en dibine çekerdi nerden bilebilirdi yada nerden bilebilirdik ?

Sonunda bulduğu ışıklı tabela ile gözleri parladı aradığını bulmuştu.
Hızlıca içeriye gidip daha önce hiç kendi başınayken almadığı boya reonunu arıyordu.

Kişisel bakım ürünlerinin bulunduğu reonda marka fark etmeksizin siyah rengi araken dizleri üstüne çökmüştü. Gözlerini gezdirmeye devam ederken aniden şiddetli bir çarpışma ile kendini kalça üstü yerede bulmuştu.

Düştükten sonra dengesini sağlayıp kafasını kaldırmış ve civcive benzeyen çocuğun endişeli bir şekilde kendisine baktığını görmüştü. Sınıfındaki çilli çocuk.
"İyi misin? Gerçekten üzgünüm jisung, eğilince küçülmüşsün. Görmedim. Bir yerinde bir şey varmı? Kalçan nasıl?"

"Tanrım sakin olsana hep böyle heycanlı mısın? Bir nefes al. Ve iyiyim."
Sanki sürekli onu ve grubunu izlemiyormuş gibi komuşmuştu. Oysaki istemsiz bir şekilde etrafındaki insanları gözetleme gibi bir huyu vardı. Konuşmak yerine onları izleyerek karekter analizi yapmak ona verilmiş en büyük nimetti ve oda kulanmaktan çekinmiyordu.

Felix gözlerini devirip ona baktı.
"Beni tanıyorsun  zaten aynı sınıftayız. Tanıyorsun değil mi? "

"Tabiki tanıyorum felix. Okulun basket takımının kaptanı ile sevgilisin ve kocaman sarı bir civciv kostümü ile her maç takıma maskotluk yapıyorsun. Ayrıca aynı sınıftayız dediğin gibi. Okula geldiğimde  ilk tanıdığım kişi bile olabilirsiniz."

"Vay canına sessiz çocuk bile hyunjin ile sevgili olduğumuzu duymuş. Neyse iyi misin yardım edeceğim bir şey var mı?"

"Eğer bana siyah boya bulmaya yardım edersen en büyük iyiliği yapmış olursun."
Felix sürekli başını kapşonlusu ile kapatan kendinden daha zayıf bedene baktı şuan çok sevimli duruyordu.

"Sarı saçlarını siyah mı yapacaksın?"

"Sanırım artık onlar sarı değil. Neyse yardım edecekmisin."
Karşısındaki bedenin aniden yüzünde bir gülüş belirmişti.Bu gülüş pek iyi bir gülüş değildi ,tamda Changbinin 'Piç' gülüşü gibi bir gülüştü.

"Saçlarını gösterirsen yardım ederim."
Gözlerini devirdi. Karşısındaki iyilik meleği bile çıkarcı biri kesilmişti bir anda. Kesinlikle başka şansı yoktu boyaların hangisinin siyah olduğu konusunda da hiç bir fikri yoktu. Derin bir nefes alıp elini kopşonuna atmıştı.

Açtığı şapkadan koyu pembe saçlar tutam tutam dağılırken felixin ağzından şaşkınlık nidaları dökülmüştü.

"Vay canına şuan gözümde k pop sektörünü siken bir idol gibisin çok havalı duruyor. Hyunjine söyleyip bende boyuyacağım."

nepenthe MinsungWhere stories live. Discover now